Ziraat Mühendisleri Odası Eskişehir Şube Başkanı Selma Güder, “Bu bölgede maden aranmayacak, siyanür gelemeyecek diyemeyiz. Benim şahsi öngörüm şudur: 31 Mart seçimleri bekleniyor olabilir. O yüzden hazırlıklı olmamızda fayda var” dedi.
TMMOB’a bağlı Ziraat Mühendisleri Odası Eskişehir Şube Başkanı Selma Güder, ES TV’de canlı yayınlanan Ekstra Gündem programında Sonhaber Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ayşegül Hümmet’in konuğu oldu. Şube Başkanı Güder, Cengiz Holding’e ait Eti Bakır A.Ş. tarafından Eskişehir’in Tepebaşı-Mihalgazi ilçeleri arasında siyanürle işletilmek istenen altın-gümüş madeninin ÇED sürecini durdurmasını değerlendirdi. ÇED toplantısının 9 Ocak’ta yapılacağı duyurulmasına rağmen bölge halkının haberi olmadığını söyleyen Güder, “Vatandaşa gerekli bilgilendirme yapılmamış” dedi.
SÜLFÜRİK ASİT YAĞMURLARI DOĞAYA ZARAR VERECEK
Altın madenlerinin tarım üzerindeki etkilerini anlatan Şube Başkanı Güder, “Tarım deyince akla Eskişehir’de mikro klima iklim özelliği gösteren Mihalgazi-Sarıcakaya coğrafyası geliyor. Yeşillik üretiminde o coğrafya birinci sırada, yaklaşık 30 bin ton civarında roka üretimi var; Türkiye’nin yüzde 71’ini Sarıcakaya ve Mihalgazi karşılıyor. 1 santimetre toprak tabakası yaklaşık 100 yıl ile bin yıl arasında ortaya çıkıyor. Tarım yapılabilmesi için bir santimetre toprak yetmiyor. En az 40 santimetre gerekiyor. Bu da dünyamızda en az 25 ile 30 milyon yılda oluştuğunu düşürsek, tarımın insanoğlu için beslenmemiz için ne kadar kıymetli olduğunu anlarız. Bakıldığında o coğrafya verimli, birinci sınıf tarım arazileri üzerine kurulmuş. Ve şayet bu altın madeni arayışları olursa o coğrafyada bunlar zaman içerisinde bitecek. Neden? Çünkü yağan sülfürik asit yağmurları, yeraltı sularından sızan arsenik gibi ağır metaller, onların hepsi bu zengin coğrafyada yetişen bitkilere zarar verecek, doğaya zarar verecek” diye konuştu. Bölgedeki seracılık faaliyetlerinin de zarar göreceğini ve verimin düşeceğini söyleyen Güder, Sakarya Nehri havzasında bulunan toplam 9 şehrin zarara uğrayacağını belirtti. Altın madeni arayışının bölgede bir domino taşı etkisi yaratacağına dikkat çeken Güder, “Bu bitkileri biz yiyoruz, biz etkileneceğiz; bu bitkileri gönderiyoruz Ankara gibi İstanbul gibi büyükşehirlerimizin hallerine, oradaki insanlarımız etkilenecek” dedi.
TOPRAKLARIMIZDA MADEN RUHSATI VAR
Eskişehir’deki maden alanlarının yaklaşık yüzde 71’inin ruhsatlı olduğunu belirten Güder, “Mihalgazi olarak bakıldığında da yüzde 68’i ruhsatlı. Bu bize şunu gösteriyor: yaşam alanlarının büyük bölümlerinde madencilik faaliyetlerinin yaratacağı tehditler çok fazla. Tarım ve mera alanı olarak da bakıldığında yüzde 66’sı ruhsatlandırılmış durumda, o coğrafyada. Ve bunların yüzde 30’u ihale aşamasında yüzde 23’ü arama aşamasında ve yüzde 14’ü de işletme aşamasındaki ruhsatlardan oluşmakta. Bölgenin geçim kaynağının tarım olduğu düşünüldüğünde aslında bu rakamların ne kadar kritik olduğu bir kere daha ortaya çıkıyor. Çok enteresandır Eskişehir’imiz biliyorsunuz Alpu Ovası büyük ova statüsünde bir ova. Bu büyük ovalarında ne yazık ki yüzde 67’si madenlere ruhsatlı. Burada da çelişki var. Alpu Ovasının da yüzde 97’si Eskişehir ovamızın da yüzde 93’ü yine o verimli topraklar, birinci derecede tarım arazisi olan topraklar madenlere ruhsatlı” ifadelerini kullandı.
