Haşr Suresi'nin öne çıkan bir konusu olan "Nadiroğulları sürgünü," surede detaylı bir şekilde anlatılan önemli bir olaydır. Sure, toplu bir sürgün ve dağılma durumunu açıklamakta ve bu olayın topluluk içinde nasıl bir etki yarattığını vurgulamaktadır. Aynı zamanda surede, Allah'ın güç ve kontrolü üzerine vurgu yapılarak müminlere, O'nun izniyle yaşanan olaylara teslim olmaları öğütlenir.
Haşr Suresi, içerdiği bu olaylar ve mesajlarla Müslümanlar için birçok öğüt ve ders içerir. Her bir ayeti üzerinde düşünülerek anlaşılmaya çalışılabilir, bu da kişinin imanını pekiştirmesine yardımcı olabilir.
Haşr (Hüvallahüllezi) Suresi Okunuşu
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. Sebbeha lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard(ardı), ve huvel azîzul hakîm(hakîmu).
2. Huvellezî ahracellezîne keferû min ehlil kitâbi min diyârihim li evvelil haşri, mâ zanentum en yahrucû ve zannû ennehum mâniatuhum husûnuhum minallâhi fe etâhumullâhu min haysu lem yahtesibû ve kazefe fî kulûbihimur ru'be yuhribûne buyûtehum bi eydîhim ve eydîl mu'minîne fa'tebirû yâ ulîl ebsâr(ebsâri).
3. Ve lev lâ en keteballâhu aleyhimul celâe le azzebehum fîd dunyâ, ve lehum fîl âhırati azâbun nâr(nâri).
4. Zâlike bi ennehum şâkkûllâhe ve resûlehu, ve men yuşâkkıllâhe fe innallâhe şedîdul ikâb(ikâbi).
5. Mâ kata'tum min lînetin ev teraktumûhâ kâimeten alâ usûlihâ fe bi iznillâhi ve li yuhziyel fâsikîn(fâsikîne).
6. Ve mâ efâallâhu alâ resûlihî minhum fe mâ evceftum aleyhi min haylin ve lâ rikâbin ve lâkinnallâhe yusallitu rusulehu alâ men yeşâu, vallâhu alâ kulli şey'in kadîr(kadîrun).
7. Mâ efâallâhu alâ resûlihî min ehlil kurâ fe lillâhi ve lir resûli ve li zîl kurbâ vel yetâmâ vel mesâkîni vebnis sebîli key lâ yekûne dûleten beynel agniyâi minkum, ve mâ âtâkumur resûlu fe huzûhu ve mâ nehâkum anhu fentehû, vettekûllâh(vettekûllâhe), innallâhe şedîdul ikâb(ikâbi).
8. Lil fukarâil muhâcirînellezîne uhricû min diyârihim ve emvâlihim yebtegûne fadlen minallâhi ve rıdvânen ve yansurûnallâhe ve resûlehu, ulâike humus sâdikûn(sâdikûne).
9. Vellezîne tebevveud dâre vel îmâne min kablihim yuhıbbûne men hâcera ileyhim ve lâ yecidûne fî sudûrihim hâceten mimmâ ûtû ve yu'sirûne alâ enfusihim ve lev kâne bihim hasâsatun, ve men yûka şuhha nefsihî fe ulâike humul muflihûn(muflihûne).
10. Vellezîne câû min ba'dihim yekûlûne rabbenâgfir lenâ ve li ihvâninâllezîne sebekûnâ bil îmâni ve lâ tec'al fî kulûbinâ gıllen lillezîne âmenû rabbenâ inneke raûfun rahîm(rahîmun).
11. E lem tera ilâllezîne nâfekû yekûlûne li ihvânihimullezîne keferû min ehlil kitâbi le in uhrictum le nahrucenne meakum ve lâ nutîu fî kum ehaden ebeden ve in kûtiltum le nensurannekum, vallâhu yeşhedu innehum le kâzibûn(kâzibûne).
