Dünyanın en büyük sosyal medya platformlarından biri olan Instagram’a Türkiye’de erişim yasağı getirildi. Yasağı değerlendiren Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Eskişehir Milletvekilleri Utku Çakırözer, Jale Nur Süllü ve İbrahim Arslan, durumun kabul edilemez olduğunu belirterek tek adam rejiminin keyfi kararıyla alınan bu kararın Anayasaya aykırı olduğunun altını çizdi. 

Milletvekili Utku Çakırözer keyfi sansürün bir an önce sonlandırılması gerektiğini belirterek, “Türkiye’de 57 milyon kullanıcısı olan sosyal medya platformu Instagram tamamen keyfi, hukuk dışı bir yöntemle tam 5 gündür kapalı. Ne için? Hamas lideri Haniye’nin vefatı dolayısıyla yapılan taziye paylaşımlarına sansür uygulandığı için. Peki, AKP iktidarı ne yapıyor? Bu yanlışa toplu sansürle karşılık verip Türkiye’de 86 milyonun en temel hakkı olan ifade özgürlüğü ile haber alma hakkını tümüyle elinden alıyor. Milyonları cezalandırılıyor. Bu kararı alanlar gerekçe diye ‘katalog suçlar’ olarak belirlenen düzenlemelere uyulmamasını gösteriyor ama ‘hangi katalog suç nedeniyle sansür kararının verildiğini’ kimse bilmiyor. Sansürün de, AKP iktidarının ifade ve düşünce özgürlüğünü hedef alan hukuka aykırı, keyfi yasakçı uygulamalarının da karşısındayız. Haberlere, web sitelerine, sosyal medya platformlarına hukuk dışı kararlarla erişim engeli getirilmesi uygulamasına derhal son verilmelidir. Instagram’a uygulanan keyfi sansür de bir an önce sonlandırılmalıdır. Yurttaşların ifade ve düşünce özgürlüğü ile haber alma hakkını önceleyen demokratik uygulamalar bir an önce hayata geçirilmelidir.

İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNE AYKIRI

Eskişehir'de müzikseverlere unutulmaz Türk Halk Müziği konseri Eskişehir'de müzikseverlere unutulmaz Türk Halk Müziği konseri

Milletvekili Jale Nur Süllü, Instagram’a getirilen erişim engelinin Anayasa ile güvence altına alınan ifade ve iletişim özgürlüğünü açıkça ihlal ettiğini belirterek, “Bu keyfi ve ölçüsüz karar, milyonlarca kullanıcıya telafisi imkânsız zararlar vermektedir. Sosyal medya platformları, ifade özgürlüğü ve çeşitli olanaklar sunarken, devletin bu platformlara yönelik düzenlemelerde çok hassas davranması gerektiği Anayasa Mahkemesi kararlarında da belirtilmiştir. Instagram’a uygulanan bu topyekûn erişim engeli, hukuka aykırı ve açıklanamaz niteliktedir. Hangi içerik nedeniyle bu kapatma kararı alındığı bile açıklanamamaktadır. Hukuk devleti kimliği, iktidar tarafından bir kez daha yerle bir edilmiştir. Yasal dayanaktan yoksun bu idari işlem, "dijital faşizm" kavramıyla örtbas edilmeye çalışılmaktadır. Bu uygulamanın ekonomik boyutu ve vatandaşa maliyeti ise görmezden gelinmektedir. Instagram'ın kapatılmasının e-ticarette neden olacağı kaybın 1,9 milyar TL olduğu belirtilmektedir. Hukukun tam işlerliğini görmek isteyen yatırımcılar, bu keyfi uygulamalar nedeniyle ülkeden kaçmaktadır. Instagram'ı sansürlüyor diye eleştirip, sansürle karşılık vermek hangi aklın ürünüdür? Bu keyfi, yasal ve hukuksal dayanağı olmayan yürütmenin bir an önce durdurulması gerekmektedir” dedi.

TEK ADAM REJİMİNİN SONUÇLARI

Milletvekili İbrahim Arslan, yasağın kabul edilemez olduğunu belirterek, “Milyonlarca insanın kullanmış olduğu sosyal medya alanlarının tekçi bir yaklaşımla yasaklanmış olması ülkemiz demokrasisi açısından son derece üzüntü verici bir durum. Hiçbirimizin kabul etmeyeceği, kesinlikle reddettiğimiz bir durum. Elbette buna yol açan nedenleri de sorgulamak gerekir. Ülkemizde elbette çok ciddi sorunlar yaşanıyor bu alanda. Bütün bunların ortak paydası, Türkiye Cumhuriyeti devletimizin 2017 yılında yapılan referandum sonrası yaşanmış olan sistem değişikliği ve tek adam rejimine yönelmeye başlamıştır. Bugün de daha da derinleşen bir vaziyette devam etmektedir. Bu tümüyle parti devleti anlayışının, tekçi yaklaşımın karşımıza çıkıyor olmasıdır. ‘Benim gibi düşünmeyenlere yaşam hakkı tanımam’ ifadesinde kendini bulan bir yaklaşımdır. Tümüyle reddediyoruz” ifadelerini kullandı. 

