Ülkemizde uzun süredir devam eden ve son günlerde iyice harlanan 'demokrasi ve barış yangını' tüm toplumsal değerlerimizi ciddi boyutta tehdit ediyor...
Bu tehlikeli yangına karşı barış ve demokrasi güçlerimizin birlikteliğinin güçlenmesi gerekiyor…
Sorunun bir başka boyutuyla, duyarlı yurttaşlarımızın barış ve demokrasiden yana olan örgütlerimize daha güçlü destek vermesi gerekiyor…
Ben bugünkü yazımda:
  • 'Türkiye'de laik ve demokratik eğitimin korunması ve geliştirilmesi' mücadelesinde çok önemli katkıları ve sorumlulukları olan EĞİTİM SEN'in,
  • Ve 'Türkiye'nin bağımsızlık, demokrasi, barış, hak, hukuk, adalet mücadelesinde çok önemli yeri olan CHP'nin' güncel durumlarıyla ilgili değerlendirmelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
EĞİTİM SEN'in 23. KURULUŞ YILDÖNÜMÜ
Geçtiğimiz Çarşamba günü, 'EĞİTİM SEN'in 23. Kuruluş Yıldönümü' dolayısıyla Eskişehir'de bu mücadelenin geçmişinde başkanlık görevi yüklenmiş kişilerle bugünkü şube yönetiminin ortak bir basın açıklaması yapması çok anlamlı oldu.
Bu anlamlı buluşmada, öğretmen sendikacılığının 1986- 1992 yıllarını kapsayan sürecinde Eskişehir'de (ve Türkiye örgütlenmesinde) önemli sorumluluklar yüklenmiş bir eğitimci olarak; anılarım, bilincim ve umutlarım tazelendi…
Bilindiği gibi, Türkiye demokratik öğretmen örgütlenmesinin yaklaşık 110 yıllık bir tarihsel süreci var.
Bu süreçte yer alan önemli öğretmen örgütleri şunlar:
  • Encümen-i Muallimin (Cemiyet-i Muallimin) – 1908
  • Muallim ve Muallimeler Cemiyeti – 1920
  • TÖDMF – 1954/ 1965
  • TÖS – 1965/ 1971
  • TÖB – DER – 1971/ 1980
  • Abece Dergisi (Nisan 1986) ve EĞİT- DER – 1988/ …
  • EĞİTİM- İŞ – 28 Mayıs 1990/ 23 Ocak 1995
  • EĞİT- SEN – 13 Kasım 1990/ 23 Ocak 1995
  • EĞİTİM SEN – 23 Ocak 1995/… (Bu sendika, EĞİTİM- İŞ ve EĞİT- SEN'in birleşmesi ile oluştu.)

Bu tarihsel sürecin hiçbir aşamasında, son 10 yılda olduğu gibi, gerici güçler eğitim çalışanları örgütlenmesinde böylesine çoğunluğa sahip olamamıştır…
Bu 110 yıllık sürecin hemen tüm dönemlerinde öğretmen örgütlenmesinde iki temel sorun yaşanmıştır.
Birincisi, 'Öğretmen örgütlenmesinin önüne yasal ve geleneksel engeller/ zorluklar çıkarılmıştır…'
İkincisi, Öğretmen örgütleri arasında olması gerektiği gibi 'güçlü birliktelik' sağlanamamıştır.
Bu iki temel sorunun doğal sonucu olarak, 'kurulan öğretmen örgütlerinin ömürleri kısa olmuştur…'
Örneğin TÖS 6 yıl, TÖB- DER 9 yıl, EĞİTİM- İŞ ve EĞİT- SEN 5 yıl yaşayabilmişlerdir.
Bugün 30 yaşında olan EĞİT- DER ve 23 yaşında olan EĞİTİM SEN; dünyada yaşları 'yüz yıllar' ile ölçülen öğretmen örgütleri arasında 'toy' sayılırlar…
'Türkiye demokratik öğretmen hareketi, ne yazık ki günümüzde tarihinin en dağınık ve en etkisiz dönemini yaşıyor…'
Oysa demokratik öğretmen hareketi tarihi, bu konuda günümüze ve geleceğe ışık tutacak deneyimlerle yüklüdür. Bu süreçten alınacak önemli dersler vardır.
