1991 yılında geçirdiği Mol Gebeliği (Halk arasında bilinen adıyla "Üzüm Gebeliği", erken gebelikte görülen, plasentanın anormal gelişim gösterdiği ve plasentanın rahim içinde üzüm tanesi şeklinde bol miktarda oluşumlar göstermesiyle ortaya çıkan bir tablodur.) nedeniyle kemoterapi tedavisi gören ve motivasyonunu yüksek tutarak tekrar yaşama dönen Emine Yontunç, kişisel gelişim yöntemleriyle kanseri atlattığını ifade etti. Çok sayıda onkoloji konuşmaları da yaptığını ifade eden Yontunç, kanser tedavisi gören hastalara umut vermesi ve kendilerine güvenmesi için yazılarını ‘Var mısın?’ isimli kitapta toplamış.
“BAHARLAR GELİYOR”
Yaşadığı kanser nedeniyle 5 buçuk aylık bebeğinin alındığını ifade eden Yontunç, o günlerde yaşadıklarını ve hastalığı nasıl atlattığını şöyle anlattı: “O acıları yaşarken yanınızda hiç kimse olamaz, kendinizle baş başa kalırsınız. 6 ay boyunca saçlarıma peruk taktım, saçlarımın geri geleceğine inanmıyordum. Hastalığı kabullenip acılardan çıkmaya başladığım anda araştırmalar yapmaya başladım. Okan Say doktorumun tez konusuydu onun tezini okudum. Prof. Dr. Sinan Özalp’in iki kitabına ulaştım ve okudum. O kitabı okuduğumda kendimi yalnız hissetmedim ve çocuk gibi sevindim. Ben hastaneye her kalmaya gittiğimde çantamda psikoloji ve kişisel gelişim kitapları taşıyordum. Kitapları giysilerden önce tutuyordum. Hala da devam ediyorum. Pandemi dönemini boş geçirmemek için yaşam koçluğu eğitimleri aldım. Kendime hobi edinmek istedim ve 3 boyutlu nakış yapmaya başladım. Sonrasında kıvır kıvır yeni saçlar çıkarmaya başladım. Atlattıktan sonra size baharlar geliyor.”
“SİZİ HAYATA NE BAĞLIYORSA ONU YAPIN”
Hastalığı öğrendiği dönemde aradığı umut ışığını bu umudu arayanlara verebilmek için moral ve motivasyon amaçlı yazdığı kitabının içeriğini ise Eskişehir Güzel Sanatlar Akademisinde Ana Bölüm Dalı Başkanı Serpil Akyıl ve sanatçı Mithat Körler’in kayınvalidesi Güler Eren gibi kanseri yenen hastaların bunu nasıl başardığı ve kendisinin ödüllü kişisel gelişim yazıları oluşturuyor. Yontunç kanser tedavisi gören ve umut bekleyen tüm hastalara şu mesajı verdi: “Yaşam sevincinizin sebeplerini bulun. Sizi hayata ne bağlıyorsa onu yapın. Domates ekmekse domates ekin, yazı yazmaksa yazın, dikiş dikmekse dikin. Hayat bu!”