Ramazan ayında uzun süre boş kalan midelerin iftarla birlikte çok miktarda yiyecekle dolması ve üzerine bir de şekerli ve ağır tatlılar yenmesi sağlık açısından son derece riskli olmaktadır. Bu nedenle ramazanda en uygun tatlılar meyveler, kuruyemişler ve sütle yapılan hafif tatlılardır. Güllaç, mısır nişastası, buğday unu ve su ile hazırlanan hamurun, özel tavalarda kurutulması ile elde edilen yufkaların şekerli sütle ıslatılması ve sonra bazı meyvelerle süslenmesiyle yapılır. 15. yüzyıla kadar giden bir zamandan beri Osmanlı halkı mısır nişastasından yufka açıp bunu depolar havayla temas ettiği için kuruyan yufkaları süt ve şekerle ıslatarak yerdi. Buna gülsuyu da eklenmesiyle ortaya 'güllü aş' denilen bir tatlı türü çıkmış ve zamanla adı 'güllaç' olmuştur. 15. yy'ın ikinci yarısında Kastamonulu Ali Usta, Kastamonu gezisi yapan saray görevlilerine elinde kalan kuru yufkaları şekerli sütle ıslatıp ikram etmiş, bunu çok beğenen görevliler Ali ustanın saraya girmesini ve tatlıcıbaşı olmasını sağlamışlardır. O zamandan sonra Osmanlı sarayının sofralarından eksik edilmeyen güllaç tatlısının, kömür ocaklarında saç tavalarda hazırlanan yaprakları, kamıştan yapılan sırt küfeleriyle paşa konaklarına da taşınmıştır. Güllaç yüzyıllar boyu Osmanlı mutfağında ramazan, bayram gibi özel günlerin baş tatlısı olmuştur. Ülkemizde yılda % 85'i ramazan ayında olmak üzere yaklaşık 250 ton kadar güllaç üretildiği bilinmektedir. Nişasta birçok bakımdan önemli bir gıda maddesidir. Enerji bakımından değerli bir besin kaynağı olan nişasta kolay sindirilebilme özelliğine sahiptir, bu özelliği nedeniyle be¬beklerin ve hastaların beslenmesinde yer alır. Cilt güzelliği için güzellik maskelerinde kullanılan nişasta banyo suyuna karıştırıldığında cildi yumuşatmakta, cilt hastalıklarında kaşıntıları kesebilmektedir. Lapası deri ve göğüs hastalıklarında kullanılmaktadır. Kısılan sesi açmaya, iltihapları gidermeye, bağırsak ağrılarını azaltmaya, badem yağı ile birlikte yenirse öksürüğü kesmeye iyi gelen nişasta, eskiden çamaşırları kolalamakta da kullanılmıştır. Ancak vücuda ihtiyaçtan fazlası alınan nişasta, tıpkı şeker gibi depolanmakta ve kilo almaya sebep olmaktadır. Güllaç yapımında kullanılan sütlü, şekerli ve gülsulu şerbetin insan sağlığına çeşitli faydaları bulunmaktadır. Şerbetin çoğunu besleyici değeri yüksek olan süt oluşturmaktadır. Süt tüm yaş gruplarının kalsiyum, protein, fosfor, antioksidan olan A vitamini yanında çeşitli vitamin ve mineral ihtiyacının karşılanmasında önemli bir gıdadır. İçerdiği vitamin D ile kemikleri korumakta, B12 ile sağlıklı kırmızı kan hücreleri ve sinir dokularını onarmakta, güçlü bir bellek için fayda sağlamakta, A ile bağışıklık sistemini iyileştirmekte, cildi parlatmakta ve görmeyi keskinleştirmekte, B2 ile yiyecekleri enerjiye çevirmekte, ağız çevresinde uçuk gelişimini önlemekte, niacin yani B3 ile şeker ve yağ asitlerini metabolize etmektedir. Fakat her gıda da olduğu gibi şekerinde kararınca tüketilmesinin vücuda faydaları olmaktadır. Enerji verici bir gıda olan şeker, beyin fonksiyonları için gereklidir, insanda depresyonun etkilerini azaltmakta, kan basıncına düşürücü etkiler yapmakta, cilt sağlığının korunmasına yardımcı olmaktadır. Güllaç pişirilirken şekerin, tatlının ocaktan indirilmeye yakın eklenmesi protein değerinin azalmasını önlemektedir. Şerbetin içine az miktarda konulan gülsuyu, hem antibakteriyel, hem de antiseptiktir. A, B3, C, D, E vitaminleri, demir minerali, tanenler ve antioksidan maddeler içerir. Bu maddeler hoş bir koku ve tad katmanın yanı sıra, stresi azaltmakta ve vücudun pH dengesini korumakta, mide problemini azaltmaktadır. Güllaç yufkalarının ara katına konulan ceviz omega 3 ve omega 6 yağ asitlerini içerdiğinden önemli bir besindir. Bu özelliğiyle kalp koruyucu ve kalp ritim bozukluklarını gidermeye yardımcıdır. Güllacın üst kısmı görsel zenginlik için mevsim meyveleri, kiraz şekeri gibi gıdalarla süslenmektedir. Bu tür uygulamalar bileşim zenginliği, tat, aroma ve görünüş özelliklerini artırmakla birlikte bozulma risklerine de neden olabilmektedir. Bu mevsimde üzerini süslemek için çilek kullanılması ihtiyacımız olan pek çok mineral ve vitamini almamızı sağlayacaktır. Güllaçta bulunmayan C vitaminini almamıza ve pek çok vitamin ve mineralin faydalı hale gelmesine yardımcı olacaktır. Ramazanın geleneksel tatlısı, şerbetli tatlılara göre sağlıklı, sindirimi, yapımı son derece kolay olan ve iftardan en az 1-2 saat sonra tüketilebilecek, şeker hastalarının tüketmemesi gereken güllaç tatlısı yemeden kısa sür önce hazırlanmalı ve soğukta bekletilmelidir.