KAÇ AĞAÇ KESİLECEĞİ AÇIKLANMADI
Toplamda 256 sayfadan oluşan ÇED başvuru dosyasındaki açıkları sıralayan Selma Güder, şunları söyledi: “Mesela hakim rüzgarların yönü üzerine çalışılmamış. Tarımda çok önemli, hayvancılıkta bakıldığında siz yarı açık ya da yarı kapalı bir ağıl ya da ahır yapacaksınız orada bile hakim rüzgarın yönü önemlidir. Bir kümes yapacaksınız ya da arı kovanı koyacaksınız hakim rüzgarın yönü önemlidir. Bu çalışılmamış, bununla ilgili bir veri ne yazık ki yok. Kaç ağaç kesileceği yok. Eskişehir olarak da bakıldığında Türkiye olarak da bakıldığında bizim yıllanmış ağaçlarımız var, her biri bizim için önemli çünkü onlar yaşayan tarih. Ormanlar da öyle. Onun dışında bir önemli nokta var; sayfa 140’ta yer alıyor ÇED raporunda. ‘Sosyo ekonomik yapıya bölgede planlanan madencilik faaliyetlerinin gerçekleştirilmemesi durumunda yöre halkına sağlayacağı sosyo ekonomik faydalardan başta istihdam ve girdiler ile sosyal hizmetler ve altyapı yatırımlarından yoksun kalacaktır. Bu anlamda bölgede planlanan projeler kümülatif olarak sosyo ekonomiye önemli katkı sağlayacaktır.’ Çevresel ve Sosyal Yönetim Başlığı altında yer alıyor bu madde. Bir kere orası bir belediye. Mihalgazi Belediyesi. O belediyenin bir başkanı var. Orada birtakım hizmetler yapılıyor zaten, halk tamamen başı boş değil. Oraya giden hizmetler var, orada yapılan çalışmalar var. Tarım Bakanlığınca da yapılmış, farklı birimler tarafından da yapılıyor. Buradaki maddede sanki hiçbir şey yapılmıyor gibi düşünülmüş, yok böyle bir şey. Maden işletmesi gittiğinde mi kalkındıracak bölgeyi? O bölgedeki gençler genellikle göç etmiş. Orada yaşayan kesim belirli yaşın üzerinde. İş gücü deniyor ya. 20 yıllık bir proje. Bu projenin 2 yılı hazırlık aşaması, bu aşamada bin 200 kişi çalışacak deniliyor. İkinci aşama 15 yıl sürecek, işletme aşaması deniliyor ve son 3 yılda arazi hazırlık aşaması deniliyor. İkinci aşamada 600 kişi çalışacağı öngörülüyor. O coğrafyada belirli yaşın üzerindeki büyüklerimiz var gençler yok. Peki ne olacak? Dışarıdan bir nüfus mu getirilecek? Oraya her gün gidip gelmek de çok zor. Ve kış şartları çok çetin olur oralarda. Öyle olunca bin 200 kişi hadi 600 kişi düşünün nasıl gidip gelecek? Tehlike olacak, yollarda trafik olarak da sıkıntılar yaşanacak.”
ANLATMAYA DEVAM EDECEĞİZ
Bölgedeki izlenimlerinden bahseden Güder, “Halkın bilgilendirme toplantıları verimli geçti. Biz Alpagut, Atalan ve Karaoğlan’da 3 kahveyi ziyaret ettik. Gelin anlatın bize diyenler oldu. Biz önümüzdeki süreçte kah Eskişehir Kıymetlidir Platformu olarak kah Ziraat Mühendisleri Odası Eskişehir Şubesi olarak bölgede olacağız, seralarda olacağız, arıların olduğu yerde, meslektaşlarımızın olduğu yerde, kahvelerde olacağız” dedi.
BİZDEN GÖRÜŞ ALINMADI
ÇED Raporu hazırlanırken Ziraat Mühendisleri Odası Eskişehir Şubesi’ne başvurulmadığına dikkat çeken Güder, “ÇED Raporu’nun 143. Sayfasının sonunda bizim ismimiz var fakat bizim bizzat görüşümüz alınmadı. Biz bölgedeydik yine bölgede olacağız” diye konuştu.
PROJE GENİŞLETİLEBİLİR
Hafta sonu yapılan açıklama ile maden arama projesi kapsamında ÇED sürecinin durdurulduğu açıklamasını değerlendiren Selma Güder, “Bu bölgede maden aranmayacak, siyanür gelemeyecek diyemeyiz. Benim şahsi öngörüm şudur: 31 Mart seçimleri bekleniyor olabilir. 31 Mart seçimlerinden sonra bu projenin kapsama alanı genişliyor olabilir. Biliyorsunuz o bölgede bir RES olayı var. Yani rüzgar enerji santralleri. Onlara onay çıkmamıştı. Daha da genişletilecek o coğrafyadaki mevcut alan. Genişletilerek bir çevresel etki değerlendirme başvuru raporu önümüze gelebilir. O yüzden hazırlıklı olmamızda fayda var” ifadelerini kullandı.