Eskişehirspor Kulübü Başkanı Halil Ünal, kentteki yeni stadın isminin 'ETİ' olacağını söyledi. Ünal, 'Stadın isim hakkı konusunda Sayın Cumhurbaşkanımıza danıştık. Sonuçta bu stadı bize kendisi yaptırdı. Konuyu onunla paylaşmam gerekiyordu. Cumhurbaşkanımız stadın ismi konusunda Eskişehir firması olan ETİ'nin adının yakışacağını söyledi ve bizzat kendisi görüştü. ETİ ile kulübümüzün özdeşleşmiş bir dostluğu var. Stadımızın ismi 10 yıl boyunca ETİ Stadı olacak. Yardımlarından dolayı Sayın Cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyoruz'dedi. Yeni stadyumun adının ETİ olmasına en çok okullarda eğitim gören sporcular sevinecek. Çünkü Eskişehirspor, stadyumu devralmadığı için burasının tüm masraflarını Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü karşılıyor. Tüm ödenek buraya gittiği için ilimizdeki okullar uzun süredir başka illerde düzenlenen spor müsabakalarına katılamıyordu. Gelir durumu iyi olan ailelerin olduğu 3-4 okul , Aile Birlikleri bütçesiyle spor müsabakalarına katılabiliyordu. Diğer okullar bu imkanları olmadığı için müsabakalara gidemiyordu. Bundan dolayı okullardaki başarılı sporcular mağdur oluyordu. İsim sponsorluğu anlaşmasıyla artık Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü stadyum yükünden kurtulacak. Buraya giden para okulllardaki başarılı sporculara harcanacak. Bundan dolayı bu isim sponsorluğuna en çok okullu sporcular sevinecek. İsim sponsorluğu anlaşmasıyla Büyük Önder Atatürk'ün ismi kaldırılmamalı. Yeni stadyumun adı 'Atatürk Spor Kompleksi ETİ Stadyumu' olabilir. 'Atatürk ETİ Stadyumu' veya 'Atatürk ETİ Park'ta yapılabilir. ETİ Ailesinin 'Atatürk konusunda hassas davranacağını' düşünüyorum..


BU TABLOYU CHP'DE NİYE GÖREMEDİK?

Bu fotoğraf AK Parti İl Kongresi'nde çekildi. İl Başkanı Dündar Ünlü Odunpazarı İlçe Başkanı Volkan Doğan, Tepebaşı İlçe Başkanı İbrahim Yılmaz Kaynarca, İl Kadın Kolları Başkanı Özlem Yalçın, İl Gençlik Kolları Başkanı Fatih Özata'nın objektiflere verdiği bu poz parti içerisinde birlik ve beraberliği vurguluyor. Aynı pozu CHP İl Kongresi'nde neden görmedik? CHP'de beş başkan o kongrede neden bir araya gelip, objektiflere böyle bir poz vermedi? Demek ki CHP İl Başkanının parti içerisinde birlik ve beraberliğin sağlanması konusunda Ünlü'den alacağı bazı dersler varmış...


SEDA'YA GEÇMİŞ OLSUN​

Gazeteci abimiz Sadi Seda dün ESOGÜ Tıp Fakültesi Hastanesi'nde ameliyat oldu. Prof. Dr. Turgut Dönmez tarafından yapılan cerrahi operasyon başarılı geçti. Seda'nın sağlık durumu iyi. Sadi Seda'ya 'geçmiş olsun' diyorum. Allah'tan acil şifalar diliyorum.


