AK Parti İl Başkanı Zihni Çalışkan göreve geldiği ilk günlerde 'Üç milletvekili ile birlikte fotoğrafınız olacak mı' sorusuna; 'Çektiririz, hiç sıkıntı yok. Ben üç vekilimin de bir arada olacağı fotoğrafları bundan sonraki süreçte, bizim de içinde yer alacağımız fotoğrafları göreceğimize inanıyorum. Teşkilatımızda böyle bir ayrışma yok. Üç vekilimiz aynı, benzer düşünüyorlar' diye yanıt vermişti.

KARACAN RACON KESTİ
Bu sözlerinin üzerinden yaklaşık bir ay geçti. Ancak Çalışkan üç milletvekilinin bir arada olduğu fotoğrafı çektiremedi. Partinin düzenlediği toplantı ve törenlerde MKYK Üyesi Harun Karacan ve milletvekilleri Nabi Avcı, Emine Nur Günay hiç yanyana gelmedi. Ya da İl Başkanı Çalışkan onları yan yana getiremedi. Son bayramlaşma töreninde yaşanan konuşma krizi de gösterdi ki; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dışında hiç kimse bu üç ismi yan yana getiremez. Partisinin son bayramlaşma töreninde konuşan Harun Karacan; 'Öncelikle belki dil sürçmesi de olabilir ama AK Parti'de teamüller gereği, AK Parti tüzüğü gereği de en son MKYK Üyesi konuşur. Onu da belirtmiş olayım' diyerek tam anlamıyla bu kuralı hiçe sayanlara racon kesti. Şimdi herkes bundan sonra yapılacak ilk toplantıda en son kimin konuşacağını merak ediyor. Karacan mı yoksa Avcı mı konuşacak? İl Başkanı Zihni Çalışkan ve ilçe başkanları bu konuda tüzük ve teamülleri mi uygulayacak?

SEÇMEN SAMİMİYET İSTİYOR
Milletvekilleri arasında yaşanan bu bölünme ve çekişmenin partiye zarar vereceği iddia ediliyor. Peki 24 Haziran seçimlerinde AK Parti bunun zararını gördü mü? Hayır görmedi. Karacan ayrı çalıştı. ETO'dan beri gerçekten seçimler konusunda çok deneyimli olan Karacan partisi için var gücüyle çalıştı. 'Birileri seçilmesin düşüncesine' hiç girmedi. Nabi Avcı, Emine Nur Günay ve Volkan Doğan birlikte çalıştılar. Onlarda 'çok büyük emekler' verdi. Onlarda var güçleriyle çalıştı. Yani herkes çok iyi çalıştığı için AK Parti Eskişehir'de birinci parti olarak, CHP'yi hüsrana uğrattı. Yan yana gelip, birbirleriyle didişmek yerine ayrı ayrı çalışarak enerjilerine boşa harcamadılar. Karacan, Avcı ve Günay yaşadıkları bu çekişmeyi partileri için pozitif yönde kullandılar. Üç vekil arasında yaşanan kavga 24 Haziran'da başarıyı getirdi. Bu da gösterdi ki birbirlerini sevmedikleri halde objektiflere gülümseyip zoraki birlik mesajı veren adayların seçmen gözünde inandırıcılıkları olmuyor. İnsanlar 'duygularında, kavgalarında, öfkelerinde samimi' olmalıdır. Türkiye'de seçmenler 'politik davranan' politikacıları sevmiyor. Bundan dolayı Recep Tayyip Erdoğan '1994 İstanbul Belediye Başkanlığı seçiminden bugüne her girdiği seçimi' kazanıyor...
----------------------------------------------
SOSYAL MEDYANIN SAZANLARI

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bundan 10 yıl önce Marmara Üniversitesi Eğitim yılı açılışında Üniversitenin Kurucu Rektörü Prof.Dr. Orhan Oğuz'un elini öpmüştü. Bu görüntü objektiflere de yansımıştı. Ben o yıllarda çalıştığım Sakarya Gazetesi'nde Yılmaz Büyükerşen'in Orhan Oğuz'un elini öpen fotoğrafını da bularak, 'İkisinin de Hocası' başlığıyla haber yapmıştım. 10 yıl önceki fotoğrafı 'birileri foto montaj' yaparak, sosyal medyadan yayıyor. Orhan Oğuz'un fotoğrafı kaldırılarak, terörist başı Fethullah Gülen'in görüntüsü onun yerine monte ettirilmiş. Böylece Erdoğan'ın hain teröristin elini öpüyor izlenimi yaratılmış. Bunu yapan kirli eller aynı foto montajı Büyükerşen için de yapabilirler. Maalesef bazı CHP'li dostlarımız sazanlık yapıp bu her haliyle montaj olduğu belli olan bu fotoğrafı paylaşıyorlar. Böyle yaparak hem kendilerini hem de savundukları siyasi partiyi komik duruma düşürüyorlar. Sosyal medyada her yazılan doğru değildir. Her paylaşılan fotoğraf orjinal değildir. Sosyal medyayı kullanan insanlar 'Her hıyarım var' diyene 'bir avuç tuz alıp' koşmamalı...
--------------------------------------------------
ÇOCUKLARIMIZIN CAN GÜVENLİĞİ NASIL ERTELENİR?

