2024 yılı YKS tercih döneminde sona gelindi. Yaklaşık 3 milyon aday sınav stresinin ardından tercih stresi yaşıyor. Ancak Türkiye’deki derin ekonomik kriz adayların tercih kriterlerini de etkiliyor. Eğitim İş Şube Başkanı Fadime Arslan ve Eğitim Sen Şube Başkanı Sertaç Durdu, ekonomik koşullardan dolayı adayların istedikleri üniversiteyi değil yaşayabilecekleri şehri tercih ettiklerini söyledi.
Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan Eğitim İş Şube Başkanı Fadime Arslan, “Tercihler yapılırken ilk madde başarı sıralamasını dikkate almaktır. Bunun yanında üniversitenin konumu, kariyer olanakları, akademik kalite, kampüs güvenliği, sosyal imkânlar, büyüklük, yan dal olanakları göz önünde tutulması gerekirken günümüz şartlarında maalesef tercih esnasında ailelerin baktığı ilk kriter aileye getireceği ekonomik yük oluyor. Sırf bu yüzden birçok kişi ailesinin yaşadığı il dışında bir yeri tercih edemiyor. Mevcut koşullarda zar zor geçinen aileler çocuklarının üniversite giderlerini karşılamakta zorlanıyor. Birçok ebeveyn bu yüzden ek iş yapıyor. Öğrenciler okula başlasa bile ekonomik güçlük nedeniyle ya kayıt donduruyor ya da okulu bırakıyor” dedi.
ÖĞRENCİLER VAKIF VE CEMAATLERE MAHKUM
İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerin artık tercih edilmediğini belirten Arslan, “Çünkü bu şehirlerde barınma, beslenme, ulaşım giderleri daha fazladır. Burada sosyal hayat, üniversite harçları, eğitim giderlerinden bahsetmiyoruz bile. Üniversiteler öğrencilerin sosyalleşmesi gereken yerlerdir. Öğrenciler buraya sosyalleşmek, dinlenmek için değil; okulda olması gereken saatlerde sigortasız, iş güvenliği olmadan ucuz iş gücü olarak çalışmak için gelmektedir. Görünen o ki devlet adına ülkenin yönetim sorumluluğunu üstlenen iktidar, öğrencilerin barınma ihtiyacını karşılamak için yeteri kadar yurt yaparak sorumluluğunu yerine getirmekte başarılı olamamıştır. Plansız şekilde artan üniversite sayısınca yapılmayan yurtlar her yıl daha çok öğrenci ve aileyi mağdur etmektedir. Devlet bu eksikliği de ne yazık ki hiçbir kontrol mekanizması bulunmayan dernek ve vakıf adı altında meşrulaştırdığı cemaatçi kurumlarla gidermeye çalışmakta, yetersizlik nedeniyle kendi yurtlarına yerleşemeyen öğrencileri cemaatçi vakıf ve derneklere mahkûm etmektedir. Veliler tarafından bu durum bilinmesine rağmen kiraların yüksek, yurtların yetersiz olması nedeniyle dikkate alınmamaktadır. Ekonomik durumu kötü olan aileler, çocuklarını istese de istemese de cemaat ve vakıflara teslim etmektedir. Yurt adı altında kontrolsüz, denetimden uzak yüzlerce bina bu öğrencilere barınma sağlamaktadır” ifadelerini kullandı.
SOSYAL DEVLET İLKESİ YERİNE GETİRİLMİYOR
Büyük şehirlerde ortalama bir ev kirasının 15 bin lira olduğunun altını çizen Arslan, “Bu neredeyse bir asgari ücrete denk gelmektedir. Bu koşullarda aile gelirinin tamamını çocuğuna gönderse sadece kira parasını karşılıyor. Ulaşım da yine öğrencilerin en büyük sorunlarından biridir. Bir öğrencinin sadece okula gidip geldiğini düşünsek aylık ulaşım ücreti tek vasıta –ki bu büyük şehirler için neredeyse imkânsız- 300 liradır. Yemek ücreti de dâhil edilirse öğrenci göz göre göre açlığa mahkûm edilmektedir. Her öğüne makarna yese bile beslenme için oldukça yüksek meblağ ödemek zorunda kalacağı için bu mahkûmiyet kişilerin temel hakkı olan beslenme sorununu çözememektedir. Birçok aile sırf bu yüzden çocuğuna yaşadığı şehir dışında tercih yaptırmıyor. Bu da öğrencinin istediği üniversite hatta bölümü yazmasını engellemektedir. Parası olanın istediği üniversiteyi yazması hatta daha düşük puanlı olmasına rağmen özel üniversitede okuma imkânına sahip olması parası olmayanın aynı üniversiteyi yazamaması eşitlik ilkesine aykırıdır. Devlet, sosyal devlet olmanın gereğini yerine getirememektedir” dedi.