12. Le in uhricû lâ yahrucûne meahum ve le in kûtılû lâ yansurûnehum ve le in nasarûhum le yuvellunnel edbâr(edbâre), summe lâ yunsarûn(yunsarûne).
13. Le entum eşeddu rahbeten fî sudûrihim minallâhi, zâlike bi ennehum kavmun lâ yefkahûn(yefkahûne).
14. Lâ yukâtilûnekum cemîan illâ fî kuran muhassanetin ev min verâi cudur(cudurin), be'suhum beynehum şedîd(şedîdun), tahsebuhum cemîan ve kulûbuhum şettâ, zâlike bi ennehum kavmun lâ ya'kılûn(ya'kılûne).
15. Ke meselillezîne min kablihim karîben zâkû vebâle emrihim ve lehum azâbun elîm(elîmun).
16. Ke meseliş şeytâni iz kâle lil insânikfur, fe lemmâ kefera kâle innî berîun minke innî ehâfullâhe rabbel âlemîn(âlemîne).
17. Fe kâne âkıbetehumâ ennehumâ fîn nâri hâlideyni fîhâ, ve zâlike cezâuz zâlimîn(zâlimîne).
18. Yâ eyyuhâllezîne âmenûttekullâhe veltenzur nefsun mâ kaddemet li gadin, vettekûllahe, innallâhe habîrun bi mâ ta'melûn(ta'melûne).
19. Ve lâ tekûnû kellezîne nesûllâhe fe ensâhum enfusehum, ulâike humul fâsikûn(fâsikûne).
20. Lâ yestevî ashâbun nâri ve ashâbul cenneti, ashâbul cenneti humul fâizûn(fâizûne).
21. Lev enzelnâ hâzâl kur'âne alâ cebelin le raeytehu hâşian mutesaddian min haşyetillâh(haşyetillâhi), ve tilkel emsâlu nadribuhâ lin nâsi leallehum yetefekkerûn(yetefekkerûne).
22. Huvallâhullezî lâ ilâhe illâ huve, âlimul gaybi veş şehâdeti, huver rahmânur rahîm(rahîmu).
23. Huvallâhullezî lâ ilâhe illâ huve, el melikul kuddûsus selâmul mu'minul muheyminul azîzul cebbârul mutekebbir(mutekebbiru), subhânallâhi ammâ yuşrikûn(yuşrikûne).
24. Huvallâhul hâlikul bâriul musavviru lehul esmâul husnâ, yusebbihu lehu mâ fîs semâvâti vel ard(ardı) ve huvel azîzul hakîm(hakîmu).
Haşr (Hüvallahüllezi) Suresi Türkçe Anlamı
Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla
1. Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah'ı tespih etmektedir. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
2. O, kitap ehlinden inkâr edenleri ilk toplu sürgünde yurtlarından çıkarandır. Siz onların çıkacaklarını sanmamıştınız. Onlar da kalelerinin, kendilerini Allah'tan koruyacağını sanmışlardı. Ama Allah'ın emri onlara ummadıkları yerden geldi. O, yüreklerine korku düşürdü. Öyle ki, evlerini hem kendi elleriyle, hem de mü'minlerin elleriyle yıkıyorlardı. Ey basiret sahipleri, ibret alın.[1]
3. Eğer Allah, onlar hakkında sürülmeye hükmetmemiş olsaydı, muhakkak kendilerine dünyada azap edecekti. Ahirette ise, onlar için cehennem azabı vardır.
4. Bu, onların Allah'a ve Resûlüne karşı gelmeleri sebebiyledir. Kim Allah'a karşı gelirse bilsin ki, Allah'ın azabı şiddetlidir.
5. (Savaş gereği,) hurma ağaçlarından her neyi kestiniz, yahut (kesmeyip) kökleri üzerinde dikili bıraktınızsa hep Allah'ın izniyledir. Bu da fasıkları rezil etmesi içindir.
