Ve geldik nisan ayına.
Bu kaçıncı nisan?
Otuzuncu, kırkıncı, ellinci, altmışıncı, yetmişinci…
Onuncu, yirminci nisansa sorun yok.
Hayatın baharındasın demektir.
S.ktir et sınavı mınavı, geleceği geçmişi, annenin babanın senden ne bekleyip ne beklemediğini. Tadını çıkarmaya bak hayatın.
Yaşamaya bak tekrarı olmayan hayatını gönlünce, istediğin gibi, doludizgin.
***
Sekseninci nisan mı diye sormaksa biraz zor.
Ortalama insan ömrü yetmiş ile seksen arasında gibi geliyor bana.
Seksenini görebilmek şans işi.
Büyük şans hem de.
Hele üç beş yıl geçtiysen sekseni hasbelkader…
Şeytanın bacağını kırdın demektir.
'Ölsem de gam yemem artık,' diyebilirsin; çocuklaşmış, hayasız, ahlaksız bir moruğun muzırlığıyla Azrail'ine dil çıkarabilirsin.
Yetmiş ile seksen arasında ise yaşın; gördüğün her yeni güne gülümsemelisin,
'Hayat, işte buradayım, işte yine karşındayım!' diye.
***
Gün gelecek…
Elbette aklımıza mukayyet olabilirsek…
Aklımız başımızda olursa…
Ve hala yazı yazmaya gücümüz yeterse ki yazıya gönül vermiş bir insanın hayattan isteyeceği tek şey, yazarak ölmektir… Yazarak!
Gün gelecek,
'Bir nisan ayı daha görebilecek miyim acaba?' diye yazacağız bu yazıyı.
Elbette kimse bilmez ne kadar yaşayacağını, ne zaman nasıl öleceğini.
***
Profesör ve asistanı…
Yaşlı adamın kırılan bacağını ameliyat ediyorlar.
İş uzayınca adam solunum yetmezliğine giriyor, sonra da kalbi duruyor.
Profesör suçu kendisinde buluyor. Mesleğinde yeterince iyi olmadığı için işin uzadığını, yaşlı adamın bu yüzden hayatını kaybettiğini düşünüyor. Çok üzülüyor.
Hocasını teselli etmek isteyen genç asistan,
'Hocam,' diyor. 'Adam zaten çok yaşlıydı. Zor nefes alıyordu, bugünlük yarınlıktı.'
'Evlat,' diyor Profesör. 'Kimin ne kadar yaşayacağını kimse bilemez.'
***
Evet! Kimin ne kadar yaşayacağını kimse bilemez.
Bakarsın seksenini değil doksanını bile görürsün. Bakarsın…
Bugünlük yarınlıktır ömrün.
Sol yanından gelen bir ölümle ansızın, eşinin sıcak yatağı yerine mezarın soğuk toprağında bulursun kendini.
'Sözlerimin anlamı beni ürkütüyor,' demişti İsmet Özel.
Sözlerimin anlamı beni ürkütüyor!
***
Ama yine de siz sıkmayın canınızı.
Bakarsınız ora da bura gibidir.
Sizi karşılayacak olan, erken gitmiş, doyamadığınız sevdikleriniz; peşinizden gelecek eşiniz, çoluk çocuk… Hep beraber orada devam edersiniz…
***
Prostat kanserinden mustarip, ölümün nefesini ensesinde iyiden iyiye hissetmeye başlayan Kamil Amca şöyle demişti yaşıtı olan babama:
'Seni bilmem ama benim işim orada da iyi olur!'
İnşallah öyledir. Onun için…
Sıkmayın canınızı, beni bilmem ama sizin işiniz orada da iyi olur.
Belki ondan, bastığım toprağa başkasının basacağını, yürüdüğüm kaldırımlarda başkasının yürüyeceğini, kapısını anahtarımla açıp holünde karıma sarıldığım evin kapısını başkasının açacağını düşünürüm ara sıra.
Ve işte o zaman, ne olursa olsun,
'Ölmek istemiyorum,' diye bağırmak gelir içimden.