Günümüzde alınacak derslerden özellikle 'Sendikal Birlik ve Sendikal Bağımsızlık' konuları çok büyük önem taşıyor…
Uzun ve ince bir yol olan demokrasi mücadelesi, eğitim alanındaki sorunların çözümü için öncelikle 'daha nitelikli ve daha kitlesel örgütler' gerektiriyor.
Bu gerçekler, 'Türkiye'de laik ve bilimsel eğitimden yana olan tüm eğitim örgütlerinin tek ve güçlü bir çatı altında birleşmelerini adeta dayatıyor…'
Bu konuda da öncelikli görev, 110 yıllık demokratik öğretmen hareketinin bugünkü en güçlü halkası olan EĞİTİM SEN'e düşüyor…
CHP 36. OLAĞAN KURULTAYI
CHP 36. Olağan Kurultayı 3-4 Şubat 2018 tarihlerinde Ankara Arena Spor Salonu'nda toplanıyor.
Türkiye'nin yaşamakta olduğu olağanüstü koşullarda bu kurultay olağanüstü önem taşıyor.
AKP/RTE iktidarıyla yandaşlarının tüm yıpratıcı saldırılarına ve kendi içindeki dengesiz eleştirilere karşın, CHP'de kurultay öncesi demokratik bir süreç yaşandı.
Yaklaşık 150 günlük kurultay öncesi süreçte:
  • 30 bin üzerinde mahallede delege seçimleri, 940 ilçe kongresi, 81 il kongresi yapıldı.
  • İl ve ilçe kongrelerinin büyük çoğunluğunda 2-3 adaylı listeler yarıştı.
  • Seçilen 1090 kurultay delegesinden 740'ı yeni isimlerden oluştu.
  • Parti görevlerine seçilen gençlerin ve kadın üyelerin oranı arttı.
Açıkçası, CHP kurultay sürecinde ortaya çıkan böylesi demokratik sayısal veriler ülkemizde başka hiçbir partide görülmüyor.
Bu durumda, 'Ülkemiz koşullarında parti içi demokrasinin en iyi işlediği partinin CHP olduğu' gerçeğini teslim etmek gerekiyor.
Görülmesi gereken bir diğer gerçek de 'Ülkemizde toplumsal muhalefetin en büyük örgütlü gücünün ve öncüsünün CHP olduğudur…'
Kurultay teması olarak belirlenen 'Adalet ve Cesaret' sloganı da bence çok anlamlıdır.
Çünkü barış ve demokrasinin yanmakta olduğu ülkemizde; öncelikli olan 'Hak, Hukuk, Adalet' mücadelesinin 'daha azimli ve daha kararlı olarak sürdürülmesi' artık dayatıyor…
Kurultay için akla gelen birkaç öneriyi de izninizle sizlerle paylaşmak istiyorum:
  • Türkiye için çözüm ve çıkış politikalarının tartışıldığı bir kurultay olmalıdır.
  • Sosyal demokrasinin ve Cumhuriyet devriminin temel ilkeleri tavizsiz savunulmalı ve geliştirilmelidir.
  • Partinin kadroları blok değil, 'çarşaf liste' yöntemiyle seçilmelidir.
  • Bu kurultay, 'Genel Başkan değişikliği yarışına ' indirgenmemelidir.
Çünkü CHP'nin bugünkü acil sorunu genel başkanlık değildir. Üstelik genel başkanlık için adı geçen diğer adayların hiçbiri, Kemal KILIÇDAROĞLU'ndan daha iyi özelliklere sahip değildir…
Kurultayda Divan Başkanlığı için Sayın Prof. Dr. Yılmaz BÜYÜKERŞEN'in düşünülmesi, bence hem BÜYÜKERŞEN için hem de ESKİŞEHİR için onurdur.
Sağlıkla, sevgiyle, dostlukla…