REHSAR DEMİREL'İN KEHANETİ…
MHP Genel Başkan Yardımcısı ve 2011-2015 döneminin Eskişehir milletvekili Ruhsar Demirel, Pazar günü parti binasında bir basın toplantısı düzenledi…
Basın toplantısında MHP olarak 'evet' diyeceklerini açıklarken, bir yerel gazeteye 16 Nisan referandumunda Eskişehir'de 'evet' çıkacağını söylemiş…
Bir siyasetçi olarak Ruhsar Demirel'in, partisinin kararını savunması son derece normal…
Ancak,
'Eskişehir'den evet çıkar' şeklinde bir kehanet ortaya koyması, normal olmakla birlikte çok akla yakın durmuyor…
Çünkü,
En yukarıdaki siyasetçiden tutun normal vatandaşa kadar 'evet' diyecek olanların, bu kararlarını savunularında akla yakın ve insanları ikna etmeye yönelik hiçbir şey yok…
Bakın Ruhsar Demirel de, 'evet'i nasıl savunuyor?
'Bu kadar sorunların olduğu bir süreçte devletin güçlü olmadığı, seri kararlar alamadığı, yönetimde fiili ve hukuki karmaşa sürdüğü müddetçe Türkiye Cumhuriyeti'nin 1923 ruhu ile devam etmesi mümkün görünmemektedir…'
Yani Ruhsar Demirel demeye getiriyor ki;
'1923 ruhuna el Fatiha…
Amin deyip gömün…'
Ruhsar Demirel'in sözlerinden benim anladığım bu…
***
MHP Genel Başkan Yardımcısı Ruhsar Demirel;
Devletin güçlü olmadığını söylüyor…
Seri kararlar alınamadığını,
Yönetimde fiili ve hukuki karmaşa olduğunu,
Ve işlerin bu şekilde devam edemeyeceğini…
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin parlamenter sistem içinde güçlü olamadığını ve seri kararlar alamadığını söylemek, MHP'nin biat ettiği, hazırladıkları Anayasa değişiklik paketini gözleri kapalı onayladıkları, 2002 yılından beri ülkeyi yöneten iktidar partisine bir haksızlık değil midir sizce de?
Hem AKP'nin ülkeyi 15 yıldır beceriksizce yönettiklerini ve sonunda devletin gücünü tükettiklerini düşüneceksiniz, sonra da aynı partiyle ülkenin geleceğiyle ilgili bu kadar büyük bir kararın altına imza atacaksınız…
***
'Yönetimde fiili ve hukuki karmaşa sürdüğü müddetçe…' diyor Ruhsar Demirel…
Ruhsar Demirel'e buradan soralım;
'Şikayet ettiğiniz bu fiili ve hukuki karmaşayı kim yarattı?'
1923 ruhu mu?
2014 ruhu mu?
Yoksa tuz ruhu mu?
Bu karmaşa,
Recep Tayyip Erdoğan'ın 2014 yılında Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından, partisinden ve başbakanlıktan ayrılması ancak kendisinin bundan hiç hoşlanmamasından ve
'Cumhurbaşkanı, Başbakan, Parti Genel Başkanı… Hepsi ben olacağım…' ısrarından kaynaklanmadı mı?
Bu stratejide AKP ve Erdoğan uygun zamanı kollarken, Devlet Bahçeli'nin bir gece ansızın kendisine gelen vahiyi dillendirmesiyle ortaya çıkmadı mı?
Hem karmaşayı, bu iki başlılığı önce yaratacaksınız, sonra da çıkıp bunun çözümü 'tek adamlıktır' diyeceksiniz…
***
Ruhsar Hanımın Eskişehir kehanetine gelirsek…
Eskişehir'de 'evet' de çıkabilir, 'hayır' da…
Önemli olan bu konuda kehanet üretip, olayı 'iddia ve bahis' ortamına çekmek değil,
Bu ülke için, bu ülkenin geleceği için doğru olanı yapmak ve bunun için çalışmaktır…