Canlıların hayatlarını sürdürmesi için gereken en temel iki unsur su ve oksijendir. Boşuna 'Su hayattır' denilmiyor.

BÜYÜK TEHLİKE
Yönetmenliğini Metin Erksan'ın yaptığı Susuz Yaz filmi 1964 Berlin Film Festivali'nde 'Altın Ayı' ödülünü almıştı. Necati Cumalı'nın eserinden uyarlanan filmde Ulvi Doğan, Hülya Koçyiğit ve Erol Taş rol aldı. İktidarın baskısıyla Porsuk Barajı ana kaynağından Polatlı'ya boşaltılan yüksek miktardaki su nedeniyle Eskişehir bu filmdeki gibi önümüzdeki süreçte susuz yazlarla karşılaşmak zorunda kalacak. Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt basın mensuplarıyla birlikte Porsuk Barajının son durumunu incelediler. Gerçekten Porsuk Barajında su seviyesi iyice düşmüş. Polatlı'daki çiftçilerin vahşi sulaması nedeniyle Eskişehir ne yazık ki susuzluk tehlikesi ile karşı karşıya bırakıldı. Yaşanan bu durum karşısında seçilmiş milletvekillerimiz ve kentteki bürokratların sessiz kalması bir hayli düşündürücü.

PEŞİNİ BIRAKMAYIN
Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Porsuk Barajı'nda yaptığı açıklamada; 'Sadece Porsuk'un Eskişehir'den geçen kuzey ve güney kanalları ile sulama yapılması, tarım için su verilmesi gerekirken, Porsuğun ana yatağını açması üzerine hızla su kaybına neden oluyor. Eskişehir'de bu sene içme ve kullanma suyu konusunda büyük sıkıntılar bekliyor. Porsuk Havzası dolu olmamasına rağmen şimdi incecik su haline gelmiştir. Yüzde 45'lerin altına düşmüştür, düşüş daha da devam edeceğine benziyor. Yaza yeni girdiğimize göre Ağustos ve Eylül aylarında da Porsuğun baraj sularını Porsuk ana yatağından vermeye devam edersek, su sıkıntısı çok ciddi hale geliyor. Susuz kalmak kaçınılmazdır. Biz defalarca uyardık, burada bir kez daha uyarıyoruz, Eskişehir'in oylarıyla seçilen milletvekillerini göreve davet ediyoruz. Valilik ve DSİ Ankara'nın baskısına dayanamıyor. Vermemeleri lazım. Polatlı'da çok su isteyen vahşi sulama ile üç-beş kaç kuruş kazanabilmeleri için yapılan bu iş, doğa katliamıdır hem de suyun vahşice kullanılmasından başka bir şey değildir. Valiliğimizin kayıtsız kalmaları bizi üzüyor, onları da göreve davet ediyoruz. Eskişehirlileri de suları tasarruflu kullanmaya davet ediyoruz. Basın olarak bunun peşini bırakmayın' dedi.

ESKİŞEHİR CEZALANDIRILIYOR
Büyükerşen,DSİ Bölge Müdürlüğü yönetiminde olan 'Porsuk Baraj Gölü Sularının Kullanım Hakları' konusunda Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ile DSİ arasında belirlenen anlaşmaya göre baraj sularının %21'i Eskişehir'in içme ve kullanma suyu olarak, %36'sı sulama, %28'i taşkın koruma ve %15'i de enerji elde etmek için kullanılmayı şarta bağlandığını söyledi. Büyükerşen; 'Yine aynı anlaşmaya göre bu su miktarının 320 milyon metreküp olmasını öngörmüştür. Mevsim nedeniyle barajdaki kullanılabilir su miktarının 320 milyon metreküpün altında olması halinde barajdan sulama amaçlı miktarda kısıtlama yapılması hükmü de anlaşmada yer almıştır. Hal böyleyken Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile Sulama Birliği'nin kurak geçeceği anlaşılan mevsimlerde çiftçilerin çok su gerektiren yeşil yapraklı sebzeler yerine kuru ziraate elverişli ekim yapmaları uyarılarına uymamayı alışkanlık haline getiren Polatlılı ekiciler hükümet ve Ankara bürokrasisine yaptıkları siyasi baskı ile Eskişehir DSİ Bölge Müdürlüğü'ne verdirilen talimatlarla, sulama kanalları dışında Porsuk'un ana yatağına verilen su kapaklarını sonuna kadar açtırarak baraj su seviyesinin hızla düşmesine sebep olmaktadırlar. Bu durum karşısında Eskişehirlilerin ve Belediyelerin uyarıları ile şikayetleri karşısında yetkili idarecilerin Ankara baskısı karşısında susmaları dikkat çekicidir. Yılda Eskişehir'e verilen 165 milyon metreküp su rezervinin bu yıl Temmuz ayı başından itibaren günde 1 milyon 100 bin metreküpü Porsuk yatağına ve oradan da Polatlı'ya verilmektedir. Vahşi sulama olarak kullanılan bu miktar her gün verilen 800 bin metreküpü ile gittikçe artmaktadır. Diğer bir deyişle Polatlı'ya Eskişehir halkını cezalandırır gibi su verilmektedir' diye konuştu

