Öğretmenler, 'Öğretmenlik Meslek Kanunu' ile atamadan yer değiştirmeye, adaylık sürecinden mesleki gelişime ve özlük haklarına kadar nesnel hükümler ihtiva eden bir kanun beklentisi içerisindeydiler. Oysa bu taslak, mevcut iktidarın 'ünlü' torba kanunlarına benzeyen ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nun 43. ve 45. Maddelerinin bazı bölümlerini değiştirmekten öteye geçmiyor.
TBMM'ye sunulan yasa taslağı ile ilgili ayrıntılı analizler yapıldı. Ancak, değiştirilmek istenen mevcut iki maddenin içeriğindeki bazı 'ibarelerin' çıkarılması fazla gündeme gelmedi ama dikkatlerden de kaçmadı.
Yasa taslağında, 'mevcut yasalarda başından beri yer alan' bu önemli ibarelerin çıkarılmasının asıl amacı net olarak bilinmiyor.
'DEVLET' İBARESİ NEDEN KALDIRILIYOR?
Öğretmenlik Kanunu taslağında, Milli Eğitim Temel Kanunu'nun 43. Maddesinde yer alan; 'Öğretmenlik, Devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleğidir. Öğretmenler bu görevlerini Türk Milli Eğitiminin amaçlarına ve temel ilkelerine uygun olarak ifa etmekle yükümlüdürler' cümlesindeki 'Devlet' ibaresinin çıkarılmış olması dikkat çekiyor.
Bu değişikliğin; öğretmenlik mesleğinin devlet denetiminden uzaklaştırılmasının önünü açacağı ve eğitim öğretim faaliyetlerinde 'eğitim birliği' ilkesinden uzaklaşmaya yönelik faaliyetleri artıracağından endişe ediliyor.Bilindiği gibi, Tevhid-i Tedrisat Yasası (Öğretim Birliği Yasası), gereği, öğretmenin mesleğini gerçekleştirdiği her eğitim kurumu devletin gözetimi ve denetiminde olmak zorundadır.
Öğretmenlik Meslek Kanunu'ndan, 'Devlet' ibaresinin çıkarılmasının; eğitimin 'eğitim birliği' ilkesinden koparılmasına yönelik dönüşüm süreçlerini hızlandırmasının yanı sıra öğretmenlik mesleğinin kamu güvencesinden koparılma çabalarıyla da bağlantılı olabileceği düşünülüyor.
ÖĞRETMENLERİ KİM SEÇECEK?..
Mevcut iktidarın 'tepeden inme' Öğretmenlik Meslek Kanunu ile değiştirmek istediği bir diğer madde ise 1739 sayılı Milli Temel Kanunu'nun 45 inci maddesi.
Mevcut yasa; 'Öğretmenler, öğretmen yetiştiren yükseköğretim kurumlarından ve bunlara denkliği kabul edilen yurtdışı yükseköğretim kurumlarından mezun olanlar arasından, Milli Eğitim Bakanlığı'nca seçilirler.' şeklinde. Ancak, 'her nedense(!)' TBMM'ye getirilen yasa teklifinde, mevcut yasanın ilgili maddesindeki 'Milli Eğitim Bakanlığı'nca seçilirler' bölümü çıkarılıyor.
Daha önce üzerinde hiç durulmayan bu değişikliğin, öğretmen seçimlerinde Bakanlık dışı odakların rol oynamasına zemin hazırlayabileceği dile getiriliyor.
FETÖ yapılanmasından anımsanacağı gibi, 'siyasallaşmış dinci' bazı tarikat ve cemaatler yayılma aracı olarak dernek ve vakıfları kullanabiliyorlar.
Bu değişiklikler sonrası öğretmen alımlarında oluşturulacak yeni bir yapı içerisine; 'çevrede at koşturan' tarikat ve cemaatlerin bazı vakıf ve dernekler yoluyla girerek söz sahibi olmasından kaygı duyuluyor.
ÖRTÜK HEDEFLER Mİ VAR?
Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun ilgili maddelerinin bu değişimlerle yasalaşması bazı soruları da beraberinde getiriyor;
- Devlet, Milli Eğitimin özellikle denetim görevinden uzaklaşıyor mu?
- Öğretmenleri Milli Eğitim Bakanlığı dışında hangi kurumlar seçecek? Örneğin; okul öncesi eğitimde MEB'in önüne geçmeye başlayan Diyanet İşleri Başkanlığı bu yeni süreçte nasıl bir rol üstlenecek?
- Yeni yasada yer alan 'Aday Öğretmen Yetiştirme Programı'na' alınan öğretmenlerin adaylıklarını değerlendiren 'Adaylık Değerlendirme Komisyonu' kimlerden ve hangi kurum temsilcilerinden oluşacak?
Öğretmenlik Meslek Kanunu, yetersiz içeriği ile oldukça yüksek beklenti içine sokulan öğretmenler açısından tam bir hayal kırıklığı olmasının yanı sıra; hangi amaca hizmet ettiği bilinmeyen değişiklikleriyle kaygı verici bir boyut kazanmıştır.
Önümüzdeki günlerde yapılacak olan TBMM görüşmeleri sırasında bu kaygılarımızın ne kadarı giderilecek, hep birlikte göreceğiz.