Usta bir ressamın öğrencisi eğitimini tamamlamış, usta öğrencisini uğurlamış ve çırağına 'Yaptığın son resmi, şehrin en kalabalık meydanına koy ve resmin yanına bir de kırmızı kalem bırak. İnsanlara, resmin beğenmedikleri yerlerine bir çarpı koymalarını rica eden bir yazı iliştirmeyi de unutma' demiş.

Öğrenci, birkaç gün sonra resme bakmaya gitmiş. Resmin çarpılar içinde olduğunu görmüş, üzüntüyle ustasının yanına dönmüş. Usta üzülmeden yeniden resme devam etmesini tavsiye etmiş. Öğrenci de resmi yeniden yapmış.

Usta, yine resmi şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını, bu kez yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde boya ile birkaç fırça koymasını söylemiş.

Yanına da, insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı bırakmasını önermiş. Öğrenci denileni yapmış. Birkaç gün sonra bakmış ki, resmine hiç dokunulmamış. Sevinçle ustasına koşmuş.

Usta şöyle demiş:

'İlkinde, insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşılabileceğini gördün. Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı.

İkincisinde ise onlardan müspet, yapıcı, olumlu bir katkı istedin. Yapıcı olmak eğitim gerektirir. Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye cesaret edemedi.'

***

Bizim halkımız her şeyi biliyor. Denemesi bedava, girin bir kahvehaneye herhangi bir konu açın, müzik, spor, siyaset göreceksiniz hemen hemen herkes konuşacak.

Sporu bilmeyen sporu, ekonomiyi bilmeyen ekonomiyi, resmi bilmeyen resmi, sanatı bilmeyen sanatı, siyaseti bilmeyen siyaseti konuşacak.

Bir bakmışsınız siyaset düzelmiş.

Sporda, sanatta dünya birincisiyiz.

Oracıkta Top10 Listesinin 1. sırasına oturuvermişiz.

***

Bir konuyu ya da yanlışsa yanlışı düzeltmek için, önce fikir sahibi olmalıyız. O konuda bilgi sahibi olmalıyız. Sonra düzeltme ve eleştiri yapmalıyız ki eleştirimiz yapıcı bir eleştiri olsun. Eleştirilen kişiye ya da kişilere katkı sağlasın.