Yıl 1981. İlkokul ikiye gidiyordum. Bir soğuk kış günü okul olarak biz öğrencileri alıp Çifteler Caddesi'ne götürdüler. Sadece bizim değil, çok sayıda okul öğrencisi Çifteler Caddesi'ndeki kaldırımları doldurmuştu.

CADDE BOYUNDA
DİZİLMİŞTİK
Sabah'ın 07.00'sinden belki de 09.30'a kadar soğukta bekledik. Çok üşüdüğümü hatırlıyorum. Ondan sonra siyah bir makam aracı hiç durmayarak önümüzden geçti. Bizde öğretmenlerimizin öğrettiği sloganı attık. 'Ya Ya Ya Şa Şa Şa Kenan Paşa Çok Yaşa' diye bağırdık. Otomobilin camından bir el bizi selamlıyordu. Araç hızlı geçtiğinden el sallayan kişinin kim olduğunu görememiştik. Resmi araç gittikten sonra okulumuza döndük. O yıllarda 'Türkiye'de akan kanı durdurdu. Kardeş kardeşi vurmasının önüne geçti' diye övgüler düzülen bu kişiyi çocuk iken pek sevememiştim. Belki de 2-2,5 saat buzlu kaldırımda onun geçmesini beklediğim içindir. Otomobilden inip, binlerce öğrencinin arasında benim yanıma gelip, başımı okşasaydı, belki de sevebilirdim.

'YA YA YA ŞA ŞA ŞA KENAN PAŞA ÇOK YAŞA'
O yıllarda yaptığı mitinglerini hatırlıyorum. Alanlar insan seliydi. 7 Kasım 1982 referandumu öncesinde Eskişehir Vilayet Meydanı'ndaki mitingini hatırlıyorum. (O tarihte dokuz yaşındaydım) Alanı dolduran Eskişehirliler 'Ya Ya Ya Şa Şa Şa Kenan Paşa Çok Yaşa' sloganlarıyla darbeci generali alkışlıyordu. %91,4 oy ile Anayasa referandumu kabul edildi. Bu oy oranı ile Kenan Evren Cumhurbaşkanı oldu. Süleyman Demirel, merhum Bülent Ecevit, merhum Alparslan Türkeş, merhum Necmettin Erbakan'ın yasaklı olduğu o yıllarda parti kursaydı, o parti bile seçimi açık farkla kazanırdı. 1981'de yaptığı bir konuşmada siyasi yasaklı parti mensupları içi; 'Bunlar tencereyi pisletmişlerdi, biz temizledik. Yeniden tencereyi verelim, yeniden pisletsinler istedikleri bu' diyen Kenan Evren'in milyonlarca taraftarı vardı. Bu kitle belki de Demirel, Ecevit, Türkeş, ve Erbakan'ın artık politika yapmayacağına inandıkları için o yıllarda ki en büyük güce dönmüştü. Güç de Kenan Evren liderliğindeki askeri cunta idi.

KİTAPLAR SAKINCALIYDI
Seksenler çocuğu olarak, İlkokul, ortaokul yıllarında Türkiye'nin önde gelen şair ve yazarların eserlerini okuyamadım. Çünkü hepsi yasaklıydı. İl Halk Kütüphanesi'nde okumak için aldığımız kitapların bazı sayfaları 'sakıncalı' diye koparılmıştı. O yıllarda bazı komşularımız kitaplarını kömürlükte saklıyordu. 'Polis gelir, kitabı bulur. Bizi cezaevine atar' diye korkuyorlardı. Rahmetli babam, merhum Adnan Menderes hayranıydı. Evimizin salonunda büyük bir Adnan Menderes posteri vardı. Babam 12 Eylül sonrasında bu posteri kaldırıp, kömürlüğe saklamıştı. Benim kuşağım, 'Teksas Bilek, Zagor, Mister No' çizgi romanlarıyla okuma sevgisi kazandı. O yıllarda Gırgır Dergisi 1 milyon satıyordu. Askeri cunta ancak mizah ile eleştiriliyordu. Merhum Zeki Alasya-Metin Akpınar, Nejat Uygur oyunlarıyla politik eleştirileri sergiliyordu.

