Eğitim bir yolculuktur; her seviyeden başka noktalara sevgiyle, kararlılıkla ve inanarak geçilen. Büyük düşleri olmalı insanın, büyük yollara çıkmadan önce ve yüzleşmeli her safhadaki gerçeklerle. Adım atmak yol almak değildir her zaman; cesurca adım atmak yol almak demektir, karanlıkta yönünü şaşırıp gerilemiyorsan ilerliyorsun demektir. Bunlar yalnızca eğitim ve öğretim gerçekleri değil, her alanda güven ve samimiyet ağı örmek geçmişin devamını daha da büyüterek mümkün olur yalnızca. Hayal kırıklığı, plansız harekete geçip şaşırmak ya da kriz anında pasif kalmak da bizim aslında görmeye alışık olduğumuz duruşlar bu coğrafyada; ancak bu noktada tecrübe ve inovatif düşüncenin sentezi büyük düşlerin gerçekleştirildiği yeni bir devinime ulaşıyor. Bu tüm ülkeye örnek olacak yeni adımların habercisi ve kenti üniversite gücüyle harekete geçirip heyecanlandıracak bir geleneğe de hızla dönüşecektir.

Öğrencilerin kişisel potansiyelini ve yeteneklerini sonuna kadar geliştirmelerine olanak sağlayan bir eğitim-öğretim ortamı sunarak 'dünya insanı' yetiştirmek düşlerin başlangıç noktası aslında.

​Atatürk'ün gösterdiği hedefler doğrultusunda, eğitim ve öğretimi çağdaş bir altyapıyla evrensel standartlarda yürütmek ve ülkemizde örnek gösterilenler arasında yer almak bilinci de gücün ve başarının temel sebeplerinden.

Hedefler;

Öğrencileri; sorgulayan, doğru bilgiye hızlı bir şekilde kendi ulaşabilen ve bilgiyi bağımsız olarak aklının süzgecinden geçirerek özümseyen bireyler olarak yetiştirmek,
Öğrencilerin birey olarak sorumluluk almalarına ve problem çözme becerisi kazanmalarına katkıda bulunmak,
Öğrencilerin kendilerine ve diğer bireylere saygı duyan, sosyal hizmet duygusu gelişmiş, zamanını iyi kullanan, duygularını rahatça aktarabilen, bedensel ve ruhsal yönden sağlıklı olmanın önemini kavramış bireyler olarak yetişmelerini sağlamak,
Öğrencilerin bir yabancı dili etkili bir biçimde kullanarak, global gelişmeleri izleyebilmeleri ve uluslararası düzeyde başarılı olabilmeleri için gerekli altyapıyı sunmak,
Öğrencilerin teknolojiyi özümsemelerini sağlamak, eğitim ve iş yaşamında teknolojiyle iç içe olmanın artılarından yararlanabilmelerine olanak tanımak,
Öğrencileri ulusal ve uluslararası sorunlar üzerinde düşünmeye, irdelemeye ve çözüm önerileri üretebilmeye yönlendirmek,
Öğrencilerin akademik yaşamlarında ilgi, yetenek ve gereksinimlerine uygun seçimler yapmalarına yardımcı olmak,
Her alanda yetkin ve kendine güvenen, çok boyutlu düşünce yeteneğiyle donanmış, toplumsal sorumluluk bilincine sahip bireyler yetiştirmek,
Eğitim ve öğretime yaklaşımı 'öğrenci merkezli' bir anlayışla, her bireyin farklı olduğunu kabul ederek belirlemek…

Bu adımların ve detaylara inildikçe her dersin, her etkinliğin, her sunumun her düşünce programlama sürecinin ve her sorun çözüm tekniklerinin en ince ayrıntısı üst seviyede bir olgunluk ve cesaretle anlayışın mayası durumundadır.

Eskişehir'in en köklü eğitim kurumu Çağfen Okullarının Genel Müdürü Serkan Zengin kentin güvenini kazanan ve bunu daha da ilerilere götüren, üniversitelerde girişimcilik, hayallere ulaşma ve başarının tarifini yapmak üzere konuşmalar yapan, çatısı altındaki kadrosuyla net ve gerçekçi bir çalışma prensibinde olan, öğrenciyi merkeze koyup etrafındaki aile ve öğretmen ile okuldaki diğer dinamiklerin ve fiziksel ortamın yanında okul ve kolej ruhunun sergilenip hissedilmesine inanan bir eğitim sanatçısı. Ailesi içindeki tüm yol arkadaşları ve tüm öğrencilerinin de aileleriyle birlikte hepsine sevgi ve selamlarımı gönderiyorum…

