Sürer Eker Biçeriz, Güvenip Ötesine,/Milletin Her Kazancı Milletin Kesesine/Toplandık Baş Çiftçinin, Atatürk'ün Sesine/Toprakla Savaş İçin, Ziraat Cephesine' sloganıyla 'Köye Doğan Güneş' olan Köy Enstitüleri Anadolu halkını aydınlattı. Bu okuldan mezun olan toprağın çocukları köylerde cahillikle şavaşarak, çağdaş nesiller yetiştirdi. Bu efsane Toprağın Çocuklarından birisi olan Neşet Tınaztepe ile o günleri ve geleceği konuştuk.

Neşet Tınaztepe 1926 yılında Mihalıççık'ın Çardak Köyünde doğmuş Köy Enstitülü bir öğretmen, bir yazar. Neşet Öğretmen, maddi zorluklar içinde doğmuş bir köy çocuğu. Öyle ki, onca imkansızlığa rağmen inatla ve aşkla okumak için İsmet İnönü'ye, dönemin MEB Bakanı Hasan Ali Yücel'e mektup yazan ve okumak için yardım isteyen biri.

92 yaşındaki Neşet Öğretmen ile Köy Enstitülerini, öğretmenlik yıllarını ve edebiyata dair mümkün mertebe bir sohbet gerçekleştirdik. Anımsadıkları kadarıyla yokluk zamanlarını, Atatürk'ü ve kitaplara duyduğu tutkuyu nemli gözleriyle ama bir o kadar da heyecanla anlattı.

92 yaşında olan ve Akarbaşı Mahallesinde yaşayan Köy Enstitülü Neşet Tınaztepe, elinde bastonuyla kapıda karşılıyor beni ve röportajı yapmama vesile olan Alaattin Arda'yı. Belli ki uzun zamandır misafir ağırlamamış olmanın verdiği mutlulukla içeri davet ediyor bizi.

DÜNYALAR BENİM OLMUŞTU
İlk olarak Köy Enstitüsüne nasıl girdiğini anlatmaya başlıyor Neşet Öğretmen. 'Konya'da amele olarak çalışıyordum. Akşamları trene çıkıyor, postadan gazete alıp okuyordum. O trendeki gazeteler benim üniversitem oldu. İlkokulu bitirmişim ama tahsil yapamamışım. Ağlıyordum. Ailemin durumu yoktu. Bir gün gazetede bazı şeyler okudum ve 'Türkiye'yi yöneten birine mektup yazayım' dedim. Sonra İsmet İnönü'ye mektup yazdım. 'Bana imkan verin, beni okutun' dedim. Sonra onun özel kaleminden mektup geldi. 'MEB'e başvur' diyorlardı. Dönemin MEB Bakanı Hasan Ali Yücel'e bir mektup yazdım. Kısa sürede el yazısıyla cevap gönderdi. 'Evladım madem okumak istiyorsun. Bu zarf ile valiye git' yazmıştı. Tabi dünyalar benim oldu. İzin aldım, Eskişehir'e geldim. Valiyi buldum. İlk defa şehir görüyorum. Polis koymadı beni vilayete. Sonra ağlamaya başladım. Vali sesimi duydu, kapıya çıktı. Elini öptüm, Hasan Ali Yücel'in gönderdiği mektubu gösterdim ona. Aralık ayı. Ellerim titriyor heyecandan. Vali de soğuktan zannetmişti. Mektubu okudu. 'Seni Hamit Bey'e teslim ediyorum. Seni okula koyacak, sonra öğretmen olacaksın. Anadolu'da bir köyde öğretmen olacaksın' dedi. Dünyalar benim oldu. 5096 numarada öğrenci oldum.'



KÖY ENSTİTÜLÜLERE AZ MAAŞ VERDİLER
Türkiye'nin birçok yerinde çalıştığını belirten Neşet Öğretmen, 'İnsanlara yardım etmesini çok severim. Ben köy çocuğuyum. Gerçekleri gördüm Anadolu'da. Köylerde öğretmenlik yaptım. Hemen kütüphanemi kurdum evde. Dolaşıyorum, geziyorum Mihalıççık'ın, Beypazarı'nın köylerinde arkadaşlarımla. Arkadaşlarım ne yesek, ne içsek diye düşünürken ben de öğretmenin kitapları varsa alayım da okuyayım diyordum. Çünkü para az, kitap alamıyordum. 300 lira Muallim Mektebi mezunu öğretmenlere veriyorlardı. Köy Enstitüsü öğretmenlere de 150 lira veriyorlardı. Mesleği çoğu bıraktı. Fakat ben öğretmenliği çok sevdiğim için bırakmadım' dedi.

