Bilmem dikkat ettiniz mi?
Geçtiğimiz hafta sonu TFF 1. Lig'inde oynanan Gaziantepspor-Manisaspor maçının başında ilginç bir an yaşandı. Manisaspor başlama vuruşu yapmasına karşın ev sahibi Gaziantepsporlu futbolcular yerlerinde sabit kaldılar…
Rakip takım kendi alanında topu aralarında çevirirken, Gaziantepli futbolcuların tümü yaklaşık bir dakika adım dahi atmadılar, bulundukları yerden kımıldamadılar…
Maç, deplasman takımının 4-1 galibiyetiyle sonuçlandı…
Karşılaşmanın sonrasında tv ekranlarına çıkan Gaziantepsporlu Zeki Sinanoğlu, aynen şunları söylüyordu;
'Biz parayı geçtik tesislerde yemek bile çıkmıyor…'
Bölgesel amatör ligde ya da 3'ncü ligde oynayan bir takımdan söz etmiyoruz…
Daha geçtiğimiz sezon sonuna kadar Süper Ligde oynayan, üstelik 1990-1991 yılında çıktığı Süper Lig'de aralıksız 27 yıl mücadele eden bir takımdan söz ediyoruz…
Ve bu takım bugün, kadrosundaki futbolculara yemek bile çıkartamıyor…
Futbolcular, yemeklerini kendi ceplerinden verdikleri parayla yiyorlar…
***
Gaziantepspor'un bu halini görünce hemen internet sayesinde şehrin yerel gazetelerine göz attım…
Yerel basının yazdığına göre,
Kulübün toplamda 80 milyon lira borcu var, bunun da 22 milyon lirası bir faktöring şirketinden alınan kredi…
Bu 80 milyon liralık borç yüzünden, son yıllarda Türkiye'nin sanayisi en hızlı gelişen kentlerinden biri olan Gaziantep'te hiç kimse takıma sahip çıkmıyor…
İşin daha da ilginç tarafı, şehirde Malatyaspor'un ve Orduspor'un borçlarından kurtulmak için başvurdukları yol tartışılıyor…
Takımı hızla amatör lige düşürmek, borçlardan kurtarmak ve başka bir isimle yeniden kurup yukarıya doğru çıkmak…
Yeni Malatyaspor'un bu yolu kullandığını ve yeniden kurulurken isminin başına 'yeni' ibaresini eklediğini, hatta sarı-kırmızı olan renklerini sarı-siyah olarak değiştirdiğini ve sonrasında da bugün Süper Lig'de olduğunu biliyoruz…
Yazılanlara bakılırsa Orduspor da aynı yolu deniyor…
Yani her iki takım da, 'arkadan dolanıyor', yasanın ve sistemin boşluklarından yararlanıyor ve hiç de dürüstçe olmayan yollardan yeniden yukarıya doğru çıkıyor…
Peki bunları niye anlattık?
Elbette Eskişehirspor'un bugünkü halini hem daha iyi ve doğru analiz edebilmek, hem de sahip olduğumuz değere daha iyi sahip çıkabilmek için…
***
Eskişehirspor Kulüp Başkanı Sinan Özeçoğlu, geçtiğimiz Pazartesi günü ESTV ekranlarında, kulübün içinde olduğu durumu, bence biraz da yumuşatarak, tüm çıplaklığıyla ortaya koydu…
Bugün itibariyle, benim gördüğüm en önemli ayırt edici nokta şu;
Eskişehirspor'un başındaki başkan ve yönetim…
Gaziantepspor gibi bir takımda, 80 milyon liralık toplam borç için elini taşın altına sokacak bir Allah'ın kulu bulunamazken, Eskişehirspor'un şu anki başkan ve yönetimi, 116 milyon diye deklare edilen ancak işin içine girince 200 milyona yakın olduğu anlaşılan borçla boğuşmaya ve baş etmeye kararlı bir tavır sergiliyor…
Ne diyor Başkan Özeçoğlu;
'Eskişehirspor olarak diz çökmüş olabiliriz, ancak daha devrilmedik.