6. Onların mallarından Allah'ın, savaşılmaksızın peygamberine kazandırdığı mallar için siz, at ya da deve koşturmuş değilsiniz. Fakat Allah, peygamberlerini, dilediği kimselerin üzerine salıp onlara üstün kılar. Allah'ın her şeye hakkıyla gücü yeter.
7. Allah'ın, (fethedilen) memleketlerin ahalisinden savaşılmaksızın peygamberine kazandırdığı mallar; Allah'a, peygambere, onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir. O mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir servet (ve güç) hâline gelmesin diye (Allah böyle hükmetmiştir). Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin. Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah'ın azabı çetindir.
8. Bu mallar özellikle, Allah'tan bir lütuf ve hoşnudluk ararken ve Allah'ın dinine ve peygamberine yardım ederken yurtlarından ve mallarından uzaklaştırılan fakir muhacirlerindir. İşte onlar doğru kimselerin ta kendileridir.
9. Onlardan (muhacirlerden) önce o yurda (Medine'ye) yerleşmiş ve imanı da gönüllerine yerleştirmiş olanlar, hicret edenleri severler. Onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden, hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
10. Onlardan sonra gelenler ise şöyle derler: "Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin tutturma! Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen çok esirgeyicisin, çok merhametlisin."[4]
11. Kitap ehlinden o inkâr eden kardeşlerine, "Yemin ederiz ki, siz (Medine'den) çıkarılırsanız, muhakkak biz de sizinle beraber çıkarız. Sizin hakkınızda asla kimseye boyun eğmeyiz. Eğer size karşı savaşılırsa, size mutlaka yardım ederiz" diyerek münafıklık yapanlara bakmaz mısın? Hâlbuki Allah onların kesinlikle yalancı olduklarına şahitlik eder.
12. Andolsun, eğer (kardeşleri Medine'den) çıkarılırsa, onlarla beraber çıkmazlar. Kendilerine karşı savaşılırsa, onlara yardım etmezler. Yardım edecek olsalar bile andolsun mutlaka arkalarını dönüp kaçarlar, sonra kendilerine de yardım edilmez.
13. Onların kalplerinde size karşı duydukları korku, Allah'a karşı duydukları korkudan daha baskındır. Bu, onların anlamaz bir toplum olmaları sebebiyledir.
14. Onlar müstahkem kaleler içinde veya duvarlar arkasında olmadan sizinle toplu hâlde savaşmazlar. Kendi aralarındaki çekişmeleri şiddetlidir. Sen onları toplu sanırsın. Hâlbuki kalpleri darmadağınıktır. Bu, onların akılları ermez bir topluluk olmalarındandır.
15. Onların durumu, kendilerinden az öncekilerin (Mekkeli müşriklerin) durumu gibidir. Onlar (Bedir'de) yaptıklarının cezasını tatmışlardır. Onlara (Ahirette de) elem dolu bir azap vardır.
16. Münafıkların durumu ise tıpkı şeytanın durumu gibidir. Çünkü şeytan insana, "İnkâr et" der; insan inkâr edince de, "Şüphesiz ben senden uzağım. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım" der.
17. Nihayet ikisinin de (azdıranın da azanın da) akıbeti, ebediyen ateşte kalmaları olmuştur. İşte zalimlerin cezası budur.
18. Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.
19. Allah'ı unutan ve bu yüzden Allah'ın da kendilerine kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. İşte onlar fasık kimselerin ta kendileridir.
20. Cehennemliklerle cennetlikler bir olmaz. Cennetlikler kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
21. Eğer biz, bu Kur'an'ı bir dağa indirseydik, elbette sen onu Allah korkusundan başını eğerek parça parça olmuş görürdün. İşte misaller! Biz onları insanlara düşünsünler diye veriyoruz.
