Bilindiği gibi, İsveç’in NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) üyeliği konusu Meclis’te görüşüldü.

İktidarın “her zaman yaptığı gibi” önceden yüksek perdeden üfürmesinden (!) sonra İsveç’in adaylığı karşısındaki itirazların kaldırılmasına karar verildi. Genel Kurul'daki oylamada 287 kabul, 55 ret oyunun yanı sıra 4 de çekimser oy kullanıldı. AKP, MHP, CHP İsveç'in üyeliğe alınarak NATO’nun yayılmasına, genişlemesine “kabul” derken, İYİ Parti, DEM Parti, Saadet Partisi ve TİP’ten oylamaya katılan vekiller “ret” oyu kullandı.

NATO’CU SOLCULAR!..

İsveç’in NATO’ya katılımı oylamasında “ret” oyu veren tek CHP’li Burdur Milletvekili İzzet Akbulut olurken CHP İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı, 17 CHP milletvekilinin NATO’ya evet demesinin nedenini, Kılıçdaroğlu gibi, “demokrasinin yanında olmak” şeklinde açıkladı. (Güler misin ağlar mısın diye buna derler işte!..)

Bir ay önce TBMM Genel Kurulu’nda “Bizim yolumuz 6. Filo’yu denize dökenlerin yoludur” diyen Özgür Özel ise, söylediğinin arkasında duramadı.

NATO’nun yayılması ve genişlemesi oylamasına Eskişehir Milletvekilleri İbrahim Arslan ve Jale Nur Süllü katılmadı, Utku Çakırözer ise kabul oyu verdi. (Doğrusu İbrahim Arslan’dan ret oyu beklerdim…)

UTKU ÇAKIRÖZER VE ÇELİŞKİLER …

TBMM’de CHP adına konuşmayı Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer yaptı.

Sayın Çakırözer konuşmasında; “Ülkemiz NATO’yu etkin kullanabildiği takdirde millî güvenliğini daha sağlam teminat altına alabilir, gücünü ve caydırıcılığını da artırabilir” dedi. Utku Bey, NATO’nun yayılmasını sağlayacak karar için, “Alınacak kararın müttefiklerimizle sorunlarımızın çözümüne, batı dünyası ile ilişkilerimize fayda sağlayacağını düşündükleri için olumlu oy kullanacaklarını” açıkladı. (72 yıldır NATO’nun hangi faydasını gördük acaba…)

Sayın Utku Çakırözer, geçen gün Sözcü’de Saygı Öztürk ile yaptığı söyleşide bu kez tamamen “ayrı telden” çalıyordu.

TBMM konuşmasında, NATO’nun yayılmacı politikasına verdikleri desteği ulusal savunmaya yönelik çıkarlarımız ile açıklamaya çalışan Utku Bey, bu kez, “F-16 alımı ile yapılan çalışmaların tam bir fiyasko” olduğunu açıklıyor. Daha da ötesi; “İsveç’teki PKK ve FETÖ’cülerin iadesi ya da AB sürecinin canlandırılması şartlarını kabul ettiremeden İsveç’in NATO üyeliğine onay vermek zorunda kalındığını” ileri sürüyor.

 

“PERHİZ VE LAHANA TURŞUSU!..”

Yaklaşık bir hafta önce emperyalizmin eli kanlı jandarması NATO’nun yayılması ile ilgili kararı CHP adına savunurken bir hafta sonra tam aksine görüşler açıklayarak çelişkiye düşülmesinin umarım bir açıklaması vardır. (Yani tam bir “ne bu perhiz ne bu lahana turşusu” örneği…)

Aynı çelişkili durum 2022 yılında Diyanet Akademisi’nin kuruluş görüşmelerinde de yaşanmıştı.

TBMM’de yapılan oylamada AKP+MHP’nin 243 kabul oyuna ilave olarak CHP’nin 23 milletvekili kabul oyu vermişti. Böylece ne YÖK’e ne de Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olmayan Diyanet Akademisi kurulmuş oldu. Solcu CHP, sağcı iktidarın adeta imdadına yetişmişti. Kabul oyu kullananlar arasında Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü de bulunuyordu.

MUHALEFET NE ZAMAN KAYBEDER?..
Görünürde insani nedenleri kullanarak demokrasi havariliğine bürünen emperyalist ABD ve NATO’nun, kurduğu sömürü egemenliği ile Türkiye’yi her yönden adeta kurutması, kontrgerilla/gladio örgütlenmeleriyle yaptığı kanlı tezgahlar, bölücü ve gerici taşeron örgütler üzerinden yürütülen büyük (!) projeler solcu/sosyal demokrat/devrimci geçinenlerin hiç umurunda değil mi?

Demokratik bir cumhuriyette farklı siyasi partiler bazı seçimleri kazanabilir ya da kaybedebilirler. Siyasi partilerin her koşulda savundukları, ödün vermedikleri kültürel ve düşünsel ilkeleri vardır, olmalıdır.
Muhalefet görevini üstlenenlerin asıl yenilgileri bir seçimi kaybetmeleriyle değil; mücadele ettikleri siyasi iktidarın kültürel ve ideolojik hegemonyasını kabullenmeleriyle başlar.
İşte Solcu CHP’nin, en tartışılacak yanı da tam 
burasıdır…