Suçlamak, kültürümüzün bir parçası haline geldi. En başta iktidar muhalefeti suçluyor. Haklı olarak muhalefet de kendisini sorunun kaynağı olarak görmediği için ülkeyi yönetenleri suçluyor. En tepede suçlama bir yönetim biçimi haline gelince, müdür öğretmeni, öğretmen öğrenciyi, hatta anne babayı suçluyor. Suçlama kültürü eğitimin bir parçası olunca, evde anne-baba çocuğunu, çocuk anne-babasını; iş yerinde yönetici çalışanı, çalışan yönetici ve patronunu; apartmanda komşu komşuyu suçluyor.

Peki, suçlamak sorunları çözüyor mu?
Önce sorunun ne olduğuna bakmak gerekiyor. Sorun, kısaca istenmeyen, arzu edilmeyen durumdur. Sorun, istenmeyen, arzu edilmeyen durumla mevcut durum arasındaki farktır. Bu farkı bir makasla açıklamak gerekirse, sorun makasın iki ucu arasındaki fark gibidir. Makasın uçları genişledikçe sorun büyür, makasın uçları daraldıkça sorun küçülür, arada fark yoksa da sorun yok demektir.

Peki, suçlamak sorunları çözüyor mu?
Sorunların çözülebilmesi ve bir daha ortaya çıkmasının önlenebilmesi için ilgili tarafların mevcut durumu sorun olarak görmesi gerekir. En başta iktidar muhalefet ilişkisi açısından baktığımızda birinin sorun dediğini kesinlikle diğeri sorun olarak görmüyor. Ülkemizin sorunları da her geçen gün büyüyerek devam ediyor ve çözümü giderek zorlaşıyor.
Okulda öğretmenin çözümünü istediği bir sorunun çözülebilmesi için öncelikle okul müdürünün ve ilgili diğer tarafların da sorun olarak görmesi ve kabul etmesi gerekir. Öğretmeninin çözümünü istediği bir sorunu okul müdürü sorun olarak görmüyorsa çözülmez. Öğretmen sorunu ile yaşamaya devam eder, huzursuz ve mutsuz olur.
Sorunun çözülebilmesi için her iki tarafın da sorun olarak görmesi şarttır. Örneğin, öğrencinin okula geç gelmesi bir sorundur. Bu sorununu çözülebilmesi için öğrencinin, velinin, öğretmenin ve okul müdürünün de sorun olarak görmesi gerekir.
Evde damlayan bir musluk var ve yerleri ıslatıyor. Evin hanımı bu durumu sorun olarak görüyor, ama eşi sorun olarak görmüyorsa musluk genellikle damlamaya devam eder.

Peki, suçlamak sorunları çözüyor mu?
Eğer suçlama yoluyla sorunlar çözülebilseydi hiçbir sorunumuz kalmazdı. Evdeki, okuldaki, işyerindeki, sokaktaki, trafikteki, apartmandaki, ülkedeki bütün sorunlarımız çözülmüş olurdu.
Suçlamanın hiçbir sorunun çözümüne faydası yoktur. Gazetemizin Yazı İşleri Müdürü Ayhan Aydıner, bir yazısında Eskişehir milletvekilinin okul müdürleri için 'orası burası oynayan müdürler var' diyerek suçladığını yazmıştı. Milletvekilinin okul müdürlerini, okul müdürlerinin öğretmenleri, öğretmenlerin öğrenci ve velileri, üniversitenin liseleri, liselerin ortaokulları, ortaokulların ilkokulları suçladığı sistemde eğitimin hiçbir sorunu çözülmez.

Suçlamak, sorunla ilgili tarafların sorumluluk almalarını engeller. Suçlama bir hastalık haline gelmeye başlayınca herkes soruna kendi dışında birini aramaya başlar.
Suçlamak, sorunun gerçek nedeninin ortaya çıkarılmasını engeller. Genellikle sorunların büyük bölümü geçmişte görmezden gelinen sorunların çözümünden kaynaklanır. Nedenleri ve kök nedenleri belirlenmezse sorunlar çözülmez. Çözülse bile, çözüm yeni sorunların çıkmasına neden olur. Elektrik tasarrufu ile ilgili bir çözümün başka sorunlar ortaya çıkardığı, sabahın karanlığında çocuklarımızın yollara düşmek durumunda kaldığı gibi.

Suçlamak sorunları çözmüyor. Sorunun başkalarının üzerine atılmasını, suçlanan kişinin sorumluluktan kaçmasını sağlıyor. Sorunun gerçek nedeninin ortaya çıkarılmasını engelliyor.
Eğer sorunlarımızı çözmek istiyorsak, sorunu anlamak, işbirliği yapmak, paylaşımcı ve destekleyici olmak, sorunun nedenlerini ve ortaya çıkardığı sonuçları da çok iyi analiz etmek, sorunun bir parçası olduğumuzu kabul ederek çözümün de parçası olmamız gerekiyor.