Günümüzde hala cinsiyetçilikten arınmamış bir toplumla iç içeyiz. Hemen hemen her yerde olduğu gibi, üniversitelerde de yönetim kadrosunda kadının adı yok..!
Eğitimci Alaaddin Dinçer, üniversitelerde 'Kadın akademisyenlerin' durumunu araştırdı.

111 ÜNİVERSİTEDEN SADECE 3'ÜNDE KADIN REKTÖR VAR
'Devlet üniversitelerinde kadın akademisyenlerin oranı yüzde 43.58 olmasına rağmen kadınlar yönetimde yer almıyor. 111 devlet üniversitesinde yalnızca 3 kadın rektör var.
Bunlardan biri de vekil olarak görev yapıyor.
5 yıl önce kadın rektör sayısı 6'ydı, yarıya düştü.
Bazı üniversitelerin kadrosunda kadın profesör, kadın doçent yok.'
'Rektör yardımcılıklarına internet sitelerinde yer veren 104 üniversitede 288 rektör yardımcısında yalnızca 29'u kadın.'
YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç'ın 'En az bir rektör yardımcısı kadın olsun' sözlerine rağmen bu şekilde.
'Üniversitelerde akademisyen kökenli 4 genel sekreterin ise 2'si kadın. Genel sekreterlik görevini idari personel olarak yürüten 60 personelin sadece 5'i kadın.'

***

Her yerde olduğu gibi kadınlar üniversitelerde de cam tavan sendromu yaşıyor.
Yani kadınların psikolojik engellerle, idari pozisyonlara gelmeleri engelleniyor.
Üniversiteler eşitliğin, adaletin olması beklendiği kurumlardır.
Büyük Önderimizin yıllar öncesinden kadına verdiği değeri yazmadan geçemeyeceğim.
'Bir topluluk, bir ulus, erkek ve kadın olmak üzere iki ayrı cins insandan oluşur. Bir ulusun bir bölümünü geliştirip diğer bölümünü geliştirmeden toplumun tümünün gelişmesi olanaksızdır.
Bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça diğer yarısının göklere yükselmesi mümkün müdür?'