Hükümetin son genel seçim öncesinde en büyük vaatlerinden biri olan 'Taşeron işçilerin kamuda istihdamına' yönelik söz bugüne kadar gerçekleşmemiş bir halde ortada duruyor.
1 Kasım 2015'ten bu tarafa hükümet cephesinden konuya ilişkin birçok açıklama geldi ama bir türlü icraat gelmedi. Yapılan açıklamalarda sürekli olarak 'müjdeli haberin yakın olduğu, çalışmaların sona ermek üzere olduğu, en kısa sürede mecliste konunun görüşüleceği' yönündeydi. Fakat sanki bunların hepsi unutuldu gitti ve Hükümetin adeta taşeron işçisinin sofrasına güzel bir yemek olarak koyduğu sonucunda da en fazlada oy aldığı vaatlerden biri rafa kaldırıldı.
Özellikle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sn. Mehmet Müezzinoğlu'nun son zamanlarda yaptığı açıklamalardan çıkan sonuç, ilgili çalışmaların tamamlanmasının pek mümkün gözükmüyor olduğu yönünde! Konuya ilişkin olarak Sayın Bakanımızın 'Bir süre daha sabredecekler'' demesi zaten bir işaret fişeği idi. Ayrıca Müezzinoğlu'nun 'Ancak önemli olan alın teriyle, namusunuzla emeğinizin karşılığını alabileceğiniz bir işinizin var olmasıdır. Şu anda o hizmet alınıyor, o hizmetin karşılığında alın terinizin karşılığı ödeniyor. Devlet güvencesi biraz daha sabır istiyor. İnşallah Türkiye o sıkıntılı süreçleri de önümüzdeki günlerde azalttığında o sözümüzü de tutacak sizleri de devletimizin veya en büyük güvence millettir, milletin güvencesine devam edeceğiz' ifadelerinde bulunması taşeron işçilerin umudunu kıracak düzeydeydi.
Kadro bekleyen işçilere bu sözlerden verilen mesaj açıkça; bir işiniz var karşılığını da alıyorsunuz daha ne istiyorsunuz az ile yetinmesini bilin mealindeydi. Yapılacak reformun kapsamından tutun da içeriğine, süresine kadar her yönü zaten tartışmalı ve yeterli değil iken emeği ile geçinen taşeron işçilerine yapılan bu muamele tam anlamıyla eziyettir.
Olur da her şeye rağmen sözler tutulursa her taşeron işçisi zaten bu kadroya geçemeyecek! Çünkü bazı önem arz eden şartlar var! Neler mi? Taşeron işçilerin 1 Kasım 2015'ten önce kamu kurumlarında çalışıyor olması ve halen çalışmaya devam ediyor olması gerekiyor. Bu kişilerin, devlet memurluğuna atanmak için aranan şartları taşıması gerekiyor. Emekli aylığı almaya hak kazanmış ya da 65 yaşını doldurmuş olmaması gerekiyor. Bu şartlar olsa bile kamu kurumlarının ihtiyaçlarının olması gerekiyor ayrıca yapılacak sınavları geçmeleri gerekiyor.
Tüm bunlar yerine gelse de yine kadrolu olamıyor taşeron işçisi en fazla 3 yıllık sözleşme imzalayabiliyor. Yani kadro güvencesi bile olmuyor! Sonuçta sözde yüz binlerce çalışana verilen bir sözün yerine getirilmesi amiyane tabirle insanların burnundan getirilerek yapılacak yapılırsa tabii. Referandum yaklaşıyor yapılmayan veya yapılamayan vaatler aynı biçimde çalışanların önüne konulabilir. Ama bu kez sofraya konulan yemek tuzluya mal olabilir. Hiç değilse bu kez taşeron işçiler uyanık olmalı aynı yemeği tuzlu tuzlu yememeli!