Prof. Dr. Ziya Selçuk'un Milli Eğitim Bakanı olması eğitim camiasında ve toplumun diğer kesimlerinde olumlu bir hava yarattı. Bazı kaygılar, endişeler, umutsuzluklar, acabalar olsa da genel olarak hava olumlu yönde. Toplum, Milli Eğitim Bakanından eğitimin birçok alanında değişim, gelişim ve iyileştirme bekliyor.
Literatürde iki iyileştirme yönteminden söz edilir.
  1. Kademeli iyileştirme.
  2. Sıçramalı iyileştirme.
Kademeli iyileştirme çalışması küçük adımlarla yapılan iyileştirmedir. Genellikle merdiven basamakları gibi tarif edilir, zamana yayılır. Kademe kademe ilerlenir. Biz yörüklerin 'Göç yolda düzelir' anlayışına dayanır.
Sıçramalı iyileştirme ise daha hızlı, daha kısa sürede yapılan iyileştirmelerdir. Bir anlamda radikaldir. Bazen sancılı da olabilir. Sorunun büyük olduğu, hatta bazen kangrene dönüştüğü, ilgili tarafların memnuniyetsizliğinin yüksek olduğu durumlarda genellikle sıçramalı iyileştirme yöntemi kullanılır. Yani radikal kararlar gerekir, sisteme yönelik değişikler gerekir, bazen eskinin yerine yepyeni şeyler gerekebilir. Bir anlamda radikal iyileşme sağlanır.
Mevcut eğitim sistemine baktığımızda, hazırlanan raporları incelediğimizde, süreç ve sonuç boyutunda değerlendirdiğimizde sorunlar öyle büyümüş ki hatta bazıları kangren olmuş durumda. Eğitim sisteminden başta milli eğitim bakanı olmak üzere, üniversiteler, işletmeler, özel ve resmî kurumlar, okullar, müdürler, öğretmenler, anne babalar ve öğrenciler hiç memnun değil.
İsterseniz bazı verilere de bakarak değerlendirmemizi sürdürelim.
2018 Yüksek Öğretim Kurumları Sınavı (YKS) Temel Yeterlilik Testine giren öğrencilerden;
Bir ortaöğretim kurumunun son sınıfında okuyan 915699 kişi
Bir ortaöğretim kurumunu bitirdikten sonra herhangi bir yükseköğretim programına yerleştirilmeyen 704491 kişi
Bir yükseköğretim programına kayıtlı olan 353814 kişi
Bir yükseköğretim programını bitiren 164886 kişi
Tabloya baktığımızda;
700 binden fazla öğrenci daha önceki yıllarda bir ortaöğretim kurumundan mezun olmuş ama hiçbir yükseköğretim kurumuna yerleşememiş.
350 binden fazla öğrenci bir yükseköğretim kurumuna devam ediyor ama devam ettiği bölümden memnun değil.
164 binden fazla öğrenci de bir yüksek öğretimi bitirmiş ama tatmin ve mutlu olamamış.
Sınav sonuçlarına göre öğrencilerin net yaptıkları soru sayısına hiç girmeyeceğim.
Milli Eğitim sistemimizin sorunlarından sadece birisi bu.
Buna benzeyen birçok yığınla sorun var.
En önemli sorunlardan birisi de eğitim sistemi ve okullarımızın günlük yaşam becerilerden ve temel becerilerden yoksun öğrenciler yetiştiriyor olması.
  • Eğitim sisteminin yetiştirdiği öğrenciler;
  • Etkili iletişim becerilerinden yoksun.
  • Teknolojiyi amaca uygun ve etkin kullanamıyor.
  • Verilerle düşünme ve karar alma becerisinden yoksun.
  • Sorunları görme, anlama, çözüm üretme ve çözme alışkanlığı yok. Bir sorunu çözerken başka sorunlar ortaya çıkarıyor.
  • Bireysel ve sosyal sorumlulukları gelişmiş değil.
  • Sistem anığına sahip değil.
  • Sorgulama, gözlem yapma ve araştırma becerileri neredeyse hiç yok.
  • Düşünme, girişimcilik, üretme yetenekleri gelişmemiş.
Bütün bu ve benzeri sorunlar kademeli iyileştirme yaklaşımı ile çözüme kavuşturulabilir mi?
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk sorunların çözümünde hiç kimse benden ani yani radikal değişiklikler beklemesin diyor.
Tamam zamana ihtiyaç var ama bazı radikal çözümlere de ihtiyaç var.
Umarız Milli Eğitim Bakanı zamana yayarken daha sonra zaman yetmedi demez.