Türkiye iki gündür,
Bir televizyon kanalındaki bir zevatın,
İnsanları,
Türk Ordusu'nun Afrin'de sivilleri öldürmediğine inandırmak için söylediği sözlerle çalkalanıyor…
'Hem sivil öldürecek olsak niye Afrin'e gidelim' diye başlayan zevat, hızını alamayıp devam ediyor…
'Cihangir'den başlarız, Nişantaşı var, Etiler var… Bir sürü hain var, Türkiye Büyük Millet Meclisi var…'
Bunları,
Harfi harfine, tam da bu şekilde, yukarıda yazdığım gibi söyledi…
Üstelik sivilleri öldürme işinin nerede başlayacağını söyledi de, nerede biteceğini söylemedi…
Listeyi de tam göremeyince meraklandık haliyle…
Haliyle hemen tepkiler…
Suç duyuruları, soruşturma…
Söyleyen zevat televizyon kanalından da istifa etmiş anında…

***

Peki, bunları söyleyen zevat, istifa etmiş ya da ettirilmiş ya da basbayağı kovulmuş olsun televizyon kanalından…
Suç duyurusu, soruşturma, ifade, mahkeme, ceza…
Ve diyelim ki,
Bu söyledikleri bu zevatın yanına kar kalmadı…
Sorun sizce çözülmüş olacak mı?

***

Bence olmayacak…
Çünkü sorun insanların kafalarında, kafalarının içinde…
Bugün Türkiye'nin geldiği noktada,
Bu zevatın söylediklerinin aynısının tıpkısı, belki daha da vahimi, kafalarının içinden geçip duran kaç kişi var sizce?
Bu zevat hızını alamadı, canlı yanında gaza geldi, kafasının içinde zaten hep var olan düşünceleri ağzından çıktı…
Ya kafalarının içindekileri söylemeyenler?
Kafalarının içinde dönüp duranları ağızlarından çıkarmayanlar?
Kapalı devre sohbetlerde konuşanlar
Ya da içlerindeki yabancı bir sesin sürekli aynı şeyleri tekrarladığı diğerleri?
Onlar,
Bu tür düşüncelerin doğru olmadığı yönünde ikna edilmedikçe,
Kendi istekleri ve iradeleriyle bu düşüncelerden vazgeçmedikleri sürece, sorun çözülmüş olacak mı?
Bence olmayacak…

***

Bu olay, tipik bir yansımadır…
Yıllardır işlenip duran ve giderek derinleşen toplumsal ayrışmanın sonucunda, toplumun en azından bir kısmının kafasının içine işlenen düşüncelerin yansıması…
'Sivil öldürecek olsak, Cihangir'den başlarız' demek,
Atıfta bulunduğu olayın (Afrin Harekatı) içinde böyle bir niyetin olmadığını belirtmek kadar;
'Gerekirse,
Ya da böyle bir şeye karar verilirse, böyle böyle yapılır' düşüncesinin dışa vurumudur…
Bu da,
Bir ülke için 'en tehlikeli şey' demektir…
Ve hiçbirimiz,
Bu 'şey'in ne olduğunu telaffuz etmek bile istemeyiz…