Anadolu gazetesinden Arif Anbar'ın, 'Çok Gizli Toplantı' adlı yazısını, yılın sondan bir önceki günü okuyunca, içim ferahladı…
Niye diyeceksiniz…
Eskişehir'e kömürlü termik santral kurulmasına dibine kadar karşı çıkan birinin, nasıl olur da böyle bir yazıyı okuyunca içi ferahlar?
Ferahlar…
Hem de çok iyi ferahlar…
Sevda Güner Hanımefendi'nin söylediklerini okuyunca, siz de benim gibi hissetmediniz mi?

***

29 Aralık Cuma günü,
AKP İl Başkanı Dündar Ünlü'nün düzenlediği basın toplantısında, kömürlü termik santral konusunda 'bilimsel tartışma ortamı yaratılmasına ilişkin' sözlerini dinleyince;
Kömürlü termik santral kurulmasını savunanların, 'bilimsel' olarak söyleyecekleri bir şeyleri olduğunu düşünmüştüm…
Böyle bir şeyi savunmanın bilimsel olarak mümkün olmadığını bilsem de, yine de bazı noktaları eğip, büküp bir savunma geliştireceklerini düşünmüştüm…
Oysa ben nereden bilecektim ki,
Geliştirdikleri bütün savunmanın,
Sevda Güner Hanımefendi'nin söyledikleri kadar olduğunu…
Eskişehir'e kömürlü termik santral kurma projesini böyle savunacaklarsa…
Eskişehirlileri böyle ikna etmeye kalkacaklarsa…
Ya da bu şekilde yönlendirdikleri kişi ve gruplarla 'bilimsel tartışma ortamı' oluşturmayı düşünüyorlarsa…
Sizin de içiniz ferahlamaz mı?

***

Kendisini dinleme şansım maalesef olmadı…
Ama okuma şansına erişebildim…
İlginç bölümler var konuşmasında, mesela şöyle bir bölüm var;
Sevda Güner Hanımefendi, Avrupa'nın kömürlü termik santralden vazgeçtiğine ilişkin tezi çürütmek için Çin'i örnek gösteriyor…
Diyor ki,
'Çin elektriğin yüzde 75'ini kömürden üretiyor…'
Coğrafi bilgisini bir kenara bırakalım,
Çin'de insanların ve şehirlerin hava kirliliğinden neler çektiğinden sanırım haberi yok…
Dahası konuşmasının hemen başında şundan söz ediyor…
Anız yakılmasından…
'Yani ben tarladan biliyorum.
Tarlada çalıştığım için biliyorum.
Tarlalarda çiftçilerin yaktığı anız…
Bir günlük anız yakıp o tepeye veriyorsunuz ya…
İki tane termik santralin bir yıllık yaktığına bedel…'
Şaka gibi değil mi?
Bir günlük anız yakılması,
İki termik santralin bir yıllık yaktığına bedelmiş…
Yani,
Yapılması planlanan kömürlü termik santral yılda 6 milyon 300 bin ton kömür yakacak…
(Bunu biz uydurmuyoruz, kendi hazırladıkları raporlarda yer alan bir bilgi bu…)
Demek ki,
Bu hanımefendinin söylediğine göre,
Bir günde bir tarlada yakılan anız 12 milyon 600 bin ton kömüre eşit…
(Yarabbi, 'ben ne saçmalıyorum' diye Arif'in yazısını iki kere daha okuyorum bu arada!!! Ama harbiden böyle söylemiş…)

***

Hadi şimdi gelin bunu bilimsel olarak tartışalım…
Bir tarafta 12 milyon 600 bin ton kömür…
Bir tarafta bir günde yakılan anız…
Anızdan daha çok is, kül, duman çıkıyor…
Gel de bilimsel olarak çürüt bakalım bu tezi…

***

Yenisi geliyor sıkı durun…
'Suların çekilmesine gelelim.
Termik santral kurun kurmayın…
Eğer her çiftçi gidip kafasına göre bir kuyu açarsa, sularınızı düzensiz ve kuyu suyuyla her delikten kullanırsanız sularınız azalır.
Yani çiftçinin de burada sularını işleme şeklini düzeltmesi lazım.
Dolayısıyla bunların hep bir reel ve bilimsel karşılığı var…'
Sonu nasıl bitiyor görüyor musunuz?
'Reel ve bilimsel karşılığı var…'
Her delikten su kullanırsanız, sularınız azalır…
Acayip reel ve bilimsel değil mi?

***

Bir de konuşmada şöyle bir bölüm var ki,
Ne desem boş…
'Peki, bunu nasıl yapıyorlar biliyor musun?
Psikolojik şimdi, algıda propagandayı nasıl yapıyorlar?
Geliyorlar.
Eskişehir halkının kaygıları, korkuları beklentileri…
Önce sizi kahvelerde, oralarda, buralarda bir araştırıyorlar.
Tebdili mekan…
Hiç farkında bile değilsiniz ha…
Sizin bir duygularınızı ölçüyorlar.
Bir anket yapıyorlar.
Ondan sonra diyorlar ki, biz Eskişehir halkına ne söylersek kargaşaya ve korkularını tetikleriz?
Bir propaganda yönetimi yapıyorlar, çıkarıyorlar.
Propaganda yönetiminde en korkunç ifadeleri nasıl yaparız, bunu da neyin üzerinden ve hangi aktörün üzerinden yaparız diye planlıyorlar.
Ondan sonra da ver coşkuyu ver coşkuyu…'
Adamlar gelmiş bizim buralara, araştırma yapmışlar, anket yapmışlar, korkularımızı önce belirlemiş sonra tetiklemişler…
Anlaşılan, termik santral yapacağımızı söylersek bunlar çok korkarlar demişler…
Sonra da,
Vermişler coşkuyu, vermişler coşkuyu…
Eeee?
Sırf bizi korkutmak için 2 milyar dolara santral kuracaklar, öyle mi demeye çalışıyor Sevda Güner?

***

Daha yazacak çok şey var ama benim yerim dar…
Ha unutmadan bir de şu, tünelden sonraki ışık meselesi var…
Vallahi ben,
'Tünelin sonundaki ışık' lafını birkaç yerde duydum ama tünelden sonraki ışık nedir, onu bilemedim…
Biz ancak,
'Sevdanın tünelini biliriz…'
O tünel de bizi hep Eskişehir'e çıkarır…

***

Hepinize boy coşkulu günler diliyorum…