İçimde bir sıkıntı.
Ara sıra gelen, nedeni bilinmez bir sıkıntı…
Neyzen Tevfik böyle zamanlarda…
Hissedince krizin geldiğini, Bakırköy'ün yolunu tutarmış.
Kimi zaman da doktorlar, 'görülen lüzum üzerine' yatırırlarmış Neyzen'i hastaneye.
***
Okusam, diyorum. Okusam saatlerce, nefes almadan; kitabın arka kapağını kapatıncaya kadar…
Ya da oturup yazı yazsam…
Şöyle, iyi kötü bir yazı.
Nedenini bilmediğim bu sıkıntıdan biraz olsun kurtulacağım o zaman.
Bunu hissediyorum.
***
Kahve alıp yazının başına oturdum.
Bu çay, kahve öldürecek beni sonunda.
Sultan da kızıyor, içme bu kadar, diye.
Onu içme, bunu içme; geç yatma, erken kalkma…
Nasıl olacak benim bu halim böyle...
***
Tam başlayacakken yazıya…
Telefon çaldı.
'Abi nasılsın?'
Eski bir tanıdık. Genç işsizlerden. Mevsimlik işlere gidiyor, olursa. Mevsim bitti iş bitti onunki.
Arada bizi de yokluyor, iş bulacağımız umuduyla belki.
Yazıp çiziyoruz ya, çevremiz var sanıyor.
Oysa bilmiyor ki…
Ne demişti Orhan Veli, 'Ölüme Yakın' şiirinde:
'Yalnız bende değil yalnızlık hali
Deniz de karanlık, gökyüzü de
Bir acayip, kuşların hali'
Belki o da biliyor bizim kendimize bile faydamızın olmadığını da elinin boşluğundan arıyor. Biz kendi kendimize kuruntu yapıyoruz. Ne olacak art niyetliyiz işte...
***
'İyiyim, sen nasılsın?'
'Ben de iyiyim, sağ ol abi. Abi meşgulsen… Yazı yazıyorsan sana engel olmayayım.'
'Yok, yazı falan yazmıyorum. Eee, ne yapıyorsun?'
'N'apıyım abi. Hanım kalkıp temizliğe gitmiş. Ben de biraz önce kalktım, Facebook'umu açtım. Kahvaltı yapıyorum. Kahvaltı yaparken seni bir arayayım dedim.'
'Sağ ol. Sağ ol da o Facebook'unla uğraşacağına çıkıp iş arasan?...'
'Abi sen hangi çağda yaşıyorsun!'
'Ne yazık ki senin yaşadığın çağda! Niye sordun?'
'Abi çıkıp sokak sokak iş arama çağı mı kaldı. Facebook'ta beş bin takipçim var benim. Sayfama yazdım iş aradığımı. Grup da kurdum.'
'Ne grubu kurdun? İşsizler grubu mu?'
'Abi niye dalga geçiyorsun ya!'
'Dalga geçmiyorum. Ne grubu kurdun?'
'Reis'i Sevenler grubu abi. Sen de katıl grubumuza?'
'Yok, sağ ol. Hangi Reis bu?'
'Abi sende bilmiyormuş gibi soruyorsun!'
'Gerçekten bilmiyorum! Bizim çağ çok Reis çıkardı. Sizinki hangisi? Her neyse. Reis de sizi seviyordur mutlaka. Ama sen yine de kendine adam gibi bir iş bul. Bak eşin kalkıp temizliğe gitmiş, dişini tırnağına takmış…'
'Arıyorum işte abi.'
'Oturduğun yerden mi arıyorsun ulan!'
'Abi söyledim ya, internet var artık, sosyal medya var. Binlerce arkadaşım var Face'de. Bugün yarın…'
'Hay senin Face'ine! Hadi güle güle. Yazı yazacağım.'
***
Kışın başından beri işsiz. Kışın sonu geliyor. Hala bugün yarın diyor…
Bu çocukların, bu gençlerin de suçu yok.
Şu bizim yaşadığımız çağ, nasıl bir çağ böyle. Yaşamak, hayatta kalmak aslanın midesinde.
Gençlerin aklıysa acayip karışık.