KÖY ENSTİTÜLÜYÜM DİYE KOVDULAR
Çok çalışarak alnının teriyle kendine ev yaptığını anlatan Neşet Öğretmen, Eskişehir'de o zamanın Devrim Ortaokulu'nda Türkçe öğretmenliği yapmış. Köy Enstitülü olduğu için dışlandığı zamanlar da olduğunu söyleyen Neşet Öğretmen, 'Bana okullarda yardım eden de oldu, kovan da oldu Eskişehir'de. Köy Enstitüsü mezunu olunca sevmiyorlardı. Aleyhimizde bulunuyorlardı. Komünist diyorlardı Köy Enstitüsü mezunlarına. Halbuki biz köy çocuğuyduk. Hiç ilgimiz yoktu. O zamanlar yazan çizen bazı arkadaşlarımın bir kısmı vuruldu, öldürüldü. Bir kısmı da yurt dışına kaçtı. Gelemediler, oralarda öldüler. Hala Köy Enstitülerine düşman olanlar var. Oysa Anadolu'nun aydınlanmasında Köy Enstitülerinin rolü büyüktür.'



OKULU BIRAKMIŞ
TARLADA ÇALIŞMIŞ
Herkes 11 yaşında Köy Enstitüsüne girerken Neşet Öğretmen imkansızlıklar sebebiyle 17 yaşında girmiş. Okulunu bitirmiş ama ilkokulu okurken son sınıfta okulu bırakmak zorunda kalmış tarlada çalışmış. Ama öğretmeni anlayış göstermiş ve sınıfı geçirmiş. Her fırsatta çok okuduğunu ve kendini geliştirdiğini, Atatürk'ün izinden gittiğini anlatan Neşet Öğretmen, sonrasında Uludağ Üniversitesi'nde Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirmiş.
YILMAZ BÜYÜKERŞEN'İ ANLATIYOR
Yılmaz Büyükerşen ile bir hikayesini anlatan Neşet Öğretmen, 'Ben Sakarya Gazetesinde köşe yazardım 'Köyden Geliyorum' diye. O zamanlar Yılmaz Bey de tabi 18 – 19 yaşlarında Sakarya'da çalışıyor. Ben gittiğimde hep kalkar çay getirirdi. Ben de mahcup olurdum. 'Tamam, çocuğum kalkma' derdim. O da bana 'Olmaz hocam, siz öğretmensiniz; ben öğrenciyim. Tabi getireceğim' derdi. O zaman demiştim 'Bu çocuk adam olacak.' Doğru da bildim. Yılmaz Bey çok başarılı biri oldu.'



KİTAPLARIMDA İYİ İNSANLAR VARDIR
Toplamda 18 eseri olan Neşet Öğretmen, son kitabı olan Bizim Sokak'ı 2009 yılında çıkarmış. Kendisi, Yaşar Kemal'in İnce Memed'ini altı kere okumuş, Rus Edebiyatı hayranı ve Fakir Baykurt'un ekolü. Daha çok köy romanı ve anılarını yazmış olan Neşet Öğretmen, kitaplarında kötü insanların olmadığını söylüyor ve bir yandan da çıkardığı dergileri, eski fotoğrafları gösteriyor bana. Derken, 'Birçok kitabımı hem yazdım hem ağladım. Kitaplarımı ilkokul mezunu da üniversite mezunu da okur. Zaten olayların yüzde 80'i gerçektir. İyi insanlar vardır kitaplarımda. Yakup Kadri'nin Yaban kitabını üç dört kere okudum. Balzac'ı, Rus yazarlarını, Victor Hugo'yu çok severim. Orhan Kemal'i, Yaşar Kemal'i, Fakir Baykurt'u çok okudum. Yaşar Kemal Nobelliktir. Ama kitap yazdığım dönemlerde çok okumadım etki altında kalmamak için' diyor Neşet Öğretmen.

O İYİ İNSANLAR ŞİMDİ YOK
Son birkaç yıldır iyice yaşlandığını ama hala Türkiye'nin gündemini takip ettiğini söyleyen Neşet Öğretmen, her gün beş gazete okuyor. 'Türkiye'nin geleceğini iyi görmüyorum' diyen Neşet Öğretmen, 'Şimdi her şey kapitalin, zenginin emrinde. Türkiye'de birbirini sevmeyenler birbirini öldürüyor. Katliamlar oluyor. Eskiden daha güzeldi her şey. Yokluk vardı. Ama insanlar birbirini severdi, arar sorardı. O iyi insanlar şimdi yok. İnsanlar birbirinden koptu. Şartlar değişti.'



İYİLİK KOKAN BİR EV
Hasta olduktan sonra yazmayı da bıraktığını anlatan Neşet Öğretmen, Eskişehir'de 10 senede 80 – 90 bin arası kitap imzalamış. Bana da 'Bizim Sokak' ve 'Osman Ağa' romanlarını imzalıyor. Tabi hayata dair nasihatler vermeyi de ihmal etmiyor. Ama en çok altını çizdiği, 'Çok okuyacaksın, Cumhuriyete ve devrimlerine sahip çıkacaksın, mücadeleci olacaksın' oluyor. Üç saatlik sohbetten sonra tekrar ziyaretine geleceğime dair söz veriyorum ve koltukların üzerinde dantelleri olan, bol kitaplı, iyilik kokan tarihi evden ayrılıyoruz Alaattin Abi ile…




Editör: TE Bilisim