Sevgili Okurlar:

Bilindiği gibi insanın en büyük özelliği bilhassa Müslüman'ım diyen insanın özelliği, verdiği sözü canı pahasına da olsa yerine getirmesidir.

Ahret aleminde peygamberlikten sonra en büyük mertebeye, dereceye Hz. Ebubekir gelecektir. Onu bu kadar yücelten, kendisine (SIDDIK) doğru denilmesidir. Mesela doktorlarımız, memurlarımız, subaylarımız, hakimlerimiz, avukatlarımız hep doğrunun yanında, hukukun yanında ve ezilenlerin, haksız yere zulme maruz kalanların yanında olacaklarına dair, Hipokrat yemini ederler. Ama daha sonra ufacık dünya menfaati onları bu yolundan çevirir. Ve o zaman başlarla, haklının yanında değil de kuvvetlinin, diğer bir deyimle zenginin parası olanın yanında yer almaya başlarlar. İşte Kur'anı Kerim bu konuda çok açık olarak bu tür insanların akıbetlerinin ne olacağı konusunda çok açık ve net karar veriyor. Gelin ayeti hep beraber okuyalım, yorumunu herkes yapsın. Maide suresi 33.Ayet: 'Allah ve peygambere karşı savaş açanların ve yeryüzünde fesat çıkarmaya çalışanların cezası ya öldürülmek ya asılmak ya elleri ve ayakları çaprazlama kesilerek yahut da bulundukları yerden sürülmektir. Bu ceza onlar için dünyada iken rezillik. Ahrette ise onlara son derece büyük bir azap vardır.

34. Ayet: Ancak böylelerinin hak ettikleri cezayı onlara takdir etmenizden önce tövbe edenler bundan müstesnadır. Zira biliniz ki Allah çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.

Burada okuyucularımızın ısrarla sordukları bir soruya Kur'anın 2 ayeti ile cevap vermiş olduk. İsteyen Kur'anı Kerim'i açar ve bu ayetin ne kadar açık olduğunu kendisi bizzat görür. TC devletine kim karşı geliyorsa, sıfatı, kimliği ve dini ne olursa olsun akıbeti işte Allah'ın beyan ettiği gibi, ahrette büyük bir azap olacaktır. Bu Kur'anda bu kadar açıktır. İşte bu nedenle diyoruz ki, söz namustur, verilen her söz özellikle devlete, Cumhuriyete karşı mutlaka yerine getirilmelidir. İnsanların kurtuluşu ancak bu şekilde olur. Çünkü Kur'anda bu hüküm çok açıktır.