Türkiye için çok önemli bir dönüm noktası olacak '24 Haziran Seçimleri' için kalan süre bir ayın altına düştüğü için seçim yolu trafiği iyice yoğunlaştı.
Üstelik son günlerde yapılan 'Ah şu aday listeleri…' gibi ucuz tartışmalar trafiği iyice karıştırdı.
Bu yoğun ve karmaşık trafik içinde, sağlıklı ve doğru bir ulaşım sağlayabilmek için tüm yurttaşların dikkatli olması gerekiyor…
İzninizle, bencileyin 'yürek solda atar' diye düşünenler için 'seçime giden yolun sol şeridini' irdelemek istiyorum.
Çünkü o sol şeritte Türkiye için çok önemli olan 'eşitlik, özgürlük, kardeşlik, çağdaşlık…' gibi umutların yanında, siyaset bilimine aykırı tutumlar da kol geziyor.

SEÇİME KATILACAK SOL PARTİLER
Bu yazıda geçen 'sol parti' tanımlaması için iki ölçüt kullandım.
Birinci ölçütüm, ' Belgelerinde kendilerini açıkça 'sosyal demokrat, sosyalist, komünist' olarak tanımlayan partiler.'
İkincisi ise 'Kamuoyunda 'sol parti' olarak kabul edilen partiler…'
Bu ölçütler doğrultusunda 24 Haziran seçimlerine katılacak sol partilerin durumları şöyle özetlenebilir:

1.Cumhuriyet Halk Partisi (CHP):
1980'li ve 1990'lı yılların Türkiye'sinde solun temel sorunlarından birisi olan 'sosyal demokratların birliği', günümüzde CHP çatısı altında tartışmasız bir biçimde sağlanmış durumdadır.
Türkiye'nin en köklü partisinin tarihsel süreçten gelen güvenilirliği üzerinde sağlanan 'sosyal demokrat birlik', CHP'ye yönelen sol umutları yoğunlaştırmıştır.
Bu umutlar, CHP'nin '24 Haziran seçim sürecinde demokrasi güçlerini birleştirici bir tutum izlemesi' ve 'Muharrem İNCE'nin Cumhurbaşkanı adaylığı' ile bütünleşince; CHP sol umutların en güçlü odağı durumuna gelmiştir.
Kamuoyu yoklamaları CHP'ye ve Muharrem İNCE'ye yönelen oyların hızla yükseldiğini göstermektedir.

2. Halkların Demokratik Partisi (HDP):
Öncelikle siyasetimizin sol yanında 'HDP'nin sol parti olup/olmadığı…' konusunun ciddi anlamda tartışıldığının altını kalınca çizmek istiyorum.
'HDP'nin parti belgelerinde sol ilkelerin açıkça yer almadığı…' ve 'bu partinin Kürt Milliyetçiliği çizgisinde olduğu…' gibi haklı eleştiriler çok yaygındır.
'HDP'nin baraj sorunu' ise sadece solun değil, Türkiye'nin ayıbıdır.
Ne yazık ki yüzde 10 barajı ayıbına kararlı bir biçimde mücadele verilmemesinde tüm yurttaşların payı olduğu gibi; Kürt şovenizmi konusunda çok radikal davranan ama baraj sorununda sessiz kalan HDP'nin de payı vardır…
Bu bağlamda Türkiye demokrasisi açısından 24 Haziran'da 'HDP'nin MV seçimlerinde yüzde 10 barajını aşabilmesi…' çok önemlidir.
Ancak CB seçilmesi mümkün olmayan Selahattin DEMİRTAŞ'a verilecek oyların vefa duygusundan öte bir anlamı olmayacaktır…
HDP'nin 'Demokratik bir Türkiye partisi olmasını sağlayacak ölçüt' ise 'CB seçiminin ikinci turunda ortaya koyacağı tutum…' olacaktır.

3. Vatan Partisi (VP):
Özellikle eski İP'in 'VP' ye dönüşmesi sürecinden sonra, sol kamuoyunda 'bu partinin sol kimliği kaldı mı?' konusu da çokça tartışılır oldu…
'Nevi şahsına münhasır bir ulusalcılık ve Atatürkçülük…' çizgisi savunan bu partinin, bir miktar oy kapma uğruna, yapmakta olduğu propaganda çalışmalarındaki polemiklerde daha çok solu ve özellikle CHP'yi hedeflemesi ise hem sol değerlere hem de etik değerlere aykırı bir durumdur…
Doğu Perinçek'in CB adayı olabilmesi için imza veren demokrat yurttaşlara karşı gereken saygıyı göstermemeleri ise büyük bir ayıptır…
24 Haziran seçimlerinde hiçbir şansı olmayan bu partinin kaderinin, CB seçiminin ikinci turundaki tavrına bağlı olacağı açıkça görülmektedir…

SEÇİMLERDE SOSYALİST SEÇENEK YOK
'Türkiye sosyalist hareketinin bağımsız ve birleşik gücü' ne yazık ki 24 Haziran'da da 'seçenek' olarak ortada yok…
Ülkemizde kağıt üzerinde otuz civarında 'sosyalist/komünist/devrimci parti' olmasına rağmen, 'hiçbirinin seçime katılma hakkı kazanamaması', üzücü bir durumdur.
24 Haziran seçimlerinde 'Sosyalist partilerin ortak bir CB adayı çıkaramaması ve MV seçimlerinde sosyalist blok oluşturamaması…' ise Türkiye demokrasisinin çok önemli bir eksikliğidir.
Bu acı gerçeğin yaşanmasında elbette ülkemizdeki antidemokratik ortam temel nedendir.
Ancak sosyalist hareketin uzun yıllardan beri sürüp gelen 'parçalanmışlığı' ve dolayısıyla 'kitleselleşememesi' de önemli etkendir.
Üstelik mevcut sosyalist örgütlerin çoğunun, 'sanki kitleselleşmenin yolu CHP'yi eleştirmekten geçiyormuş gibi tutum izlemeleri…' sorunun başka bir boyutudur.
Dahası, bazı sosyalist grupların 'HDP bileşeni' kimliği altında bu partiye sığınmaları gibi etkenler sorunları daha da artırmaktadır.
Onun için kendilerini sosyalist/ komünist/ devrimci olarak tanımlayan bireyler ve örgütler tüm çağdaş ülkelerde olduğu gibi, 'Sosyalistlerle sosyal demokratların güç birliği yapmaları için…' uğraş vermelidirler.
Örneğin sosyalistler için, 24 Haziran seçimlerinde 'HDP'ye destek olmak, bağımsız adaylar çıkarmak ya da seçimi boykot etmek…' gibi kolaycı seçenekler yerine; 'Her şeye rağmen CHP'ye destek olmak gibi zor bir sorumluluğun altına girmek…' daha gerçekçi bir seçenektir.
Sözün özü, 24 Haziran'a giden yolun sol şeridindeki umutların mutluluğa dönüşmesini isteyen duyarlı yurttaşları bekleyen görevler şunlardır:
  • 'Mutlaka oy kullanmak'
  • Ülkemizin bugünkü seçim koşullarında, Tek Adam rejimine karşı somut sonuç alabilmek için CB seçiminde Muharrem İNCE'ye oy vermek…
  • MV Seçimlerinde; 'Gezi 2013, 7 Haziran 2015 Seçimleri, 16 Nisan 2017 Hayır, Haziran 2017 Adalet Yürüyüşü' süreçlerinden süzülüp gelen demokrasi mücadelesinin somut sonuçlarının alınabileceği partilere oy vermek…
Sağlıkla, sevgiyle, dostlukla…