Son yıllarda ülkemizde genel siyasetin kalitesi öylesine düştü ki, ucuz siyaset polemikleri her yanımızı sarmış durumda…

Sağlıklı bir toplumun temel dayanakları olan 'bilim' ve 'sanat' alanlarında ise gıkımız çıkmıyor.

Oysa bilindiği gibi: 'Bir ülkede bilimden ve sanattan çok 'siyaset' konuşuluyorsa; o ülke üçüncü sınıf bir ülkedir…'

Özellikle ülkemizi son 13 yıldır tek başına yöneten sağ siyasetçilerin kalitesi artık yerlerde sürünüyor. Yani siyasetimizin sağ kulvarındaki trafik canavarları, demokrasimizi ve siyasetimizi hoyratça katlediyorlar…

Türkiye toplumundaki dinsel ve etnik farklılıkları kışkırtarak oya dönüştüren sağ siyaset, ortak toplumsal değerlerimizi parçalamaya devam ediyor.

Bu arada, sözde dinsel ve etnik özgürlükler adına siyaset yaparak toplumumuzun politik yapısını kontrol altına alan parasal güçlerin keselerini şişirmelerini ise bu toplumun sessiz çoğunluğu olarak safça izlemeye devam ediyoruz... Sanki toplumca akıl tutulması yaşıyoruz…

Oysa yine bilindiği gibi: ' Bir ülkede akıl ve sanattan çok servete değer verilirse, bilinmelidir ki; orada keseler şişmiş ama kafalar boşalmıştır…'

Bizim ülkemizdeki keseleri şişkin ama kafaları boş siyasetçiler; ayakkabı kutularından saraylara, maden ocaklarından zeytinliklere ve Amerika'yı yeniden keşfetmeye kadar uzanan öylesine ilginç saçmalıklar sergiliyorlar ki

Bu saçmalıkları sona erdirecek güç ve umut ise siyasetin solunda yatıyor.

SOL KULVARIN GENEL GÖRÜNÜMÜ

İnsanlığın iyi, güzel ve doğru değerlere ulaşması için en gerçek yol gösterici olan 'sol siyaset kulvarı', ne yazık ki bizim ülkemizde iyi görünmüyor. Şöyle ki:

· Sol kulvarımızda 'dağınıklık' ve karmaşa sürüyor.

· Solumuzun 'örgütlülük düzeyi' ve 'kitle bağları' güçlü değil.

· Sol değerler halk kitlelerine gereğince anlatılamıyor vb…

Bu nedenlerle emek ve demokrasinin yaşam alanlarını sağ siyaset işgal etmiş durumda… Oysa biliyoruz ki 'doğru ve güçlü örgütlenme olmadan sol siyaset de olmaz, demokrasi de…'

SOL KULVARDAKİ KASİSLER

Sol kulvarımızda oluşmuş ama sola yakışmayan bazı çukurlar ve tümsekler, zaten özünde 'güven sorunu' olan sol kitleleri ciddi anlamda kaygılandırıyor.

Bu kasislerden en tehlikelisini 'HDP/ PKK Çizgisi' oluşturuyor. Evrensel sol değerlere tamamen aykırı olarak; içinde 'Kürt milliyetçiliği' ve 'terör' virüsleri taşıyan ve 'çözüm sürecini demokrasi güçlerinde değil, AKP gericiliğinde arayan' bu çizgi, sol siyasete büyük zarar veriyor.