******

BİR OZAN: YUNUS EMRE

Bana Seni Gerek Seni


Aşkın aldı benden beni, bana seni gerek seni
Ben yanarım dün ü günü, bana seni gerek seni

Ne varlığa sevinirim, ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum, bana seni gerek seni

Aşkın aşıkları öldürür, aşk denizine daldırır
Tecelli ile doldurur, bana seni gerek seni

Aşkın şarabından içem, Mecnun olup dağa düşem
Sensin dün ü gün endişem, bana seni gerek seni

Sofilere sohbet gerek, Ahilere Ahret gerek
Mecnunlara Leyli gerek, bana seni gerek seni

Eğer beni öldüreler, külüm göke savuralar
Toprağım anda çağıra, bana seni gerek seni

Cennet Cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri
İsteyene ver sen anı, bana seni gerek seni

Yunus'dürür benim adım, gün geçtikçe artar odum
İki cihanda maksudum, bana seni gerek seni

******

BİR USTA: VEDAT GÜNYOL

16 Mart 1911'de İstanbul'da doğdu. Orta öğrenimini 1934'te St. Benoit Lisesi'nde tamamladıktan sonra 1938 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. İlk çevirilerini üniversite yıllarında yaptı.
Paris'te başladığı Devletler Hukuku doktorasını 2. Dünya Savaşı yüzünden yarım bırakmak zorunda kaldı ama 10 yıl sonra geri dönerek tamamladı. Paris'te bulunduğu sürede Halide Edip Adıvar ve eşi Adnan Adıvar ile yakın dost oldu. Halide Edip Adıvar ile ortak çeviriler yaptı. 1941'de Cemal Nadir Güler ve Arkadaş adlı haftalık çocuk dergisini yayınladı. Şirket-i Hayriye ve Yücel dergilerinde çevirmenlik yaptı.İstanbul Hukuk Fakültesi'nde amme hukuku asistanlığı ve Fransızca okutmanlığı (1939-40); Vefa Lisesi (1940) ve Gedikpaşa Ortaokulu'nda Fransızca öğretmenliği; Ankara MEB'de neşriyat müdürlüğü ve tercüme bürosu üyeliği (1942-50); aynı tarihlerde Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü, Ankara Gazi Lisesi'nde ve İtalyan Lisesi'nde Fransızca öğretmenliği (1950); Banko Di Roma'da hukuk müşavirliği (1955-60) görevlerinde bulundu. 1950'de İstanbul barosuna 2550 sicil numarası ile kaydoldu, 8 yıl avukatlık yaptı. 1962 yılında Çan Yayınlarını kurdu. 1972 yılında İstanbul Erkek Lisesi Fransızca Öğretmenliğinden emekli oldu. Bir çok ansiklopedide edebi kurul üyeliği yapmıştır.
İki defa yargılanmıştır. Sabahattin Eyüboğlu ile beraber çevirdikleri ve Devrim Yazıları adıyla yayınladıkları bir kitap yüzünden 2 yıl yargılandıktan sonra serbest bırakıldı; 1971'de ise Komünist Parti kurucularından olduğu iddiasıyla Sabahattin Eyüboğlu ve eşi, Azra Erhat, Yaşar Kemal ve eşi ile birlikte tutuklandı ama ilk celsede beraat ettiler.
Maltepe Üniversitesi bünyesindeki Özel Marmara Radyo Televizyon ve Gazetecilik Anadolu Teknik Lisesi'nde İnsan Hakları ve Demokrasi dersleri veren Vedat Günyol'a Nisan 2002'de Maltepe Üniversitesi tarafından fahri doktorluk unvanı verildi. Üniversitenin Cevizli Kampusu'nda 2 Mayıs 1998'de Vedat Günyol'un bağışlarıyla açılan bir Vedat Günyol Kitaplığı da bulunuyor.
Edebiyata, Yücel dergisinde Fransız romanlarını özetler halinde tanıtan yazıları ve kitap eleştirileriyle (1938-1939) başladı. Daha sonra sürekli olarak Yeni Ufuklar dergisinde (ilk sayısı şubat 1952) yazdı. 17. sayısından beri (ekim 1953) Yeni Ufuklar adıyla çıktı ve 275. sayısında kapandı (kasım 1976). Günyol, daha sonra Milliyet Sanat, Adam Sanat, Varlık, Yaşasın Edebiyat, Hürriyet Gösteri ve başka dergilerde, Cumhuriyet gazetesinde birçok yazı yayımladı.