Tam olarak şöyle dedi:
Öğrenince, yapma doktor, dedim.
Niye böyle söylüyorsun, dedim. De ki dünyanın şurasında şu hap, şu ilaç var, onu alıp getirirsen iyileşecek.
Ben gidip dünyanın öbür ucundaysa da alıp geleyim o hapı ilacı.
De ki dünyanın şurasında şu hastane var, şu hekim var…
Dünyanın öbür ucundaysa da o hastane, o hekim sırtıma alıp götüreyim onu o hastaneye, o hekime…
Çare yok, dedi.
***
Karısının her yanını sarmıştı sinsice ilerleyen kanser.
Bir buçuk yıl önce de…
O çok zengindi, karısını bir gün fazladan yaşatmak için satın alamayacağı hiçbir şey yoktu…
Ama doktor çare yok, demişti.
Çok zengindi, çok.
Satın alamayacağı hiç bir şey yoktu.
'Niye böyle söylüyorsun doktor,' demişti. 'De ki…'
Gücünün yetmeyeceği hiç bir şey…
***
Çare yok ölüm karşısında.
Fakir ol, zengin ol.
Hiçbir şey değişmez.
***
Hiç ölmeyecekmiş gibi hırsla, sağımızı solumuzu yıkıp devirerek, kalpler kırarak yaşarken ne ölümlere tanık oluruz.
Ne ölümlere…
İnsanın ölüm karşısındaki çaresizliğine tanık oluruz.
Erdal İnönü, kanser olduğunu öğrendiğinde şöyle demişti:
'O an toprağın ayaklarımın altından kaydığını hissettim.'
Kayıp gider her şey.
Kayıp gider hayat.
Kayıp gider sevdikleriniz.
Kayıp gider yapmak isteyip de yapamadıklarınız, hep erteledikleriniz.
Parmaklarınızın arasından akıp giden kum taneleri gibi akıp gider.
Kabullenmek istemezsiniz bastığınız toprağa bir daha basamayacağınızı.
Kapıdan girince, kapıyı size sonuna kadar açan eşinizin yüzünü soğuktan donmuş ellerinizle hafifçe okşayamayacağınızı kabullenmek istemezsiniz.
***
Bir de kaybettiklerimiz vardır.
Kimler kimler ölüp gider çevremizde, gökyüzünde kayan yıldızlar gibi.
Kabullenmek istemezsin onun ölümünü.
Yokluğunu.
'bu ölüme bir türlü
razı olmuyor gönlüm' demenin bir yararı yoktur artık.
***
Bir süre rüyalarına girer.
Nasıl sevinirsin rüyanda gördükçe.
Seninle yaşar rüyalarında.
Ama işte, sonra sonra…
'kara bir duman gibi dağılır hatırası rüzgarda.'
Rüyalarından silinir.
Unutursun. Acı macı da kalmaz.
'en fazla bir yıl sürer
yirminci asırlarda
ölüm acısı'
Yeniden, hiç ölmeyecekmiş gibi telaş içinde yaşamaya devam edersin.
Hırsla. Açgözlülükle. Kırıp dökerek.
Ölüm sana hiç uğramayacakmış gibi.
Senin için o gün hiç gelmeyecekmiş gibi.