ZEYTİNYAĞINDAN SOĞUTAN TÜRKÜ
Bursa yöresine ait olan 'Zeytinyağlı Yiyemem Aman Türküsü' 2 Kasım 1954 tarihinde İhsan Kaplayan'dan kaynak gösterilerek Muzaffer Sarısözen tarafından derlendi. Prof. Dr. Kenan Demirkol'un anlatımıyla 'Zeytinyağlı Yiyemem Aman' türküsünün acı gerçeği şöyle;
Marshall Planı 2. Dünya Savaşı sonrasında 1947 yılında önerilen ve 1948-1951 yılları arasında yürürlüğe konan ABD kaynaklı bir ekonomik yardım paketidir. Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 16 ülke, bu plan uyarınca ABD'den ekonomik kalkınma yardımı almıştır. ABD geçmişten beri dünyanın en büyük mısır üretici ülkesidir. ABD birikmiş olan mısır dağlarını eritmenin bir yolu olarak mısırözü yağı ihracatını keşfetmiştir. Marshall yardımının koşullarından biri Türkiye'nin ABD'den mısırözü yağı almasıdır. (Yeni Sömürgecilik Açısından Gıda Emperyalizmi, Osman Nuri Koçtürk, Toplum Yayınları, 1966). Buna koşut olarak Türkiye'de ilk margarin fabrikası kurulur. Yine aynı dönemde yüz binlerce zeytin ağacı sökülerek bir katliam yapılır. Kalan zeytin ağaçlarından elde edilen zeytinyağının büyük bölümü ABD tarafından Dolar karşılığı alınır ve mısırözü yağı TL karşılığı satılır.Türk insanı zeytinyağından soğutularak mısır özü yağına ve margarine alıştırılır. Bu amaçla zeytinyağı ısınırsa kanser yapar gibi yalanlar uydurmaktan da geri kalınmaz. Halbuki zeytinyağı halk ağzındaki deyişiyle dumanlaşma derecesi en yüksek (en zor yanan) sıvı yağlardan biridir. Bununla da kalınmaz, kötülemek için tıpkı bugün yapılan halkla ilişkiler endüstrisi çalışmaları gibi 'Zeytinyağlı yiyemem aman, basmadan fistan giyemem aman…' diye türkü sipariş edilir ve ülkenin en popüler türküsü yapılır. Katı yağ/margarine mahkûm edilen halk, 20-30 yılda bir kaşık yağa bile muhtaç hale getirilir. Ve basma giyen kadınlar, plastik giysilerle tanıştırılır…


NOSTALJİ
OHAL VALİSİ ESKİŞEHİR'DE

21 yıl önce, 30 Mart 1997. Eski Devlet Bakanı ve eski Olağanüstü Hal (OHAL) Valisi Ünal Erkan Eskişehir'e geliyor. DYP Ankara Milletvekili Ünal Erkan, geldiği günün akşamı dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı merhum Aydın Arat ile yemek yiyor. Erkan'nın, yemek sonrası dönemin İmar Limited Genel Müdürü Bekir Sıtkı Saraç ve Eskişehir Türk Ocağı Başkanı Prof. Dr. Nedim Ünal ile sohbet ederken görüntüsü fotoğrafa yansıyor. Terörün en yoğun olduğu bir dönem olan 1992-1995 yıllarında OHAL Valisi olan Erkan, terörle mücadelede başarılı hizmetleri oldu. Bekir Sıtkı Saraç, Aydın Arat'ın ölümünden sonra DYP'de aktif siyaset yaptı. Merkez İlçe ve İl Başkanlığı yaptı. Şu anda CHP Odunpazarı Belediye Meclis Üyesi olarak siyasete devam ediyor.



FIKRA
O ZAMAN HİÇ İNANMAZLAR


Sultan Mahmut, yolda gördüğü bir çocuğa bir altın verdiğinde, çocuk onu almamış. Sultan, büyük bir merakla bunun sebebini sorduğunda, çocuk:
- Sultanım! Annem ve babam bu altını gördüklerinde, 'Onu mutlaka çaldın' diyerek bana kızarlar.
Sultan Mahmut:
- O zaman kolayı var, diye yol göstermiş. 'Bunu bana padişah verdi.' dersin.
Çocuk:
- Hele o zaman hiç inanmazlar, diye atılmış.
'Eğer padişah verseydi, bu kadar az vermezdi.' derler.
Sultan Mahmut, çocuğun bu inanılmaz zekasını bir kese altınla ödüllendirir.

FOTO ŞAKA
Eskişehirspor Başkanı Halil Ünal:
Harun Bey, sen ağa adamsın. 10 milyoncuk versenizde futbolcuların alacaklarını ödeyelim.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Harun Karacan: Bu adama her selam verdiğimde benden para istiyor. Yoksa beni bankamatik mi sanıyor?