'İKİ SAĞDAN İKİ
SOLDAN ASIYORDUK'
'Adalet yerini bulsun diye bir sağdan bir soldan asıyorduk. Eğer sağdan 2 asmışsak ertesi gün 2 de soldan asıyorduk', 'Asmayalım da besleyelim mi?', 'İdamları imzalarken ellerim hiç titremedi' diyen Kenan Evren artık yaşamıyor. 33 yıl önce %91,4 oyla Cumhurbaşkanı seçilen Kenan Evren'in cenazesini bugün kimse sahiplenmiyor. 1980-1989 yılları arasında onun karşısında el pençe divan duran siyasetçiler, profesörler, gazeteciler, O'nun sayesinde ülkede belli makam ve mevkilere gelenler Kenan Evren'in cenazesine sahip çıkmadı. Gözaltına alınan: 650 bin kişi, Fişlenen: 1 milyon 683 bin kişi, İdam cezası verilen: 517 kişi, İdam cezası infaz edilen: 50 Kişi, Kuşkulu biçimde ölen: Yaklaşık 300 kişi, İşkence sırasında öldükleri belgelenen: 171 kişi, Cezaevinde ölen: 299 kişi, Yurttaşlıktan çıkarılan: Yaklaşık 14 bin kişi, Sakıncalı bulunup işten çıkarılan: Yaklaşık 30 bin kişi. Bu 12 Eylül darbesinin Türkiye'ye faturası. Asılanların, işkence tezgahlarında ölen ve sakat kalanların, sakıncalı diye işlerinden olanların yaşadığı büyük acıların faturasına bugün kimse sahip çıkamaz…

*

nostalji

18 YIL ÖNCE SEYİTGAZİ'DE GÖZLEME ZİYAFETİ

18 yıl önce. Yıl: 1997. Yer: Seyitgazi. İlçede yapılan bir açılış sonrası protokol üyeleri sıcak gözlemeleri ayran eşliğinde yiyor.

ERDİR VE ALBAY
İZ BIRAKMADI
Fotoğrafta dönemin DSP Eskişehir Milletvekilleri Necati Albay, Mahmut Erdir, Büyükşehir Belediye Başkanı Orhan Soydaş, Seyitgazi Belediye Başkanı Süleyman Arif Ünal, DYP İl Başkanı Halis Barlas yer alıyor. Necati Albay ve Mahmut Erdir 1995-1999, 1999-2002 yıllarında iki dönem Eskişehir Milletvekilliği yaptı. Erdir 4 ay gibi kısa süre Tarım Bakanlığı yaptı. DSP onların zamanında iktidar da oldu. Ancak Ankara siyaseti yaptılar. 'Eskişehir'e yatırım getirelim' diye bir düşünceleri hiç olmadı. DSP'li Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'e bile fazla yardımcı olmadılar. İki dönem milletvekili seçilmelerine rağmen, Eskişehir'de iz bırakmadan siyaset sahnesinden çekildiler.
25 YIL BAŞKANLIK
YAPTI
Orhan Soydaş 1994-1997 yıllarında Tepebaşı Belediye Başkanlığı yaptı. Tepebaşı bölgesinde sevilen bir isimdi. 1997'de Aydın Arat'ın ani vefatından sonra Büyükşehir Belediye Başkanı oldu. 18 ay başkanlık yaptı. Bu sürede kendini fazla gösteremedi. 1999 yerel seçimlerinde DSP adayı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen'in karşısında ağır bir yenilgi alarak başkanlık koltuğunu bıraktı. Süleyman Arif Ünal 1984'den 2009 yılına kadar tam 25 yıl Seyitgazi Belediye Başkanlığı yaptı. 2009'da kendi isteğiyle aday olmadı. Girdiği 5 seçimi de kazanan Ünal'ın Seyitgazi'ye çok büyük hizmetleri oldu. Ünal, 25 yıl ile Eskişehir'de en uzun süreli belediye başkanlığı yapan tek isim. Türkiye'de ise üç isimden birisi.

*

foto şaka

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı: Salihciğim iyi hesapla. Emine Nur Günay'ı milletvekili yapabilmemiz için kaç oy olmamız lazım.

AKP Eskişehir Milletvekili Salih Koca: Hesaplıyorum, hesaplıyorum. Ama Emine Hanım çıkmıyor.

AKP Eskişehir Milletvekili Ülker Can: Oh olsun size! Beni listeye yazmazsanız, böyle kara kara düşünüp, hesap yaparsınız.