ANAYASAL DÜZLEMDEN UZAKLAŞTIK

Türkiye Cumhuriyeti’nin Anayasal devletten uzaklaştığının altını çizen Arslan, “Anayasal devletten uzaklaştıkça, Anayasa hükümleri uygulanmadıkça, AYM’nin yargı kararları uygulanmadıkça parti devleti anlayışının tezahürü olarak karşımıza çıkan bu durum, toplumun her kesimince reddedilmesi gereken bir durumdur. Doğrudan ya da dolaylı olarak aslında yapılan iş, Anayasa’nın 22’nci maddesinde düzenlenen ‘Haberleşme hürriyetini’, 25’inci maddesinde düzenlenen ‘Düşünce ve kanaat hürriyetini’, 26’ncı maddesinde düzenlenen ‘Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetini’, 28’inci maddesinde tanımlanan dolaylı yoldan da olsa ‘Basın hürriyetini’ sansür eden, baskı altına alan bir yaklaşımdır” dedi.

ÖTEKİLEŞTİREN TEKÇİ ZİHNİYET

6 Şubat depremlerinde X platformuna getirilen bant daralması uygulamasını hatırlatan Arslan, “6 Şubat depreminde ne yazık ki bant daraltma, kısıtlama uygulamalarıyla deprem sırasında en acil ihtiyaç duyulan bir anda bile, ‘benim gibi düşünmeyen’ ya da ‘bu alan farklı kullanılıyor’ yaklaşımıyla insanların yaşamını da tehdit eden bir noktaya sürüklenmiştir. Bu durumun ortadan kaldırılması gerekmektedir. Anayasa hepimizin ortak paydasıdır. Sen, ben, o tekil yaklaşımlarını ‘biz’ olarak, ortak yaşam alanı olarak düzenleyen metindir. İktidarın bir an önce bu alana yönelmesi gerekir. İktidarı oluşturan AKP’nin Genel Başkanı ‘ben böyle düşünüyorum’ şeklinde bir yaklaşımla ülkeyi zapturapt altına almaktadır. Türkiye’de onlar gibi düşünmeyen, yaşamayan yüzde 50-60’lık kesimi yok sayan, her gün terörist ilan eden, hain kabul eden, ağza alınmayacak hakaretlerin bile yapıldığı bir siyasal düzleme evrilmiştir. Bunu kabul etme olanağımız yoktur. Şiddetle karşı çıkacağız, her alanda da bununla ilgili mücadele edeceğiz. Son kısıtlama ile ilgili neyin ne olduğu, neden yasaklandığı ve günlerdir görüşmelerde neyin konuşulduğunu bile şu anda Türkiye kamuoyu bilmemektedir. O nedenle de Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir milletvekili olarak da, Cumhuriyet Halk Partisi kurumsal yapısı olarak da bu yaklaşımı kesinlikle kabul etmiyoruz” şeklinde konuştu. 

KUVVETLER AYRILIĞI GİTTİ KUVVETLER BİRLİĞİ GELDİ

“Türkiye Cumhuriyeti devleti laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir” diyen Arslan, “Geldiğimiz noktada, Türkiye Cumhuriyeti devletinin niteliklerini ayrı ayrı sıraladığımızda iktidarın uzun yıllardır uyguladığı politikalar nedeniyle ne yazık ki laiklik ilkemiz örselenmiştir. Hukuk devleti ne yazık ki hukukun üstünlüğünden üstünlerin hukukuna evrilmiştir. Demokratik yapımız ne yazık ki yine Anayasaca güvence altına alınmış olmasına rağmen demokrasinin, insan hak ve özgürlüklerinin ayaklar altına alındığı bir düzleme sürükleniyor. Yine Anayasada tanımlanan kuvvetler ayrılığı ilkesi 2017 ve sonrasında yaşama geçirilen tekçi yaklaşım ve parti devleti anlayışıyla kuvvetler birliğine dönüşmüş durumdadır. Yargı – yasama ve yürütme ne yazık ki kuvvetler ayrılığı, tek adamın elinde kuvvetler birliğine dönüşmüştür” dedi.

DERHAL SEÇİM YAPILMALI

Arslan açıklamasını şu şekilde noktaladı: “2002 yılında iktidara gelen AKP’nin çok temel bir yaklaşımı vardı. ‘3Y’ ile mücadele için iktidara geldiklerini ifade etmişlerdi. Yasaklar, yoksulluk ve yolsuzluk… 22 yıllık AKP iktidarının mücadele edeceğim diye iktidara geldiği ve söyleme dönüştürdüğü politikalar, yasakların, yolsuzlukların ve yoksulluğun en şiddetli, en derinleştiği bir alana doğru evrilmiştir. Bundan sıyrılmanın yegane koşulu derhal seçimlerin yenilenmesidir. İktidar temel bir tercihini yaparak bu politikalarla yol yürümeye devam etmektedir.”
 

Kaynak: ANADOLU GAZETESİ - M. ANIL AKSOY