Milli maç nedeni ile liglere verilen arada, takımların kendilerini bulma ve yeni oyuncuların takımlarına adapte olmaları açısından bir fırsat oldu. Verilen bu ara bizim için ne kadar avantaj ise rakip takımlar içinde bir avantaj. Daha önceki yıllarda verilen araları olumlu kullanamamıştık. Umarım bu sefer aynı hüsranı yaşamayız. Rize maçında Futbolcular kendilerinden bekleneniz üstünde oynadılar. Bu üst düzey efor harcama ve yüklenme takıma ciddi anlamda kas yorgunluğu yapmıştır. Bunu da oynadığımız son iki maçta dört sakat vererek gördük. Böyle giderse üç hafta sonunda takımın tamamı sakatlanacak. Allahtan Milli maç nedeni ile verilen ara imdadımıza yetişti. Çünkü tükenme noktasına gelen takım biraz dinlenme fırsatı bulacak. Rize maçını kazanabilirdik ama olmadı. Önemli değil yenemiyorsan yenilmeyeceksin. Hikmet hocanın korkusu ve bir puana razı olması bizimde işimize yaradı. Bu takımın en önemli eksiği defans. Çünkü Emre ve Birol ellerinden geleni yaptılar. Fakat boyları kısa olması yanlardan ve yüksek atılan toplarda yetersiz kalıyorlar. Sezginin sakatlığı nedeni ile biz Diego'yu ve Mustafa Yumlu'yu çok arayacağız. Bana göre Skibbe hocanın hatası sakat Onurda ısrar etmesi Lawal ı orta sahada yalnız bırakması. En önemlisi de İleride Gekas ı tek forvet olarak oynatmasıdır. Bir hafta önce Gekasın üç gol attığını gören her antrenör onu markaja alır. Hikmet hocada öyle yaptı, Gekas ileride kıpırdayamadı. Bizim takım kendi evimizde Mutlaka dört, dört, iki oynamalıdır. Çünkü seyircinin coşkusu takımı ister istemez oynatacaktır. Ayrıca Engin Bekdemir, Erkut Şentürk ve Emre Gürol bu takımda oynaması gereken futbolcular. Benim olmazsa olmazım Emre Güral mutlaka oynatılmalıdır. İki haftadır karaciğerden yiyen Eskişehirspor bütün varını yoğunu hep birlikte ortaya koyarak tam bir takım ruhu yaratmıştır. Bunu da bir yerde okuduğum anekdot ile anlatmak istiyorum. Yukarıda yazdığım 'UBUNTU' şimdi bana bu ne diye soracaksınız? Afrika da çalışan bir antropolog yerli kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir. Bir ağacın altına koyduğu meyvelere ilk ulaşanın ödülü o meyveleri yemek olacaktır. Onlara 'Haydi, şimdi başlayın! Birinci olan alacak' dediğinde o an bütün çocuklar ele ele tutuşarak koşmaya başlarlar. Ağacın altına hep beraber varırlar ve meyveleri birlikte yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorunca şu cevabı verirler. Biz 'UBUNTU ' yaptık. Eğer yarışsaydık kazanan bir kişi olacaktı. Nasıl olurda kazanan bir kişi ödül meyveleri yiyebilir? Oysa 'UBUNTU' yaparak meyveleri hepimiz yedik. Sonra antropologa UBUNTU nun anlamını açıklarlar. Ben, biz olduğumuz zaman ben'imdir. İşte Eskişehir sporda iki haftadır UBUNTU yapmaktadır. Böyle oynadıkları sürece içimizdeki yanan futbol ateşinin hiç sönmeyeceği gibi kazanmasalar da kaybetmeyeceklerdir. Rize'den alınan bir puanda en büyük payı olan taraftarı da ayrıca kutluyorum. Işıkların kesilmesinde bile takıma ayrı bir ruh veren, gecenin alaca karanlığını onuncu yıl marşı ile aydınlatan bu taraftara her türlü övgü az gelir. Onların önünde saygı ile eğiliyorum.