25 Ekim 2017 tarihinde yayımlanan Okul Servis Araçları Yönetmeliği içeriği bakımından velileri ve öğretmenleri sevindirmişti. Yazarımız Tarık Sayer Pazartesi günü yayınlan 'Çocukların 'Can Güvenliği' Ertelenir mi?'başlıklı yazısında bu konuyu ele aldı. Sayer yazısında şu görüşleri dile getirdi; 'Okulların açılmasının yaklaştığı bu günlerde, yeni okul servis araçları yönetmeliği ile eğitim öğretimin başlayacağını düşünenler yanıldılar . Çünkü geçen hafta ilgili yönetmeliğin aşağıdaki bazı maddelerinin uygulanması ertelendi.
-Okul servis araçlarında araç takip sistemi bulundurulması.
-Okul servis araçlarında her öğrenci ve çocuk için üç nokta emniyet kemeri ve gerekli koruyucu tertibat bulundurulması.
-Okul servis araçlarında tüm koltukları görecek şekilde, iç ve dış kamera ile kayıt cihazı bulundurulması.
-Okul servis araçlarında iç mekanı gösteren beyaz cam dışında cam kullanılmaması maddeleri bu öğretim yılında uygulanmayacak. Keşke yukarıdakiyönetmelik hükümlerinin uygulanması ertelenmeseydi. Çünkü; eğitimde 'çocukların can güvenliği' ile ilgili hiç bir şey ertelenemez.' Bir yıl önce İzmir'in Çiğli İlçesi'nde, kreşe giden 3 yaşındaki Alperen Şahin, uyuduğu okul servisinde unutulunca havasızlıktan yaşamını yitirmişti. Yeni yönetmelik Alperen'in ölümü sonrasında hazırlanmıştı. Bakanlık servislerde çocuklarımızın can güvenliği için hazırlanan yönetmeliği nasıl bir yıl erteler? Servisler yeni Alperenlere mezar olursa, bunun hesabını kim verecek? Çocuklarımızın can güvenliği servisçilerin rantına kurban edilmemeli...
----------------------------------------
FOTO ŞAKA

ETO Başkanı Metin Güler:
Yılmaz Hocam, Fuar ve Kongre Merkezimizin açılışını siz yapın.
Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen: Metinciğim bu açılış, ETO'nun senden önceki Başkanı olan Harun Karacan'a yakışır.
ETO Başkanı Metin Güler: Ona yakışacaksa biz en iyisi açılış falan yapmayalım.
----------------------------------
FIKRA
MEMUR FIKRASI

ABD, İngiliz ve Türk maliye bakanları bir araya gelmiş. Kamu çalışanlarının durumlarını görüşmektedirler. ABD Maliye Bakanı der ki: Bizim araştırmalarımıza göre kamu görevlilerimizin bir aylık geçimi için
1000 dolar gerekiyor. Biz onlara 1500 dolar veriyoruz. Bunun 1000 dolarını çeşitli ihtiyaçlarına harcıyorlar, 500 dolarını nereye harcıyorlar bilemiyoruz. İngiliz Maliye Bakanı sözü alır: Bizim araştırmalarımıza göre kamu
görevlilerimizin bir aylık asgari geçim endeksi 1000 Sterlin. Biz çalışanlarımıza 1400 Sterlin veriyoruz. 1000 Sterlin'i çeşitli ihtiyaçlarına harcıyorlar. 400'ünü ne yapıyorlar bilmiyoruz. Bizim Maliye Bakanı sözü alır: Bizim kamu çalışanlarının asgari bir aylık geçimi için 5000 TL gerekiyor. Biz 2500 TL veriyoruz. Gerisini nereden buluyorlar bilemiyoruz.'