Evrensel sol değerlere aykırı olan başka bir tehlikeli kasisi ise ülkemizdeki 'nasyonal sosyalizm' meraklıları oluşturuyor. Tarihteki çok acı örneklerine rağmen, kendilerini 'ulusal solcu' olarak yaftalayan bu çizgi; 'Türk şovenizmi' ile 'militarizm' virüslerini kaynaştırarak ve 'ucuz kahramanlık eylemleri sergileyerek', sol kulvardaki yolcuların midelerini bulandırmaya devam ediyor…

Ayrıca, sol kulvarda yer alan ve öncelikleri diğer sol grupları eleştirmek olan birçok marjinal sol grubun oluşturduğu küçük kasislere de dikkat etmek gerekiyor…

Özetle, sol kulvarımızın kasislerden arındırılarak toplumumuzu aydınlık yarınlara ulaştıracak sol örgütlenmenin güçlendirilmesi gerekiyor…

SOL KULVARDA YENİ OLUŞUMLAR

· Anadolu Partisi:

Bilindiği gibi, CHP'den istifa eden Emine Ülker TARHAN tarafından 14 Kasım 2014 tarihinde 'Anadolu Partisi' adı altında yeni bir parti kuruldu.

Öncelikle, başta Emine Ülker TARHAN ve Süheyl BATUM olmak üzere CHP içinde kendilerini 'ulusalcı(!)' diye tanımlayan birkaç milletvekilinin son zamanlarda ötücü keklikler gibi sorumsuzca yapmakta oldukları söylem ve tutumların sol siyaset etiğine aykırı olduğunu görmek gerekiyor.

Zaten bence Anadolu Partisi ortaya koyduğu programla 'sol' kimlikten daha çok 'merkezci' ya da 'ulusalcı' bir kimlik iddiasındadır.

Ayrıca bu partinin 'adının' Siyasi Partiler Yasası'na aykırı olduğu da ileri sürülmektedir.

Kurucularının kapasitesi ve programı yetersiz, kuruluş biçimi ise yanlış olan böyle bir partinin ülkemiz siyaset arenasında yer edinebilmesi mümkün görünmüyor.

Ama neylersiniz ki 'eksik bilincin temel özelliği, yanlıştan yanlış üretme çabasını aralıksız sürdürmesidir…'

CHP seçmeninden oy kapmayı hedefleyen bu tür kolaycı girişimlere artık bir son verilmelidir.

· Birleşik Haziran Hareketi:

Geçtiğimiz Ekim ayı içinde, çeşitli akademisyenler, çeşitli sol/ sosyalist parti ve örgütler, birçok STK temsilcisi; ODTÜ Vişnelik Tesisleri'nde seri toplantılar yaparak 'Birleşik Haziran Hareketi' adı altında yeni bir sol oluşum çağrısı yaptılar. Hareketin ilke ve amaçları şöyle özetleniyor:

'Eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik, kamucu, dayanışmacı, laik, bağımsız, toplumcu bir cumhuriyet ve ülke için;'

'Gericiliğe, faşizme, emperyalizme, piyasacı yağma düzenine ve bunları temsil eden AKP rejimine karşı birlikte yola çıkıyoruz…'

Özünde 'gezi ruhu' olan, 'siyasetin etnik ve dinsel yaklaşımlardan arındırılarak evrensel sol değerler ışığında yapılmasını' savunan ve ülkemizde sol siyasette 'sosyalistlerle sosyal demokratların birlikte mücadelesini' benimseyen bu hareket; sola duyarlı olan yurttaşların sahip çıkması gereken önemli bir umuttur.

SOL KULVARIN TEMEL SORUMLULUĞU CHP'DE

Sözün özü, ülkemizin bugün içinde bulunduğu somut koşullar; sol kulvarın ve dolayısıyla demokrasinin güçlenmesinde CHP'ye önemli sorumluluklar yüklüyor. Çünkü ülkemizdeki solun ana gövdesi CHP içinde yer almaktadır.

Çünkü CHP'nin 91 yıllık tarihi ve geleceği, ulusal ve evrensel değerlerimizin bir sentezidir.

Bu bağlamda, bugün CHP'nin 'Türkiye'nin Birleştirici Gücü' şiarıyla ve 'Geleceği Birlikte Kuracağız' çağrısıyla sürdürmekte olduğu mücadele doğrudur, yerindedir ve tüm duyarlı yurttaşların desteğini gerektirmektedir.

Sevgiyle, dostlukla ve sağlıkla.