Gökalp, her 6 saniyede bir kişinin diyabet hastalığı nedeniyle hayatını kaybettiğini belirtti. Eskişehir'de görev yapan Prof. Dr. Gökalp, diyabetin hızla artan bir sağlık sorunu olduğunu, bunun yanında yeni tedavi yöntemlerinin geliştiğini ifade etti.
Diyabetin Artan Yaygınlığı ve Tanı Eksiklikleri
Prof. Dr. Gökalp, diyabetin dünya genelinde 550 milyon kişiyi etkilediğini, Türkiye’de ise son yıllarda hızla arttığını aktardı. Türkiye'deki yetişkin nüfusta diyabet oranının geçtiğimiz 15 yıl içinde yüzde 14'ten yüzde 20'ye yükseldiğini belirten Gökalp, her 3 diyabetli yetişkinden birinin hastalığının farkında olmadığını vurguladı. Dünya genelinde diyabet hastalarının yüzde 75’inin düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşadığını ifade etti.
Diyabetin Tipleri ve Sebepleri
Diyabetin dört ana sınıfta değerlendirildiğini söyleyen Prof. Dr. Gökalp, bunları Tip-1 Diyabet, Tip-2 Diyabet, gebelik diyabeti ve diğer spesifik tipler olarak sıraladı. Tip-1 diyabetin, bağışıklık sisteminin pankreasın beta hücrelerine saldırması sonucu insülin eksikliği ile oluştuğunu, Tip-2 diyabetin ise insülin direnci ve pankreastan insülin salınımındaki bozuklukla ortaya çıktığını açıkladı.
Kişiye Özel Tedavi Yöntemleri
Diyabetin artan görülme sıklığı ile birlikte tedavi yaklaşımlarının da değiştiğini belirten Prof. Dr. Gökalp, günümüzde bireyselleştirilmiş tedavi yöntemlerinin tercih edildiğini aktardı. Hastaların sağlık durumuna göre, kalp hastalığı, obezite, böbrek ve karaciğer fonksiyonları göz önünde bulundurularak tedavi planları oluşturuluyor. Özellikle son yıllarda geliştirilen SGLT2 inhibitörleri ve GLP-1 analogları grubu ilaçların, diyabet hastalarına kilo vermelerinde yardımcı olurken, kalp ve damar hastalıkları üzerinde de olumlu etkiler sağladığını söyledi.
Yapay Pankreas ile Daha Sağlıklı Bir Yaşam
Yapay pankreas sistemine değinen Prof. Dr. Gökalp, yapay pankreasın bir organ olmadığını, pankreası taklit edebilen bir insülin pompası olduğunu belirtti. Derinin altına yerleştirilen bir insülin pompasının, kan şekeri ölçüm cihazı ile bağlı bir sensöre dayalı olarak akıllı telefon üzerinden yönetildiğini açıkladı. Bu sistemin, hastaların kan şekeri seviyelerini anlık olarak izleyerek, uygun insülin dozlarını otomatik olarak ayarladığını ve bu sayede Tip-1 diyabet hastalarına daha sağlıklı bir yaşam sunduğunu vurguladı.
Sürekli Glukoz Monitörizasyonu (SGM) ile Anlık Takip
Glukoz ölçüm sistemlerindeki yeniliklere de dikkat çeken Prof. Dr. Gökalp, parmak ucundan yapılan geleneksel ölçümlerin yerini, Sürekli Glukoz Monitörizasyonu (SGM) sistemlerinin almaya başladığını belirtti. SGM sistemiyle, cilt altına yerleştirilen bir sensör ile glukoz seviyelerinin anlık olarak ölçülüp kaydedildiğini ifade etti. Bu sistem, hastaların glukoz değerlerinin aile bireyleri ve sağlık profesyonelleriyle anında paylaşılmasına olanak tanıyor. Prof. Dr. Gökalp, bu sayede diyabet yönetiminin daha etkin bir şekilde yapılabileceğini ve olumsuz durumların önlenebileceğini belirtti.
Diyabet Yönetiminde Erken Müdahale İmkanı
SGM sisteminin en önemli avantajlarından birinin, glukoz düzeylerinin anlık olarak cep telefonuna aktarılarak, hem yetişkinler hem de çocuk hastalar için erken müdahale imkanı sağlaması olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Gökalp, ailelerin glukoz düşüşlerine veya yükselmelerine hızlıca müdahale edebileceğini söyledi. Bu yeni teknoloji ile diyabet hastalarının tedavi süreçlerinde büyük bir iyileşme sağlanıyor.