22. O, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayan Allah'tır. Gaybı[5] da, görünen âlemi de bilendir. O, Rahmân'dır, Rahîm'dir.[6]
23. O, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan Allah'tır. O, mülkün gerçek sahibi, kutsal (her türlü eksiklikten uzak), barış ve esenliğin kaynağı, güvenlik veren, gözetip koruyan, mutlak güç sahibi, düzeltip ıslah eden ve dilediğini yaptıran ve büyüklükte eşsiz olan Allah'tır. Allah, onların ortak koştuklarından uzaktır.
24. O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah'tır. Güzel isimler O'nundur. Göklerdeki ve yerdeki her şey O'nu tesbih eder. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Haşr (Hüvallahüllezi) Arapça Okunuşu
Haşr (Hüvallahüllezi) Suresi 1. sayfa
Haşr (Hüvallahüllezi) Suresi 2. sayfa
Haşr (Hüvallahüllezi) Suresi 3. sayfa
Haşr (Hüvallahüllezi) Suresi 4. sayfa
Haşr (Hüvallahüllezi) Suresi Fazileti ve Faydaları
Haşr Suresi, hem içeriğindeki hükümler ve öğütler hem de tevhid inancını pekiştiren ayetleriyle önemli bir suredir. Surenin, Mücâdile ve Mümtehine sureleri ile ilişkilendirilerek anılması, bu sureler arasındaki bağlantıyı vurgulamaktadır. Mücâdile Suresi'nde müminlere galip gelme müjdesi verilirken, Haşr Suresi'nde bu galibiyetin nasıl gerçekleştiği detaylı bir şekilde açıklanmaktadır. Mümtehine Suresi'nde ise Allah'a ve müminlere düşman olanlarla dostluk kurmamanın önemi belirtilmiş, Haşr Suresi'ndeki genel uyarılar Mümtehine Suresi'nde ayrıntılarıyla ele alınmıştır.
Surenin son üç ayeti, İslam imanının temelini oluşturan Allah'ın yüceliğini dile getiren isim ve sıfatlardan meydana gelmektedir. Bu ayetler, imanın temelini güçlendirmek ve Allah'a olan sevgiyi pekiştirmek adına büyük önem taşır.
Ayrıca, sabah namazlarından sonra Haşr Suresi'nin son üç ayetinin okunmasıyla ilgili bir hadis aktarılmaktadır. Bu uygulama, Müslümanlar arasında bir gelenek haline gelmiş ve bu surenin özel bir faziletine işaret etmiştir. Ancak, bu hadisin bazı eleştiriye maruz kaldığı ve zayıf bir senedi olduğu belirtilmiştir. Her ne kadar bu hadis zayıf olarak değerlendirilse de, sabah namazları sonrasında bu surenin okunmasının benimsendiği bilinmektedir.
Haşr Suresi'nin faziletleri ve içeriği, müminlere güçlü bir iman, tevhid inancı, tedbirli ve dikkatli olma konularında rehberlik etmesi bakımından büyük önem taşır. Bu sure, Müslümanların günlük yaşamlarında uygulamalarına rehberlik eden hükümleriyle ve tevhid inancını pekiştiren ayetleriyle önemli bir kaynaktır.
Haşr (Hüvallahüllezi) Suresi Dinle
Haşr Suresi neye iyi gelir?
Haşr Suresi, özellikle son üç ayetiyle Allah'ın yüceliğini dile getiren ve iman edenlerin O'na tabi olduğunu vurgulayan önemli bir suredir. Bu ayetler, müminlere Allah'ın üstünlüğünü hatırlatmak, imanlarını güçlendirmek ve O'na olan teslimiyetlerini pekiştirmek adına büyük bir değere sahiptir.
Bu sureyi her gün okuma alışkanlığı edinen bir kişi, bu eylemi sadece bir ibadet olarak değil, aynı zamanda Allah'a olan teslimiyetini ve imanını her gün tazeleme fırsatı olarak görebilir. Bu sürekli tekrar, kişinin imanını güçlendirerek, Allah'a daha yakın bir kul olmasına katkı sağlayabilir.
