11 Mayıs 2018 tarihinde bu köşede siz değerli okuyucularımla paylaştığım yazımda iki önemli karardan bahsetmiştim.
1. Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Devlet Bahçeli'nin erken seçim kararı.
2. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Muharrem İnce'yi Cumhurbaşkanı adayı gösterme kararı.
Ve bu kararların duygusal mı, mantıksal mı, sezgisel mi olduğunu 25 Haziran 20018 tarihinde hep birlikte göreceğiz demiştim. Kararların sonuçlarını 25 Haziran'a bile kalmadan 24 Haziran'da hep birlikte gördük.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Devlet Bahçeli'nin erken seçim kararında hem duygu hem mantık hem de sezgi varmış. Yani bütünsel ve stratejik bir kararmış. Sonuçları itibari ile isabetli ve stratejik bir karar olduğunu tüm Türkiye gördü.
Tüm Türkiye gördü ama bir CHP yöneticileri göremedi.
Kılıçdaroğlu'nun Muharrem İnce'yi Cumhurbaşkanı adayı gösterme kararının duygu, mantık ve sezgi ile verilmiş bir karar olduğunu, dolayısıyla da doğru bir karar olduğunu savunmuştum o yazımda. Ama yanılmışım.
Bugün itibari ile Kılıçdaroğlu'nun Muharrem İnce'yi Cumhurbaşkanı adayı gösterme kararında akıl-zihin-mantık yokmuş, sezgi ise hiç yokmuş.
O gün için;
1. Muharrem İnce'nin aday gösterilmesinde 'Kılıçdaroğlu yüreğinin sesini dinledi. Duyguları, aklını da peşinden sürükledi. Karşılık beklemeden verici olmayı seçti' demiştim. Yanılmışım.
2. Muharrem İnce'nin aday gösterilmesinde 'akıl-zihin-mantık var çünkü verilen kararın neden ve sonuçları üzerinde çok düşünülmüş, içinde, hoşgörü, paylaşım, destek ve demokratlık var. Türkiye'nin pek alışık olmadığı bir karar. Belki de bu karar ülkemiz için tarihi bir karar olacak' demiştim. Yanılmışım.
3. Muharrem İnce'nin aday gösterilmesinde 'sezgi var çünkü Kılıçdaroğlu yaşanmışlıklarını, deneyimlerini ve bilgeliğini konuşturarak herkesi şaşırttı. Stratejik bir karar verdi' demiştim. Tamamen yanılmışım.
Şimdi daha iyi anlaşılıyor ki CHP'nin Muharrem İnce'yi hangi amaçla aday göstermiş belli değil. Çok net anlaşıldı ki bu kararda öngörü yokmuş; akıl, mantık, sezgi yokmuş; strateji hiç yokmuş.
Muharrem İnce'yi aday gösteren zihniyet;
Muharrem İnce'nin hem CHP tabanında hem de toplumun birçok kesiminde heyecan yaratacağı, umut ışığı olmaya başlayacağı beklenmiyormuş.
Muharrem İnce'nin, CHP'nin oyundan çok daha fazla oy alabileceği hiç beklenmiyormuş.
Cumhurbaşkanı olabileceğine ise hiç ihtimal vermiyormuş.
Şimdi bir kere daha gördük ki Muharrem İnce Cumhurbaşkanı seçilseymiş Türkiye bir kriz yaşayacakmış. Seçilemediği için şimdilik sadece CHP'de kriz yaşandı. CHP'de yaşanan bu krizi yönetemeyenlerin ülkeyi yönetmede başaralı olamayacaklarını da önceden görmüş olduk.
Gördük ki CHP kurultay delegelerinin sayısını bile hesaplayamıyor. Mevcut yönetimin atadığı/görevlendirdiği ya da seçtiği delegelerin %50'ye yakının taleplerini görmezden geliyor.
Geçmişte CHP'de parti içi demokrasi isteyenler, bu konuda mücadele edenler bugün koltuklarını kaybetmemek için sessiz ve suskunlar.
Artık bundan sonra Kılıçdaroğlu da kalsa, Muharrem İnce de gelse CHP uzun bir süre toplumda bir umut kıvılcımı yayamayacak. Önümüzdeki yerel seçimde şu anda elinde olan bir belediyeyi de kaybedecek.
Peki nasıl olmalıydı.
Sayın Kılıçdaroğlu'nun Muharrem İnce'yi aday gösterirken içinde, hoşgörü, paylaşım, destek ve demokratlık olan kararına benzer bir karar verecekti.
Cumhurbaşkanı adayımız toplumda bir karşılık buldu, heyecan yarattı, umut oldu, uzun zamandır ilk defa %30'dan fazla oy aldı. Parti yönetimini yani genel başkanlığı hakketti. Ülke yönetimine aday gösterdik. Şimdi sıra parti yönetimine aday gösteriyorum. Tüm Cumhuriyet Halk Partililerin de desteklemesini arzu ediyorum diyebilseydi bugün yaşadıklarını yaşamaz, akşam yatağına yatınca daha rahat uyurdu.