Gazeteciler Tarkan Demir ve Burcu Bilgiç'in sorularını yanıtlan Demir; " “19 Mart Çarşamba günü Türkiye kaos ortamına sürüklenecek bir potansiyelle güne başlamış bulundu. Tabii bu başlangıç o günden itibaren mi oldu? Tabii ki hayır. Bunların yıllara sari yapılan altyapıları var. Ve biz de 63 gündür bunun dillendirmesini, bunun haykırışını Türk toplumu ile paylaşıyorduk zaten. Nedir bu yıllara sari gelişen süreç? 2007 yılından beri ne hikmetse bu ülkede belli sistemler bilinçli olarak tahrip edilmeye başlandı. Ergenekon, balyoz ve benzeri süreçler sonrası bu işin son basamağının sivil inisiyatife olacağı aşikardı. Sivil inisiyatif kısmı da 19 Ocak günü yapılan Antalya konuşması sonrası 20 Ocak'ta Genel Başkanımız Ümit Özdağ’ın tutuklanmasıyla başladı. Bu silsile 19 Mart ve devamında Mansur Yavaş ve diğer muhalif kanatları olarak devam etmesi aleni olacak bir sürece doğru evriliyor. Kötü bir süreç ama bu kötü süreci hayra yoracak bir millet feraseti var. Bir gençlik var, o yüzden umutluyuz efendim. Bu süreçte bizim Genel Başkanımız Sayın Prof. Prof. Dr. Ümit Özdağ tutuklanmadan öncesi dahi Türk toplumunun tek yürek olarak bir takım sıkıntıları aşma arzusundan yola çıktık. Ve birçok sivil toplum kuruşunu, siyasi partiyi elimizde ayıldığı Türk bayrağı ile ortak paydamızla ziyaret ettik. Onlara hediyelerimizi sunduk ve bir olma, beraber olma arzumuzu tekrarladık. Süreç bizim arzu etmediğimiz düzeyde devam ederken yine aynı mantıklı demokrasi, hukukun üstünlüğü, adalet gibi kavramlara dört elle sarılmak adına yapılacak her türlü faaliyet, eylem, söylem, her noktada birlik olma arzumuzu gittiğimiz her alana yaydık. Gelinen süreçte 19 Mart sonrası özellikle Saraçhane'de başlayan, daha sonra Türkiye'nin tamamına yayılan olaylarda hem içeride oluşabilecek sıkıntılı süreçleri Türk devleti ve milleti adına oluşabilecek sıkıntıları bertaraf etmek için Türk milliyetçileri olarak, Atatürkçüleri olarak sahaya çıkma zaruretimiz vardı. Biz bunu seve seve yaptık ve sahaya çıktık. Yaklaşık dört gündür de Eskişehir'de gerçekleşen her türlü fiil eylemde mücadelenin içerisindeyiz. Orada provokatif eylemlerin altyapısı çizilebilir, devletle millet karşı karşıya getirilebilir. Bunun da önlenmesi adına tüm eforumuzu sarf ediyoruz. Eskişehir özelinde de bunu özellikle beyan etmek isterim, dün de bir video paylaştım sosyal medyalarımdan; Türk toplumu, Eskişehir halkı çok itidalli davranıyor, bununla beraber emniyetimiz de gerçekten çok özenli, çok itinalı bir çalışmanın içerisinde. Müdahaleler minimize, provokasyon dışında herhangi bir müdahale yok. Provokasyon yapanları da zaten toplum o alanda görüyor ve çevresinden uzaklaşıyor. Orada biraz provokatif eylemler fazlaydı. 2013-2014 yıllarında gerçekleşen Gezi eylemleriyle şu anki öğrenci odaklı eylemleri bir tutmanın imkanı yok. Burada devlete karşı herhangi bir faaliyet kesinlikle söz konusu değil. Öğrenciler haklarını arıyorlar. Öğrenciler umutsuzluğa sevk edilmiş yarınlarını kurtarmanın telaşındalar haklı olarak. Biz de bunları desteklemek için o alanlarda onlarla beraber hareket ediyoruz. Demokrasi ve hürriyet gibi kavramların öğrenciler bünyesinde nasıl arzu edildiğini, toplumun hangi şartlardan geçtiğini, bu olayların sükunetle devam etmesinden çok daha iyi anlayabiliriz diye düşünüyorum. Çünkü yani provokatif konular dışında herhangi bir sıkıntı ben en azından partim adına görmüyorum.” ifadelerine yer verdi.