'İkindi rüzgarının kuvvetlice estiği bir zamandı. Yel değirmeni, garç garç diye sesler çıkararak hızlı bir şekilde dönüyordu; döndükçe buğdaylar koca koca taşların altında eziliyorlar ve un oluyorlardı. Yel değirmedi kollarına baktı, ne kadar da güçlüydü! Dönerken çıkardığı o sesler onu daha da güçlü gösteriyordu. İnsanlar bazen önüne geçip saatlerce onu izliyorlar, kendisine hayran hayran bakıyorlardı...
Ya mısırlar ve buğdaylar! Ne çok korkuyorlardı ondan. Söz dinleyip koca koca taşlarının arasında nasıl da hemen una dönüşüyorlardı.
'Bu köyün en güçlüsü benim!' diye düşündü. Köyde kendinden daha ihtişamlı ve güçlü kimse yoktu. Kendisi gibi hızlı döneni de görmemişti. Bir gün yanındaki evin bahçesinde minik bir rüzgargülü gördü,
İçinden: 'Minicik bir rüzgargülü bütün ömrü boyunca dönse neye yarar ki?' dedi.
Rüzgargülüne dönerek alaylı alaylı sordu:
-Hey küçük! Ne yapıyorsun sen?
Rüzgargülü önce şaşırdı biraz da kızdı:
-Benim adım rüzgargülü, küçük değil, diye cevap verdi.
-Her neyse rüzgargülü, sen ne yaptığını sanıyorsun?
-Dönüyorum…
-Niye dönüyorsun? Senin dönmen ne iş yarar ki?
Rüzgargülü:
-Bilmem, dedi. Ben kendimi bildim bileli dönerim. Yel değirmeni:
-Ben dönerken un yapıyorum. Sense boşu boşuna dönüp duruyorsun, dedi.
Rüzgargülü 'sahi' diye geçirdi içinden, 'Ben neden dönüyorum ki? Acaba dönmesem mi?
Yel değirmeni rüzgargülünün içinden geçenleri duymuşçasına,
-Evet evet, en iyisi sen dönme, diye sözlerine devam etti. Benim yanımda böyle mini minicik çok komik oluyorsun.
Rüzgargülünün aklı iyice karışmıştı. Gerçekten dönmesi ne işe yarıyordu. Yel değirmeni hızlı hızlı dönmesine devam ederken bir taraftan da şu şarkıyı söylüyordu.
Minik rüzgargülü.. Minik rüzgargülü… Döne döne başın dönsün döne döne başın dönsün. Dönmen bir tek o işe yarar. Başın dönsün; başın dönsün.
Rüzgargülünün morali çok bozulmuştu, dönem isteği de kalmamıştı. Yavaşladı yavaşladı ve sonunda durdu.
Bahçeye çıkan çocuklar etrafında toplandılar. Rüzgargülünün dönmemesine çok şaşırdılar. 'üf, üf, üfff…' diye üflediler. Âma rüzgargülünde hiç kıpırdanma yoktu. Yel değirmeni gür sesi ile güldü:
-Ha hah hah.. Dönmekten vazgeçmekle en doğrusunu yaptın. Beni izle de gör dönmenin nasıl olduğunu.
Böyle dedi ve döndü döndü döndü.
Rüzgarların en güçsüzü olan yel, yel değirmenine adını vermişti ama onu döndürecek kadar hızlı esemezdi. Bu yüzden yel değirmeni onu hep küçümserdi.
Yel, rüzgargülünü çok severdi onun en yakın arkadaşıydı. Rüzgargülünün dönmediğini görünce,
-Benim gücüm ancak seni döndürmeye yetiyor. Seni döndürdükçe mutlu oluyorum. Bak çocuklar sen dönmeyince ne kadar üzülüyorlar; lütfen dön dedi
Rüzgargülü arkadaşı yeli kıramadı ve yavaş yavaş dönmeye başladı. Yel hafif hafif esiyor rüzgargülü ise dönüyordu. Çocuklar neşeli sesleri ile rüzgargülün etrafına doluştular.
-Yaşasın dön rüzgargülü dön dön diye tempo tuttular.
Bunu gören yel değirmeni öfke ve kıskançlıkla köpürdü, köpürdü..
Çocukların dikkatini üzerine çekmek için daha hızlı daha hızlı döndü. Un öğüten taşlar bu kadar hızlı dönmeye alışık değildirler. Sonunda kızışan taşlardan kıvılcımlar çıkmaya başladı. Çıkan kıvılcımlar etrafa sıçradı ve alev aldı. Bir süre sonra alevler o kadar büyüdü ki yel değirmenini sardı.
Yel değirmeni cayır cayır yanmaya başlamıştı
Yel değirmeni 'İmdat' diye bağırıyor, bir yandan da hızla dönüyordu. Köylüler yel değirmeninin yanına koştular fakat yapabilecekleri bir şey yoktu. Çünkü yangın çok büyümüştü. Bu durumu karşıdan izleyen rüzgargülü telaşla dönmeye başladı. Bir yandan da arkadaşı yele sesleniyordu
-Yel yel.. çabuk gel. Değirmen yanıyor.
Rüzgargülünün sesini duyan yel hızla esti ve yağmur bulutlarını değirmenin üzerine getirdi. Bulutlar birbiriyle çarpışınca yağmur başladı. Yel değirmeni ıslandı ve yangın söndü.
Bazı yerleri yanan her tarafı is ve duman içinde kalan yel değirmeni yele ve rüzgargülüne döndü:
-Sizi küçümsediğim ve kendimi sizden büyük gördüğüm için özür dilerim. Siz bana yardımcı olarak kendi büyüklüğünüzü gösterdiniz. Meğerse büyük olmak için kocaman bedene değil bir yüreğe sahip olmak gerekiyormuş, dedi
Sonra yangından arta kalan kollarını döndürmeye çalışarak onlara teşekkür etti.
Kibir kötü bir hastalıktır. Bir gün gelir kendinizi yakar. Yanmadan toparlanmayı, kendinize çeki düzen vermeyi deneyin. Sevgiler.