HABER: MELTEM KARAKAŞ KAYA

Greenpeace, EKOIQ, Troya Enerji Kooperatifi, Yeryüzü Derneği, Eskişehir Çevre ve Yaşam Platformu (ESÇEP) ve Eskişehir Kent Konseyi tarafından Çevre Şenliği düzenlendi. Şenlik kapsamında Türkiye'nin ve dünyanın farklı yerlerinden çevre mücadelesi içerisinde yer almış olan insanlar gün boyu düzenlene oturumlarda sunumlar yaptılar. Ayrıca şenliğe konuşmacı olarak Yazar Buket Uzuner ile Yazar ve Akademisyen Ömer Madra da katıldı. Çevreyle ilgili bir edebiyatçı olduğuna dikkat çeken ve edebiyat dörtlemesi isimli kitaplarından verdiği örneklerle konuşmasını sürdüren Uzuner, 'Tabiatın bir parçası olduğumuzu unuttuk. Ona kafa tutmaya kalkıyoruz. Bizler gezegenin, doğanın efendisi değiliz. Tabiatı her şeyiyle satabileceğimiz sanrısından uyanıp bunun böyle olmadığını hikayelerle anlatmaya çalışıyorum. Bizler çok fazla tüketirken ya da tüketirken onun nerden geldiğini bilmeliyiz. Bu çok ahlaki bir şey. Bize vicdani özgürlük de sağlar ve tüketimi de azaltır' dedi.

'DOĞANIN PARÇASIYIZ'
Tabiata saygılı atalardan geldiğimizi hatırlatan Uzuner, 'Bunu unutarak bir çeşit bunama yaşıyoruz. Son zamanlarda özellikle iklim değişikliği nedeniyle meydana gelen hiç tanımadığımız fırtınalar, seller, dolular başladı. Tabiatın ne kadar güçlü olduğunu, bizimse ona direnen şımarık ergenler durumuna düştük. Bunun farkına varmak siyasetçilerin işine gelmiyor ama siyasetçileri siyasetçi yapan bizleriz. Bunu hatırlamak gerekiyor. Toprağın, havanın, suyun bir parçası olduğumuzu ve korumamız gerektiğini anlatmamız gerekiyor' diye konuştu.



SENDİKALAR GÜÇLÜ OLMALI
Avrupa'da enerji dönüşümünden bahseden Artur Wyns, Almanya'nın ciddi anlamda kömürden vazgeçtiğini söyledi. Almanya'da kapanan termik santrallerde çalışan insanların farklı eğitimler almasını sağlayarak başka alanlarda çalışmalarının sağlandığından bahseden Wyns, 'Sendikaların güçlü olması lazım. Çünkü bu kömürlü termik santrallerin ömrü 30 yıl. Ve bu 30 yılın sonunda işsiz kalan, emekli olamayan insanlar olacak. Sendikalar bunların önüne geçmek için bile kömürlü termik santrale karşı mücadele etmeli' şeklinde konuştu.

REFERANDUM YAPILDI
Danimarka'da 1970'li yıllarda yapılmak istenen nükleer santralden bahseden ve devletin konuyla ilgili referandum yaptığını hatırlatan Enerji Sistemleri Mühendisi Kardelen Afrodit Adsal, 'Bir dönem Danimarka'da nerji sıkıntısından kaynaklı devlet Pazar günü araba kullanılmasını yasaklamıştı. Ayrıca insanlar evlerinde sadece bir odasını enerji ile ısıtabiliyordu. Bundan kaynaklı enerji üretimine karar verdiler ve nükleer santral yapmak istediler. Referandum yaparak halka sordular ve halk nükleer santral istemiyoruz diyerek kabul etmediler. Şimdi Danimarka'da oturmuş bir enerji üretimi sitemi var ve her ev yenilenebilir enerji sistemini kurarak kendi enerjisini kendi üretiyor evlerinde. Güneşi çok olmayan bir ülke bile bunu başarabiliyorsa Türkiye de evlerinin üzerine güneş panelleri kurarak enerjisini temiz bir şekilde üretebilir' dedi.



