Demokratik bir toplumda seçim süreci, toplumsal sorunlar için somut çözüm önerilerinin tartışıldığı/üretildiği bir süreçtir. Ve oylar çözüm projelerinin güvenilirliği doğrultusunda biçimlenir.

Türkiye'de ise seçim sürecine (özellikle son yıllarda) 'kısır tartışmalar, demagojiler ve gerginlikler' damgasını vuruyor. Ve oyların renginin oluşmasında gerçek çözüm önerileri değil, 'medyada oluşturulan algı' belirleyici oluyor…

Yaşamakta olduğumuz seçim sürecinde siyasal polemikler daha çok 'ekonomik sorunlar, emeklilere ikramiye, asgari ücret, tarıma teşvik, kaynak yaratma…' gibi konularda yoğunlaşmış durumda.

Ne yazık ki bu tartışmalarda Türkiye'nin en büyük sorunlarından birisi olan 'eğitim' yeterince yer alamıyor. Yani 'seçim sürecinde eğitimin adı yok…'

Gerçi ülkemizde 'seçim bildirgeleri' ne yazanlarca ne de okuyanlarca pek fazla önemsenmiyor… Ama biz yine de parlamentodaki siyasal partilerin seçim bildirgelerinde yer alan eğitim önerilerini birlikte irdelemeye çalışalım.

Eğitimimizin Mevcut Durumu

Bildirgelerdeki önerilere geçmeden önce, eğitimimizin bugünkü durumunu ana hatlarıyla anımsamamız gerekiyor. Ve eğitim sistemimizin bu duruma gelmesinin birinci derece sorulusunun da '13 yıllık AKP İktidarı' olduğunu unutmamamız gerekiyor.

· Eğitimimizin içeriği dinselleştirildi: AKP iktidarının ilk dönemlerinde başlatılan kadrolaşmalar ve müfredat programlarında oynamaların arkasından getirilen 'kesintili 4'lük sistem' ile eğitim sistemimiz iyice dinselleştirildi. Bugün Türkiye eğitim sisteminde artık 'laik, demokratik, bilimsel' gibi evrensel eğitim ilkelerinin adı bile kalmadı…'

· Eğitimimizin kalitesi yerlerde sürünüyor: Çocuklarımıza vermekte olduğumuz eğitimin kalitesini OECD ülkeleriyle kıyasladığımızda 'son sıralarda nal topluyoruz…'

· Eğitimde fırsat ve olanak eşitsizliği iyice arttı: Ülkemizde son 13 yılın sonunda eğitim eşitsizliği açısından; doğu- batı, köy-kent ve merkez- kenar mahalle arasında büyük uçurumlar oluştu.

· Kamusal eğitim zayıfladı: Eğitim alanında vakıf, şirket gibi özel girişimlere sağlanan olanakların artması nedeniyle kamusal eğitim zayıflamaya başladı.

· Eğitim sistemine duyulan güvensizlik iyice arttı: Kamuoyunda başta MEB olmak üzere tüm eğitim kurumlarına ve bu kurumların yapmakta oldukları sınav, kayıt, yönlendirme gibi işlere duyulan güven iyice zayıfladı.

Siyasal partilerin seçim bildirgelerini irdelerken öncelikle bu sorunlara çözüm aramamız gerekiyor.

AKP: Yaptıkları, Yapacaklarını Gösteriyor…

AKP seçim bildirgesinde 'eğitim' konusu çok az yer tutuyor. Ve bu bildirgede 'eğitimde çağdaş niteliğin artırılması…' ya da 'laik, demokratik, bilimsel eğitim …' gibi cümleler hiç geçmiyor.

Dikkat çeken bazı cümleler ise şunlar:

- 'Eğitimin finansında özel sektörün payı artırılacak…'

- 'Lisede son iki sınıf 'yükseköğretime geçiş sınıfı' olacak…'

- 'Üniversite sınav sistemi değişecek..' (Nasıl değişeceği belirtilmiyor.)