KREDİ VE BURSLAR YETERSİZ
Öğrencilere verilen kredi ve bursların da yetersiz olduğunu vurgulayan Arslan, “Bugün devlet yaklaşık 1 milyon 600 bin öğrenciye kredi veya burs imkânı tanımaktadır. Devlet 2024 yılı kredi veya burs rakamını lisans öğrencileri için 2 bin liraya, yüksek lisans öğrencileri için 4 bin liraya, doktora öğrencileri için 6 bin liraya çıkaracağını açıklamıştır. Bu miktarın artan enflasyon karşısında hiçbir cazibesi kalmamıştır. Devlet yine üniversiteler için verdiği harç kredisini de faiziyle geri almaktadır. Mezun olunca iş garantisi olmayan öğrencilerin üniversite mezunu olmak için aldıkları harç kredileri mezun olduktan sonra iş bulamaması nedeniyle çoğu zaman yine aileler tarafından ödenmektedir. Üniversite tercihleri gençlerin yaşamını derinden etkileyen bir karar süreci gerektirmektedir. Bu süreçte gençlerin sadece ilgi, ihtiyaç ve isteklerine göre hareket etmesi gerekirken kendilerine bağlı olmayan sosyo- ekonomik koşullar yüzünden hareket alanlarının daralması, istedikleri gibi tercih yapamamaları haksız bir uygulamadır” açıklamasını yaptı.
KARA KARA DÜŞÜNÜYORLAR
Eğitim Sen Şube Başkanı Sertaç Durdu ise, ekonomik krizin adayların tercihlerini önemli oranda etkilediğini belirterek, “Küçük şehirlerde ve Anadolu’da yaşayan üniversite öğrencisi adaylarının bazıları yurt ve ev kirası, kentlerdeki ulaşım ve gıdaların pahalılığı nedeniyle tercih listelerinden büyükşehirlerdeki okulları eliyor. Örneğin Eskişehir’de artık 10 bin TL’ye kiralık bir ev bulmak çok zor. Yaşadığı şehrin dışında eğitim görmek isteyen bir üniversite öğrencisinin ortalama gideri asgari ücretin üzerinde. Üniversite sınavında derece yapan ve Türkiye’nin önde gelen üniversitelerindeki tıp ya da mühendislik gibi bölümlere rahatça girebilecek öğrencilerin velileri de kaygılı. Onlar da kara kara başka bir kentte çocuk okutmanın maliyetini düşünüyor. Bu sene daha da derinleşen ekonomik krizle birlikte artık üniversitede okumak çok büyük bir külfet. Yani kazansalar bir türlü, kazanmasalar başka türlü. Dolayısıyla bir an önce çocukların özellikle barınma ve beslenme sorununun çözülmesi gerekiyor” dedi.
GENÇLERİN PSİKOLOJİSİ OLUMSUZ ETKİLENİYOR
Üniversite öğrencilerin günlük ihtiyaçlarını dahi karşılamakta zorlandığını söyleyen Durdu, “Her yıl üniversiteye yerleşen yüz binlerce öğrenci günlük zaruri ihtiyaçlarını gideremediği için eğitimine odaklanmada sorun yaşıyor. Bu durumdan öğrencilerin psikolojisi de olumsuz etkileniyor. Birçok öğrencinin intihar haberi basına yansıdı. Bunlardan biri de Eskişehir Anadolu Üniversitesi öğrencisi 21 yaşındaki Resul Alan, geride Üzerimdeki banka borçlarından pek kimsenin haberi yok notunu bırakarak hayatına son verdi. Biz çocuklarımıza, gençlerimize insan onuruna yaraşır bir yaşam sunmak zorundayız. Çocuklarımız için gençlerimiz için kamusal ve bilimsel eğitimden yana tavır almamız ve bunun için mücadeleyi büyütmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.