'Baskın seçim'le rakipleri açığa düşüreceklerdi;
'İttifak düzenlemesi'yle kendilerine avantaj sağlayacaklardı.
İşte bu kurnazlıkla seçime sürüklendik milletçe.
***
Yaklaşık iki ay önce yazdığım, yayına vermediğim yazımda;
Seçim sürecinde Münbiç'e, Kandil'e operasyon yapılabilir; Avrupa'da mağduriyet çiçekleri açabilir; Adil Öksüz yakalanabilir; emekliler ve çalışanlar üç beş kuruşluk sırt okşamasıyla ısıtılabilir;
Diye yazmışım; yanılmamışım.
Seçim kazanmanın yollarını iyi bilen iktidar partisinin,
Sonucu lehine çevirebilecek her türlü dolaba sarılacağını;
Rakiplerini aşağılamak için her türlü yalana ve yanlışa başvuracağını;
Devletin tüm olanaklarını kullanarak, eşit olmayan bir yarışa gireceğini;
Denetimindeki medyaya 'iktidarı övme, muhalifi karalama' talimatı vereceğini;
'Şapkadan tavşan çıkarma' taktiklerine başvuracağını herkes biliyordu.
***
Bu kez umdukları gibi olmadı. İlk şaşkınlığı üzerinden atan muhalefet kanadı, çabuk toparlandı.
Dünya görüşleri farklı da olsa 'demokratik ilkeler ve siyasi nezaket' çerçevesinde, 'Millet İttifakı' çatısı altında birleşiverdiler.
Yıllardır kullanılan pervasız dilin karşısına, 'güvenilir, samimi ve esprili adaylar' sürülünce, terazi dengeleniverdi.
Açık ara alınması düşünülen seçim, bilinmezle dolu 'bıçak sırtı' bir duruma geliverdi.
Ne demişler;
'Aldanmanın en iyi yolu, kendini herkesten kurnaz sanmaktır.'
***
Yurttaş, bütün yetkilerin tek adamın elinde toplanacağını anladı.
Muhalif kanat da sandığa giden yolu 'ince ince' dantel gibi bezedi.
İktidar avantaj olarak kurguladığı gücün, muhalefet tarafından da kullanılabildiğini gördü. Sonrasında söylenen şarkının sözleri değişiverdi birdenbire:
'Endişe bulutları sardı dört bir yanımı'.
***
Şapkadan 'millet bahçeleri' ile 'kıraathane'; bir de tozlu raflardan alıp getirdikleri 'Çiller' çıktı sadece.
Beylik karalama kampanyaları ile önce söyleyip sonra çark etme propaganda klasiklerine başvurdular yine.
'Yaptıklarım yapacaklarımın teminatıdır'dan öteye geçmedi siyasi söylemler.
Endişe, çaresizliği çağrıştırdı süreç ilerledikçe. Özgüvenli cümleler daha kibirli, daha acımasız, daha saldırgan ifadelere bıraktı yerini.
Samsun Mitingi'nde taraftarlarını; çağdaş, demokrat, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan 'Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tabutuna son çiviyi çakmaya çağırdılar açık seçik.
Anladık ki;
'Hedefi büyük koyanların, çaresizliği de büyük oluyormuş!'
***
Şimdi 'son dönemeç'teyiz.
Belki sadece seçimin…
Belki Cumhuriyet'in…
Ya tek adam rejimine boyun eğeceğiz;
Ya da oylarımızla demokrasiye sahip çıkacağız.
***
Bu coğrafya, 'tek bitkinin egemenliğine bırakılmış flora'yı kaldıramaz. Hele endemik değilse…
Yaşar Kemal'in dediği gibi:
'Farklı seslerle, farklı renklerle güzeliz biz!'