1937 yılında İspanya'da kanlı bir iç savaş vardı.
Faşist Franco, Alman hava kuvvetlerinin Guernica'yı bombalamalarına izin vermişti. Bombardıman sonrası Guernica yerle bir olmuş ve binlerce insan ölmüştü. Bu duruma çok üzülen Picasso öldürülen masum insanların acısını anlatan büyük eseri Guernica'yı yaptı.
1938 yılında Paris'te görevli bir Nazi subayı, Picasso'nun atölyesine gelir. Guernica'nın karşısına geçer. Tabloyu uzun uzun seyrettikten sonra yüzünde iğrenir gibi, küçümser bir ifade ile Picasso'ya dönerek
'Bunu siz mi yaptınız?' diye sorar.
Picasso'nun yanıtı bir tokat gibi patlar: 'Hayır, siz yaptınız.'

UYGAR BARBARLAR…
İnsanlık tarihinin ilk yasaları Mezopotamya'da yazılmıştı taş üzerine.
Artık emperyalizmin vampir yasalarını uyguluyor teröristler.
Kadın köle pazarları yeniden kuruldu. 'Uygar dünyanın kadınları' sadece seyrediyor.
Babil'in asma bahçelerinden geriye kalanlar yandı, kül oldu.
Yazının bulunduğu topraklarda şimdi kitaplar yakılıyor, müzeler yağmalanıyor.
Gılgamış Destanı yerini kan gölüne bıraktı. Verimli Hilal'de artık yoksulluk var.
Batının uygar barbarlarının (!) yaptıkları Moğolları mumla arattı.

'BASRA HARAP OLDUKTAN SONRA…'
Tarihe tanıklık yapmış 'kadim' kentler yavaş yavaş yok oluyor.
Emperyalizm, insanlığı petrol varillerine tercih ediyor.
Bin bir gece masallarının 'Cennet Şehri' Bağdat artık korkunun şehri…
Ulusal Kütüphane, Kur'anlar Kütüphanesi yakıldı. Antik kentlerin tümü yağmalandı.
Musul'daki Yunus Peygamber Camii ve Türbesi havaya uçuruldu.
Mimar Sinan'ın yaptığı Adliye Camii yıkıldı. Hüsreviye Külliyesi yok edildi.
Kerem ile Aslı'nın Halep'te buluştuğunu yazıyordu öyküler. Halep artık bir harabe.
Çok severdim Kerkük türkülerini; 'Altın hızma mülayim…' diye başlayanı vardı.
Ne halde şimdi çocuklar, hızmalı kadınlar…
Güzel yurdumun kentleri geldi aklıma… Buz gibi oldu yüreğim…

KENTLERİ YAŞATAN TARİHLERİDİR
Kentleri yaşatan, onları canlı tutan tarihleridir.
Ayasofya'nın, Sultan Ahmet Camii'nin yok edildiği bir İstanbul artık İstanbul değildir.
Mihrimah Sultan Camii'nin yıkılması Koca Sinan'ın aşkına ihanet olur.
Ankara'ya yaklaşırken gözlerim sisler arasında Ankara Kalesi'ni arar.
Selçuk Kalesi adeta Efes'in koruyuculuğunu üstlenmiştir.
Urfa'nın Balıklı Gölü, Halil Ür Rahman Camii yok olsa türkülerin ne kıymeti kalır.
Bodrum Kalesi olmasaydı kimse Bodrum'a gitmezdi…
Mevlana Türbesi yok edilse… Kim insanlara 'Ne olursan ol yine gel' diyecek?
'Sümer, Asur, Roma, Emevi, Eyyûbi, Abbasi, Memlûk, Selçuklu ve Osmanlılar soruyor; 'Sizlere bıraktığımız bu kentleri kim, neden bu hale getirdi?'
Yoksa bu işin fıtratında kentlerin ölümü de mi var?

BU HAFTA HOŞUMA GİDEN
21 Aralık'tan sonra geceler kısalmaya başladı diye seviniyorduk, Bizim Elif mesaj yazmış; 'Bu en uzun gece işi senin bildiğin gibi değil (!) Doğrusu Fuzûli'nin dediği…'
'Şeb-i yeldayımüneccimle muvakkıt ne bilir,
Mübtela-yı gama sor kim geceler kaçsa'at.'
'En uzun geceyi takvimde belirleyenler ve yıldız ilmi ile uğraşanlar ne bilsin..!
Gecelerin kaç saat olduğunu aşk yüzünden gam müptelası olmuşa sorun..!'
Bana da 'haklı' gibi geldi. Siz ne dersiniz?