Şu ABD var ya, şu ABD!
Derdi imanı enerji deposu Ortadoğu'ya yerleşmek.
Amacına ulaşmak için seçtiği yol da, Ortadoğu ülkelerinde yeni siyasi oluşumların yolunu açmak, ortaklık edecek yeni yöneticileri iş başına getirmek.
İster cumhuriyetçi olsun, ister demokrat olsun, onlarca yıldır seçilen/değişen her başkan bu 'dayanılmaz arzu'ya hizmet etmiştir.
Zaman zaman üslup farklı olsa da,
Temel politika hiç değişmemiştir.
***
ABD'nin kat ettiği yola bir bakın.
Afganistan'ı emrine aldı. Kendisinin laik söylemlerle gelmesini sağladığı, zamanla siyasal İslam'a yanaşarak otoriterleşen liderleri 'Arap Baharı' oyunuyla tek tek yıktı.
Libya'da at koşturdu, Mısır'da kankalarının yolunu açtı, Irak'ta yönetime ortak oldu. Siyasal İslam monarşileri Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerininse enselerinden tokadı hiç eksik etmedi.
Öyle ki, -karşı olmaları gereken- bu ülkelerin tümü, ABD kaşını karartsa;
İsrail'e gülücükler gönderebiliyorlar.
***
Şu ABD var ya, şu ABD!
Bilmiyor muydu sanki elde ettiği bu koskoca 'nüfus alanı'nı uzaktan yönetemeyeceğini; 'suyun uyuyacağını Rus'un, Acem'in uyumayacağını!'
Biliyordu ki, 'BOP eş başkanlığı' diye bir oyuncak üretti ve oynaması için Türkiye'nin eline tutuşturuverdi.
Kurulan 'kazan-kazan köprüsü', BOP eş başkanlığı övüncü, ekonomiye akan sermaye, verilen samimi pozlar bizimkilerin o kadar hoşuna gitti ki;
İşi 'kişiye özel sistem' kurmaya kadar götürdüler.
***
Şu ABD var ya, şu ABD!
Nasıl olduysa, gözümüzü bağladı; biz pembe bulutlar üzerinde esrik esrik gezerken;
Suriye'ye yerleşti, PKK'ya silah yardımı yaptı, PYD'yi Fırat'ın iki yakasına yerleştirdi.
Biz de, ABD mamulü olduğunu sonradan anladığımız FETÖ'cülere devlet kadrolarını teslim ettik. 'Serok Vezir Mela Ahmet' diyenleri sevdik. Peşmergeye yol, Salim Müslim'e kırmızı halı olduk.
Gözümüz bağlı olmasa bunları yapar mıydık hiç!
***
Şu ABD var ya, şu ABD!
Hedefinde hep İran vardı. Ortağını da kendi amacına kilitlemeliydi. Ortak dediğin, Rusya'ya soğuk durmalı, İran'a kafa tutmalıydı.
Gerçi Reza Zarrap, Halkbank, Hakan Atilla gibi meseleler yüzünden, ortak biraz can sıkmıştı ya; olsun ortak ortaktı.
Ancak, ipini tutmaya çalıştığı ortak, aniden mızıkçılık edip 'erken seçim' deyiverdi.
ABD, kızmasına rağmen (!), seçim sonuçlarını bekledi. Seçimden sonra, bizimkilerin 'ekonomik ve diplomatik beceriksizlikleri'ni gizlemek için ilgiyi ve algıyı yönlendirdiği, 'dış güçler'in (!) operasyonları ve yaptırımları başlayıverdi.
'Kayıkçı kavgası' demesinler diye, niye bu kadar beklediğini de hiç açıklamadı! Yaptırımların geciktirilme nedenini hiç bir zaman öğrenemeyeceğiz galiba.
'Ankara'nın yeni monşerleri' dikkat etmeli. ABD, İran hedefinden, öyle eski dost ve ahbap-çavuş ilişkisiyle, stratejik ortaklık hamili kartıyla falan vazgeçecek gibi görünmüyor.
Alışkanlıkla 'Eyyy…' bile diyemediğimiz, öylesine komik bir ilişki içine savrulduk ki;
Sanırsın 'gündüz insan-gece kurt' masalı anlatılıyor.
***
Sanırım bu gösteri, ABD'de kasım seçimleri, bizde yerel seçimler bitinceye kadar sürecek.
Sonrası mı?
Aslında herkes tahmin edebiliyor!
Şu ABD var ya, şu ABD!