Devrilmeyeceğiz ve ayağa kalkacağız…'
Eskişehirspor, uçurumdan önceki son virajda…
Eğer bu virajı alamazsak, Eskişehirspor soluğu amatör ligde alır…
Geçmişte 3'ncü ligden dönmüşlüğümüz var, ancak bu sefer virajı geçemezsek, korkarım oradan da dönemeyeceğiz…
Artık ondan sonra,
Üzerine şarkılar yazdığımız kırmızı siyah renklerimizi pembe-eflatun mu yaparız, adımızı 'Biz Nerede Yanlış Yaptık Eskişehirspor' şeklinde mi değiştiririz bilmem…
O zaman,
Öncelikle yapmamız gereken;
Bu başkana ve yönetime dibine kadar sahip çıkmak değil mi?…
***
İkinci yapılması gereken şey de, bence şu;
Ve bunu başkan ve yönetimin yapması gerekiyor…
Kulüpte, bugüne kadar yapılan her şeyi ama her şeyi, bir satırını bile atlamadan, saklamadan, yalan yanlış şeylerin yanında varsa, hiç sanmıyorum ama, iyi ve doğru işleri de kamuoyuna tek tek anlatmak…
Şu anki başkan Sinan Özeçoğlu ve yönetim kurulunun, geçmişte yönetimlerde bulunmuş kişilerle, en azından kulüp yönetimi anlamında olumsuz bir ilişkileri, geçmişten gelen bir sıkıntıları ya da takıntıları olduğunu sanmıyorum…
O nedenle,
Ortaya koyacakları her türlü bilgi ve belgenin, kişisel bir hınç ve öfke içermediğini, objektif olduğunu düşünmeli ve öyle kabul etmeliyiz…
Bu tutum, bizi şöyle doğru bir noktaya götürecektir…
Ki, bu nokta üzerinde durulması gereken diğer bir önemli başlıktır…
Taraftar ve şehir olarak,
İçine düştüğümüz daha dorusu düşürüldüğümüz durumu çok iyi anlayıp, beklentilerimizi ona göre yeniden düzenlemeliyiz…
***
Bu nasıl olacak?
Biz yani Eskişehirspor, 2017-2018 sezonunu, korkulu rüya görmeden, salimen, sıkıntıların tümünü olmasa da bir kısmını en azından halletmiş olarak bitirebilirsek, buna şükretmeliyiz…
Kadrodaki futbolculara yemek bile veremeyecek,
Tüm gelirleri bu kulüpten alacakları aylık maaşları olan ve evlerini bu maaşla geçindiren kulüp çalışanlarının maaşlarını olsun ödeyebilecek bir noktaya gelerek,
Yaratılan yeni kaynaklar sayesinde kulübe gelecek az ya da çok geliri kuruşuna kadar doğru harcayarak bu sezonu kapatmalıyız…
Ki ancak o zaman,
Bir sonraki sezona biraz daha güvenli, biraz daha umutlu bakabilelim…
Yoksa,
Taraftar olarak beklentilerimizi, içinde olduğumuz gerçeklere göre revize etmez ve hem takımı hem yönetimi gereksiz bir baskı altına alırsak, bu yönetim de çeker gider ve takımı ancak semt sahalarında oynarken izleyebiliriz…
***
Yazının başlığını, 'Yazıklar Olsun' diye attım…
Nedeni,
Eskişehirspor Kulübünü bu hale getirenlerdi…
Bu kulübü, kazanç kapısı görenler,
Bu kulübü, kariyer kapısı görenler,
Bu kulübü hiçe sayıp, kulübün sahip olduğu gelirleri kendi keyiflerine ve çıkarlarına göre harcayanlar içindi bu başlık…
Ancak bugünkü yazıda,
Gelinen noktanın ayrıntılarına girmekten önce genel bir değerlendirme öne çıktı…
Küçük bir örnek diyeceğim ama değil…
Aksine çok büyük bir örnek vererek bugünkü yazıyı noktalayalım ve yarın ayrıntılara girelim…
Başkan Sinan Özeçoğlu'nun ESTV'deki açıklamalarından sizler gibi benim de öğrendiğim bir şey…
Geçen yıl takımın devre arasında yaptığı hazırlık kampı…
Bakın Sinan Özeçoğlu aynen neler söylüyor;
'Devre arasında kamp yapılmış.
Kişi başı 1.200 liralık günlük bir konaklama yapılmış.
Bir otelde günlük bu fiyata kalmışlar.
Antalya'da günlük 1.200 liralık odası olan hangi otel var?
Bu mevsimde gitseniz bile bu rakama kalmazsınız.
Yazık çok yazık.
Otelin kulübe kamp faturası 238 bin lira.
Bizim ilk deplasman masrafımızı Sağlık-Sen karşıladı…
Bu masraf 9 bin liraydı…'
Kişi başı, günlük fiyatı 1.200 lira olan bir otelde kamp yapıyor bu takım…
Herhalde,
Katar Emiri'nin takımı olsanız bu paraya kamp yapmazsınız…
Ama bizimkiler yapmış işte…
***
Daha bunun üstüne ne yazılır bilemiyorum ama biz bayram sonrasında Başkan Özeçoğlu'nun ESTV'de verdiği 'örneklerle' devam edelim…
Mutlu Bayramlar…