UMUDU KAYBETMEYİN
Kazdağları'ndaki madencilik faaliyetlerine ve kömürlü termik santrallere karşı mücadele eden Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği Başkanı Süheyla Doğan, 'Çevre hareketinin gençleştirilmesi gerekiyor. Bizim dernekte yaş ortalaması 55. Ama 320 üyemiz var. Ve gerçekten yerel yönetimlerle, STK'larla geceli gündüzlü ciddi mücadeleler verdik. Kazdağlarında maden aramaya karar verildiğinde stantlar açtık, imza kampanyaları başlattık, halk pazarlarına gidip vatandaşa anlattık. Çırpılar Termik Santrali yapılmak istendiğinde köyde ÇED toplantısını yaptırmadık ve her defasında gelip geri dönmek zorunda kaldılar. Sizler de umudunuzu kaybetmeden mücadelenize devam edin' ifadelerini kullandı.

DOĞAYA İHTİYACIMIZ VAR
'Fabrikaları her yerde kurabiliriz ancak arpayı, buğdayı, mısırı, domatesi, soğanı her yerde yetiştiremeyiz' diyen Ziraat Mühendisleri Odası Şube Başkanı Levent Özbunar, 'Bir cm toprak oluşumu yaklaşık bin yıllık zaman gerektiriyor. Bir çiftçinin tarım yapabilmesi için 40-50 cm toprağa ihtiyacı var. Bu da demektir 50 bin yıllık zamana gereksinimi gösteriyor. Türkiye verimli topraklara sahip bir ülke ve bu toprakların önemli bir kısmı Alpu'da. Bu bölgenin değerini kömürlü termik santral yapmak isteyenler görmezden geliyor. Alpu şehrimizin gözbebeği. Eskişehirimizin sulu tarımının yüzde 40'ı bu bölgede yapılıyor. 21 Ocak 2017'de burası Büyük Ova ilan edildi ve buraya çivi bile çakılamayacak dendi. Fabrikaları her yerde kurabiliriz ancak arpayı, buğdayı, mısırı, domatesi, soğanı her yerde yetiştiremeyiz. İşte bu yüzden soğan fiyatları fırlıyor. Arpayı bile yurtdışından alır duruma geliyoruz' dedi.

YANLIŞTAN DÖNÜLMELİ
Kömürlü termik santral yapılırsa içilen suyun bile güvenli olmayacağını vurgulayan Özbunar, 'Doğanın bize ihtiyacı yok, bizim doğaya ihtiyacımız var. Bir zamanlar kendi kendine yetebilen bir ülkeyken şimdi dışa bağımlı bir ülke olduk. Ülkemizin tarım ve hayvancılık konusunda üretmeye ihtiyacı var. Tüm yetkililer bu gerçekleri görmeli. İnsanlar aç kaldığında, susuz kaldığında doğanın kıymetini anlayacak. Biz bunlar olmadan önlem alınmasını ve kömürlü termik santral yanlışından dönülmesini istiyoruz' diye konuştu.



KÖMÜR NE UCUZ NE TEMİZ
Gelecekte planlanan termik santrallerin yapılması durumunda bütçenin yüzde 27'sinin sağlık harcamalarına gideceğini kaydeden Eskişehir Bilecik Tabip Odası Başkanı Doktor Mehmet Akif Aladağ, 'Kömürlü termik santraller en önemli hava kirliliği sebebi ve bu da ciddi bir halk sağlığı sorunu haline gelmiş vaziyette. Avrupa'da Avrupa Birliği'nde her yıl 18 bin 200 erken ölüm sadece kömürlü termik santrallerden kaynaklı oluyor. Her yıl 8 bin 500 kronik bronşit vakasının eklendiği söyleniyor. Ve 4 milyon günün üzerinde iş gücü kaybı. Bunlara görünmez sağlık maliyeti diyoruz. Çok ucuz ya yerli kömür çıkartıyoruz. Yerli ve milli kömür çıkartıp yerli ve milli kanser, yerli ve milli kronik bronşit hastalıklarına sahip oluyoruz aslında. Gelecekte planlanan termik santraller yapılırsa bütçenin yüzde 27'si sağlık harcaması olacaktır. Siz santrali yapıyorsunuz yerli ve milli kömürden elektrik üretiyorsunuz, 2 milyar dolar da verip kuruyorsunuz. Oradan elde edeceğiniz paranın çoğunu görünmez harcama olarak insanların sağlığına harcamak zorunda kalıyorsunuz. Demek ki kömür ne ucuz ne de temiz. Görevimiz insanlara gerçeği anlatmak. Bir avuç insan da olsak enseyi karartmamak lazım' şeklinde konuştu.

Editör: TE Bilisim