EROĞLU'NA MEKTUP YAZDIM
Büyükerşen bizzat Veysel Eroğlu'na bakan olduğu dönemde şahsına özel, akademisyen olarak mektup yazdığını kaydederek; 'Bürokratik yazışmaların dışında mektup yazdım. Daha sonra belediye olarak da resmi olarak da müracaat ettim. Eskişehir'in nüfusu hızla artıyor, su ihtiyacı artıyor, Porsuk Barajı bundan başka fazlasını karşılayamaz, Kütahya'nın sanayisinin kirlettiği endişesini ilettik. 30-40 yıl sonrasının Eskişehir'in su ihtiyacını dile getirdik. Sakaryabaşı'ndaki doğal temiz su kaynağını devlet yatırımı olarak Eskişehir'e getirilmesini söyledik. Başvuruda bulunduk ama hiç bir cevap alamadık' dedi. Eskişehir susuzluk tehlikesiyle karşı karşıya. Eskişehir'in yedi milletvekili geç olmadan bu olaya el koymalı. Kent halkını susuzluğu mahkum edilmesine göz yumanlar, Eskişehir'de hiçbir seçimi kazanamaz...
---------------------------------------------------------
Cumartesi Hikayesi
TÜM SERVETİNİ VERECEK
KAÇ KİŞİ BULABİLİRDİM?

Bir gün Avrupa'nin ünlü sanat merkezi kentlerinden birinde gezen çocugun biri bir vitrinde çok hoş bir tablo görür. Tablo bedeli oldukça pahalıdır. Çocuk bu tabloyu bir sonraki sene abisinin doğum gününe almayı ister ve bir iş bulup kıt kanaat geçinerek biriktirdigi tüm para ile mağazaya gider. Sanslıdır tablo hala satılmamıştır. İçeri girer ve tabloyu bir süre yakından izledikten sonra resmi yapan sanatçıyı bulur. Ve 'Abimin doğum günü için bu resmi satın almak istiyorum, tüm paramda bu kadar' der. Ressam birsüre düşündükten sonra. Resmi paketler ve resmi satar. Çocuk paketini alır ve teşekkür ederek çıkar. Magazada adamın arkadaşları da da vardır ve saşkın saşkın sorarlar: 'Sen ne yaptın o resmin değeri milyonlar ederdi. Neden bu kadar cüzi bir rakama sattın?' Adam yanıt verir: 'Evet ben bu resme milyonlarını verecek bir sürü insan bulabilirdim, ancak tüm servetini bu resme verecek kaç kişi bulabilirdim?...'
----------------------------------------------------
FOTO ŞAKA

Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen: Kazım niye uzağa gittin?
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt: Hocam, 'Hüseyin Baradan Çekilen Aradan' dediğiniz için uzaklaştım.
Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç: Kazımcığım artık herkes kendi yerinde aday olacağı için çekilmene gerek kalmadı.
--------------------------------------------------------

FIKRA
BU KEZ NİYE
VURDUN?
Karı koca kahvaltı yaparken kadın bir anda kocasının kafasına tavayı geçirir. - Deli misin ya niye vurdun kafama?
- Makineye pantolonunu atarken cebinden Birsen yazılı bir kağıt çıktı.
- Aşk olsun ya hayatım. Birsen geçen gün bahis oynadığımız atın adıydı. Sen ne sandın? İnanmıyorum sana.
- Tamam canım ya özür dilerim acıdı mı?
Üç gün sonra akşam yemeğinde kadın, bu sefer en büyük tava ile kocasının kafasına öyle bir vurur ki adam baygınlık geçirir. Yarım saat sonra adam güçlükle kendine gelir:
- Bu kez niye vurdun? - Bugün seni at aradı.