Yine patlama, yine ölüm vardı pazar günü Ankara'da.

Bir bomba, masum 37 insanın canını aldı; evlerine gitmek için, otobüs bekledikleri duraklarda.

Son altı ayda Ankara'da yaşanan 3 bombalı saldırıda 168 yurttaş hayatını kaybetti.

7 Haziran seçimlerinden sonra 'tek başına iktidar' olmayı, 'kaosun sonu' ilan etmişlerdi.

Vatandaş inandı ve 1 Kasım'da tek başına iktidara onay verdi.

Olmadı!

Kaos bitmedi!

***

Saldırının PKK'nın işi olduğu açıklandı.

PKK bir terör örgütüdür. Yöntemi toplumda 'korku ve endişe yaratmak'tır.

PKK siyasi bir örgüt değildir. Siyaset erbabı sorunları konuşarak çözer. Kendi düşüncesi için kamuoyu oluşması gerektiğinden, halka sempatik gelecek söylem ve eylemlere yer verir. Halka saldırmaz.

Bu nedenle PKK'yı siyasi bir örgüt görmek aymazlık olur.

***

HDP, Türkiyelileşme vizyonuyla başlamıştı. PKK'yı dağdan indirecek, ülkeyi şiddet sarmalından kurtaracaktı. Etkili olması için normal siyasetin işlemesi gerekiyordu. Güç kazanarak geldiği parlamento çalışmadı, çalıştırılmadı.

HDP de PKK ile iç içe girdi, açmaza düştü.

HDP'nin altı boş çıktı veya boşaltıldı.

***

PKK, HDP'nin Kürt halkını temsil etmesini istemedi. 'Kürtler adına masaya ancak ben otururum' dedi. Cumhuriyet tarihinde ilk defa bu kadar çok temsiliyet hakkı kazanmış bir Kürt siyasetini 'baraj altında, parlamento dışında kalmasına neden olacak eylemler'e kim sokabilir?

HDP'yi aklamak ya da karalamak değil amaç.

Görünen o ki; PKK, HDP'yi istemiyor!

***

PKK, Suriye'de yaşanan karmaşadan yararlanarak YPG ile birlikte elde ettiği mevzi ve Kobani'de edindiği şehir çatışması tecrübesiyle, Irak ve Suriye merkezli eylemlerini Türkiye'ye taşıdı.

Hendekleri mahalleli gençler kazdı, yerlerine profesyonel savaşçılar geçti. Yüzlerce kayba neden olan savaşı başlattı. 'Şehitlerin ve şehirlerin acısı' yüreklerimize inerken, PKK kendince başarılı olduğunu sandı.(!)

PKK'nın bilmediği bir şey oldu. Hendek savaşlarının halk tarafından destekleneceğini zannederken, Kürt halkı yerleşim yerlerini boşalttı. Alamadığı destekten sonra da halka artık 'bana katılın' demeyi bıraktı, 'katılmazsan bedelini ödersin' söylemine geçti.

Kazanımının bir 'Pirus Zaferi' kadar bile olmayacağını da anladı.

***

Terör örgütü 'nefret üzerinden sörf' yapmaktadır.

Güneydoğu'daki 'başarısızlığını sansasyonel olaylarla kapatma' çabasındadır.

Yarattığı nefretle kaşıdığı 'Türk-Kürt çatışması'ndan kendisine çıkar ummaktadır.

Devletin halkın üzerine şiddetle gitmesini, kendisine 'şiddetten militan çıkması'nı beklemektedir.

'Kürtlerin temsil hakkı'nın, HDP'de değil, kendisinde olduğunu iddia etmektedir.

Bize düşen, PKK'nın bir terör örgütü olduğunu, siyasetle ilgisinin olmadığını bilmektir. Bir de her Kürt yurttaşın PKK'lı olmadığını…

Aksini düşünüp yıllardır birlikte yaşadığı Kürt komşusuna, onların mekanlarına saldıranların davranışına ancak 'toplumsal ötenazi' denebilir.

***

Cumhuriyet 'etnik ve inanç kökenlerine bakılmaksızın' bu topraklarda yaşayan insanlar tarafından kuruldu.

Tam da 'Çanakkale Savaşı'nın 101. yılını kutlarken,

Hiçbir etnik söylemi ağzımıza almadan,

Hiçbir siyasi kimliğe sığınmadan,

Ortak tepki vermeliyiz ve PKK'nın bu hain saldırısını lanetlemeliyiz.

***

'Cumhuriyet'in kurucu DNA'sını bozmamalıyız.