Konfüçyüs'ün bu ünlü sözünden,
Benim anladığım şu;
'Eğer benim yaptıklarımı beğenmiyorsan, istemiyorsan, işine gelmiyorsa…
Bu sorunları ortadan kaldırmak için bir yol bul…
Ya da derde deva olacak bir çare bul…
Eğer ikisini de yapamıyorsan,
Yolumdan çekil…'
Ya da Diyojen'in Büyük İskender'in 'bir isteğin var mı?' sorusuna verdiği karşılık gibi;
'Gölge etme başka ihsan istemem…'

***

Konfüçyüs, bilgeliğine yaraşır bir şekilde, Aristo gibi, yanıtı 'evet ya da hayır', 'bir ya da sıfır' olacak bir soru sormuyor…
Çoktan seçmeli…
Üç şıklı…
Bir yol bul,
Bir yol aç,
Ya da yoldan çekil ben geçeyim…
Ama iktidar Aristo gibi düşünüyor galiba…
'Ya biz ya hiç…'
'Seç birini…'

***

Eskişehir halkı olarak soruyoruz…
'Kömürlü termik santral?'
Diyor ki AKP iktidarı ve iktidarın yerel temsilcileri;
'Olacaaaak…'
'Aşağı Ilıca Barajı?'
'Olmayacaaaak…'
Kurt acıkınca eski defterleri açarmış ya, biz de öyle yapalım…
'Ne oldu şu bizim eski stadın yerine yapılacak şehir meydanı?'
'Karıştırmaaaaa…'
'E peki, hani şu dünyanın en iyi projesi ödülü kazanan Süper Kent?
Hani şu, projesi hala bakanlığın koridorunda duran ama 2 senedir lafı bile edilmeyen Süper Kent?'
'Ellemeeee….'
'Neyse tam sırası ama üçüncü üniversiteyi sormayacağım bile…'
'Aferiiiiiin…'

***

'Yol bulmuyorsun,
Yol açmıyorsun,
Yoldan da çekilmiyorsun…
Peki ne yapacağız biz?'
'Ya biz ya hiç…
Seç birini…'

***

Konfüçyüs'le başladık, Diyojen'le bitirelim…
Diyojen Sinop'un dar sokaklarında yürürken, çok zengin bir adamla karşı karşıya gelir…
Sokağın o köşesi o kadar dardır ki, iki kişinin yan yana geçmesi olanaksızdır…
Zengin olan burnunu kibirle havaya kaldırıp homurdanır…
'Ben senin gibi bir serseme yol vermem…'
Diyojen, önce adamın yüzüne bakar, kenara çekilirken de şöyle der;
'Ben veririm…'