Rivayetlere göre, Haşr Suresi'ni her gün okuyan bir kişi, vefat ettiğinde şehitlik mertebesine erişir. Bu, kişinin Allah'a olan bağlılığı, imanı ve sürekli olarak O'na sığınması nedeniyle elde ettiği bir mükafattır. Ancak bu tür rivayetlerin her zaman sağlam bir senedi olmayabilir ve dikkatli olunmalıdır.
Sonuç olarak, Haşr Suresi'nin okunması, Allah'a olan teslimiyeti güçlendiren, imanı pekiştiren ve kişiyi daha yakın bir kul haline getiren önemli bir ibadettir. Bu surenin faziletleri, içeriği ve anlamıyla birlikte düzenli olarak okunması, Müslümanların günlük yaşamlarında manevi bir rehberlik ve güç kaynağı olabilir.
Haşr suresinin son 3 ayeti ne için okunur?
Bu rivayet, Haşr Suresi'nin sonundan üç ayeti okumanın faziletine dairdir. Rivayetlerin içerdikleri bilgilerin sağlamlığı konusunda dikkatli olmak önemlidir, çünkü bazı rivayetlerin zayıf veya uydurma olabileceği bilinmektedir. Bu konuda şu hususlara dikkat edilmelidir:
-
Senet (Zincir): Rivayet zinciri, hadisin güvenilirliği açısından önemlidir. Sağlam bir senet, güvenilir raviler aracılığıyla isnad edilen bir hadisin doğruluğunu destekler.
-
Metin (Matn): Hadisin içeriği de dikkate alınmalıdır. İslam'ın temel prensiplerine uygun olmalı ve önceki vahiylerle çelişmemelidir.
Bu rivayetle ilgili olarak, özellikle senet (zincir) üzerinde titizlik gösterilmelidir. Eğer rivayetin isnadında zayıflıklar veya güvenilmez raviler varsa, bu rivayetin güvenilirliği konusunda şüpheye neden olabilir.
Öte yandan, bu tür rivayetler genellikle manevi yönden teşvik etmek amacıyla kullanılır. Ancak her Müslüman, dinî bilgilerini, öğretilerini ve ibadet uygulamalarını doğrulukları konusunda dikkatli bir şekilde öğrenmeli ve uygulamalıdır.
Haşr suresi hangi olay üzerine inmiştir?
Bahsedilen olaylar, Müslümanlarla antlaşma yapmış olan Medine'deki Yahudi kabileleri arasında yaşanan olayları ifade eder. Bu olaylar, özellikle Hz. Muhammed'in (s.a.s) Medine'ye hicret ettiği dönemde, Medine'deki Müslümanlar ve diğer topluluklar arasındaki ilişkileri şekillendirdi.
Nadîroğulları, Medine'de yaşayan bir Yahudi kabilesiydi. Hz. Muhammed (s.a.s) Medine'ye geldiğinde, kabile ile Hz. Muhammed ve Müslümanlar arasında bir antlaşma yapıldı. Ancak bu antlaşmaya rağmen, Nadîroğulları, Mekkeli müşriklerle ittifak yaparak Müslümanlara karşı düşmanca bir tutum sergiledi. Bu ihanetin sonucunda, Nadîroğulları'nın Medine'den sürülmelerine karar verildi.
Benzer şekilde, bazı Yahudi kabileleriyle yapılan antlaşmalara rağmen, bu kabileler arasında Müslümanlara karşı düşmanlık besleyen münafıklar (iki yüzlüler) bulunmaktaydı. Bu münafıklar, Müslümanların düşmanlarıyla işbirliği yaparak İslâm toplumunu zayıflatmaya çalıştılar. Bu durum, Müslümanlar için bir tehdit oluşturdu ve gerekli tedbirler alındı.
Bu olaylar, özellikle Haşr Suresi'nin 2. ayetinden itibaren bu konulara değinir. Surenin genel teması, Allah'ın yardımı ve koruması altında olan Müslümanlar ile düşmanları arasındaki çatışma ve ilişkileri ele almaktadır.