RÖPORTAJ: MELTEM KARAKAŞ KAYA

Yönetici atamalarında yapılan mülakat ile ilgili birçok insan torpil ve siyasi ayrımcılığın olabileceği endişesi taşıyor. Sizce öğretmen ve yönetici atamalarında mülakat olmalı mı? Mülakat sınavına nasıl bakıyorsunuz?

Ben mülakatta neler olduğunu görmek için bir defa mülakata katıldım. (Soruları yanıtlamadım) Mülakatı yapanlar bizim arkadaşlarımız, meslektaşlarımız. Aslında arkadaşlarımız da zor durumda kalıyor. Bizlerle karşı karşıya kalıyorlar. Mülakata girenlerin ek-2 puanlarını 'birileri' biliyor. Kime kaç puan verileceği de önceden belirleniyor. Komisyonun da bunun dışına çıkabildiğini düşünmüyorum. Kimin hangi okula atanacağı önceden belli. Puanlar da ona göre belirleniyor. Bir örnekle anlatayım. Eğitim İş Bursa şubesi kime kaç puan verileceğini ele geçirdi ve milli eğitimden önce yayınladı. Bire bir aynısı çıktı. Daha sonra şube başkanını mahkemeye verdiler gizli belgeleri yayınlamaktan. Öğretmen atamasında mülakat asla kabul edilemez. Biz insan yetiştirecek insanı seçiyoruz burada siyaset asla kabul edilemez. Olmamalıdır da. Mülakat demek 'adam kayırmacılık' demektir. 'Siyaset' demektir.

YÖNETİCİ ÜZERİNDE
ETKİLİ OLAMIYOR

Milli Eğitim Müdürlüğü yapılan mülakat sınavı sonucunu liste şeklinde neden yayınlamadı? Bununla ilgili Eğitim İş'in bir girişimi oldu mu?
Kanaatimce Milli Eğitim toplu listeyi yayınlayamazdı zaten. O zaman pek çok kişi itiraz ederdi. Haksızlıkları herkes görürdü. Şimdi herkes sadece kendini görüyor. Diğerlerini bilmiyor. Aslında bu atama yöntemi atamaya yetkili amirlerimizi de gözden düşürüyor. Atamada kim etkili oluyorsa ona gidiliyor. Politikacılar, sendikalar, tarikat veya cemaatler. Hiç bir yönetici 'Ben hak ettiğim için, çalışkan olduğum için Vali veya Milli Eğitim Müdürü beni yönetici yaptı' diyemez. Milli Eğitim Müdürleri de yöneticiyi kendisi atamadığı için yönetici üzerinde etkili olamıyor. Yöneticiler Milli Eğitim yetkililerinden çok sendikacıyı, siyasetçiyi ya da cemaatçiyi/ tarikatçıyı önemsiyor.

YÖNETİCİ ATAMA ŞEKLİ YANLIŞ

Sizce yönetici atamaları nasıl olmalı?
Öncelikle yönetici atama şeklimiz yanlış. Yönetici olacak kişiye yönetici kadrosu verilmeli. Yani yöneticilik ek görev olmamalı. Ek görev sınavla olmaz. Yöneticilik sınavla olmalı. Belirli bir süre öğretmenlik yapan müdür yardımcısı olabilmeli. Müdür yardımcıları sınava girerek müdür olabilmeli. (Belirli bir süre görev yaptıktan sonra) Müdürler de şube müdürlüğüne sınavla girebilmeli. İl/ İlçe Müdürlüğü istisna olabilir. Mülakat olmamalı. İlla olacaksa da şeffaf olmalı.



Sık sık sendikalar arası ayrımcılığın olduğu söyleniyor. Eskişehir'de de eğitim emekçileri üye oldukları sendikalara göre ayrıma maruz kalıyor mu?
Eskişehir Milli Eğitim'de sendika ayrımı gördüğüm kadarıyla bütün illerden daha fazla. Örneğin bir sendika hariç (bence o da sarı sendikadır) başka sendika üyelerinin kazandıkları mahkeme kararları bile uygulanmıyor. Eskişehir merkezinde hiç Eğitim İş üyesi müdür yok. Sadece Çifteler'de iki kişi var. Bildiğim kadarı ile Eğitim Sen üyesi de yok. Çok az da Türk Eğitim Sen üyesi var.
Eskişehir'de Eğitim Bir Sen üyelerinden kimin atanacağını iki grubun çekişmesi belirliyor. Kendi aralarında kavga ediyorlar. Ne acı…

SİYASET GİRMEMELİ
Biz eğitimciler içimize siyasetin girmesine engel olamadık. Eğitimde siyasetin olmaması gerektiğini göremedik. Her yerimize siyaset bulaştı. Okuldaki yardımcı hizmetlinin tayini için bile sendikası sorgulanıyor. Öğretmenler 'senden-benden' diye ayrılıyor. Müfettişler ayrıldı. Bir kısmı Bakanlığa alındı. Memurlar ayrıldı. Öğretmenler odasında bölünmüşlük var. Bu şehirde belediye başkanını, milletvekilini okulunda ağırlamaktan korkan müdürler var. Siyaset maalesef bu kadar içimizde.

Bir eğitimci ve sendika başkanı olarak şu an için öğretmenlerin birincil talebi ya da talepleri neler?
Eğitim çalışanlarının birinci sorunu kendi Bakanlığımız. Eğitim sistemimizle çok oynandı. Öğretmen değersizleştirildi. Sözleşmeli öğretmenlik ile iş güvencemiz kaldırılıyor. Tabi ki ekonomik sorunlar. Enflasyon artıyor ülkemiz her yıl yaklaşık yüzde 7 büyüyor. Ama bizim maaşlarımız büyümüyor! OESD ülkeleri arasında en az ücreti biz alıyoruz. Atanamayan öğretmenler başlı başına bir insanlık sorunu. Zorunlu hizmetteki sözleşmeli öğretmenlerin aile birliğinin sağlanamaması. Performans sistemi uygulaması. Öğretmen şikayet hattı. Gerçi yeni bakanımız şikayet hattını kapatacağını, performansı da uygulanmayacağını söyledi ama bakalım istediğini yapabilecek mi?

GÖREVDEN UZAKLAŞTIRMA KOLAYLAŞTI
Her ne kadar Milli Eğitim Bakanı'nın eğitimci olması bizleri biraz umutlandırsa da ben rahat çalışma olanağı bulabileceğini sanmıyorum. Şu anki kadroların nerdeyse tamamını tasfiye etmesi gerekir. Bu da pek mümkün görünmüyor. Öğretmenlere verilen 3600 ek gösterge şimdiden unutuldu. 3600 ek göstergenin gündemden düşmemesi gerekiyor. Bu öğretmenlerin en öncelikli haklarından biridir. Bir de sendika ve derneklerin temel sorunundan söz edeyim. Ben Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) üyesiyim. Devlet Denetleme Kurulu'na sivil toplum kuruluşlarını inceleme ve yöneticilerini görevden alma yetkisi verildi. Üniversite öğretim elamanının görevden uzaklaştırılması çok kolaylaştı. Sorgusuz sualsiz görevden almalar devam ediyor. Her suçlu cezasını çekmelidir. Ama suçluluğu kanıtlanmalıdır. Suçları kanıtlanmayanlar görevine iade edilmelidir.
Editör: TE Bilisim