- 'YÖK Yasası değiştirilecek…' (Yani bu yasa iyice AKP'lileştirilecek…)

- 'Okul öncesi eğitim 'zorunlu değil teşvik edici' olacak…'

MHP: Eğitimde 'Yenilikçi' Bir Öneri Yok

MHP seçim bildirgesi, 'dinsel eğitim' konusunda adeta AKP ile yarışıyor. 'Milliyetçi eğitim' konularında ise daha keskin davranıyor.

Eğitim alanındaki mevcut durumla ilgili olarak, birkaç teknik konu dışında özde yenilikçi olmayan önerilerinden birkaç örnek:

- 'Eğitim dili kesinlikle 'Türkçe' olacak…'

- 'Zorunlu temel eğitim, okul öncesi dahil 9 yıl olacak…'

- 'Kademeli ilköğretim (4+4) sürdürülecek…'

- 'Meslek kazandırıcı eğitime ağıtlık verilecek…'

- 'Üniversite giriş sınavı kaldırılacak…'

HDP: Eğitimde 'Özerklik' Talepleri

Güneydoğu'da 'Kürtçü/gelenekçi', Batı'da ise 'ilerici' görünmeye çalışan HDP'nin genel politikası olan 'özerklik' konusu eğitim önerilerinde de öne çıkıyor. İşte birkaç örnek:

- 'Eğitimde 'yerel yönetime' ağırlık verilecek…'

- ' Eşitlikçi, parasız, nitelikli, özgürlükçü, laik, bilimsel ve kamusal eğitim sağlanacak…'

- 'Anadili temelinde 'çok dilli eğitim' yapılacak…'

- 'Üniversiteler özerk ve demokratik olacak…'

- '4+4+4 sistemi kaldırılacak…'

CHP: Yaşam Boyu Çağdaş Eğitim

Seçim bildirgelerini incelediğimiz partiler arasında 'eğitim' konusuna en çok yer veren ve bizce Türkiye koşullarına en uygun öneriler sunan parti CHP'dir.

Özünde 'laik, demokratik, bilimsel, kamusal ve karma eğitim' olarak özetlenebilecek evrensel çağdaş eğitim ilkelerine uygun olan önerilerin bazıları şunlar:

- 'Eğitimin içeriği bilimsel ve çağdaş olacak…'

- 'Eğitim dili Türkçedir. Kişilerin kendi anadilinde eğitim görmeleri konusunda gerekli önlemler alınacak…'

- ' '1+8+4' biçiminde 13 yıl süreli; tam gün, nitelikli ve ücretsiz olarak zorunlu eğitim hizmeti verilecek…'

- 'Eğitim politikaları öğretmenler, okul yöneticileri, veliler, öğrenciler ve ilgili STK'ların katılımıyla belirlenecek…'

- 'Eğitim, milli gelirden hak ettiği payı alacak…'

- Tam donanımlı okullarla okullaşma geliştirilecek…'

- 'Toplum lideri öğretmenler yetiştirilecek…'

- 'Yükseköğretim reformu yapılacak; YÖK kaldırılacak, üniversiteler bilimsel ve özerk olacak…'

- 'Yaşam boyu eğitim olanakları sağlanacak…'

Sözün özü, 7 Haziran seçimlerine katılacak 19 siyasal partinin eğitim alanıyla ilgili önerileri her ne kadar çok sayıda ve değişik gibi görünse de ortaya konan seçenekler üç grupta toplanabilir.

1. Diğer dinleri ve mezhepleri ötekileştiren 'dinsel eğitim', 2. Diğer milliyetleri ve etnik grupları ötekileştiren 'şovenist eğitim', 3. 'Çağdaş bilimsel eğitim'.

7 Haziran'da içlerinden iyi, güzel ve doğru olanını 'seçmek' sorumluluğu bizleri bekliyor…

Sağlıkla, sevgiyle ve dostlukla.