Akif Beki'nin eski, Selin Girit'in yeni olan yazılarında geçen kavramı biraz araştırınca hoşuma gitti doğrusu.

İşin ilginci aynı kavramı, ait oldukları kamplardan, karşıtlarına hitaben kullanılmıştı.

Karşı gördükleri siyasi kitleleri aynı tavır nedeniyle eleştiriyorlardı.

'Tencere dibin kara' misali!

***

Aslı İngilizce bir tabir…

Köpek düdüğü vardır ya!

Köpeklerin, kedilerin eğitiminde kullanılır. Onların talimatları algılamasını ve uymasını sağlar.

Üfleyince sadece köpekler ve kediler tepki verir.

Yüksek frekanslı ultrasonik bir ses çıkarır.

Bu sesi insan kulağı algılayamaz.

Ancak düdük üflenince kulaklarını diken kedi ve köpekleri fark eder, çevredeki hareketlenmeden de bir şeylerin olduğunu anlayabilir.

***

'The dog whistle politics'

Köpek düdüğü siyaseti…

Sadece muhatabının anlayacağı özel bir simge dil anlamında.

Asıl söylenmek istenenlerin kodlanarak, bazı işaret ve kelimelerin arkasına gizlenerek iletilmesini anlatıyor.

Hedef kitle elindeki/zihnindeki/yaşamındaki şifre anahtarı sayesinde, söylenmeyen ama söylenmek isteneni hemen anlıyor.

Şifre anahtarının dekoderi ise ideolojik kodlar.

Doldurulmuş, ikna edilmiş, kandırılmış ve hatta hipnotize edilmiş beyinler; yerleştirilmiş kodları kullanarak anlıyor söylenenleri.

***

Eski cumhurbaşkanlarımızdan Süleyman Demirel 'karnından konuşmak' olarak tanımlardı bu sosyolojik ve siyasal olguyu.

Kodlarla donanmış düdük üfleme operasyonu sonucu, kitleleri peşine takma ve ihya olma ihtimali yüksek.

Dünyanın her yerinde, siyasette uygulamaları var:

Halkın kendi ideolojine tabi olmasını istiyorsan,

İstediğin doğrultuda hareket etmesini istiyorsan,

Sıkıştığında doğacak kaosu önlemek istiyorsan,

Üflüyorsun düdüğe…!

Anlayan anlıyor onu!

***

Laiklik içinde 'dindarların hakları'ndan bahsederken, aslında 'dinci şeriat düşkünlerinin hakları'ndan bahsedildiğini;

Dışarıdaki 'dostlar'dan söz edilirken, aslında 'Arap-Vahabi gruplar'a gönderme yapıldığını;

'Başbakan' darbe gibi bir operasyonla değiştirilirken, aslında 'başkanlık' yolunda hiçbir engelin tanınmayacağını;

Yıllarca aynı yolda yürüyüp, aynı yağmurda beraber ıslandıkları 'dava arkadaşları' birer birer harcanırken, aslında herkesin 'kendine çeki düzen verme'sinin gerektiği uyarısının yapıldığını;

Anlıyor herkes…!

Dekoder çalışıyor ve düdüğün sesini algılıyor.

Açıkça söylenmese de talimat yerine ulaşıyor.

Ve bunun adına da 'demokratik siyaset' deniyor!

***

Bazen de 'cambaza bak' mesajları ulaşabiliyor dekodere…!

Koskoca toplum cambaza bakarken demokrasi ellerimizin arasından kayıp gidiyor.

Ta ki!...

Herkes düdüğün sesine alışıncaya kadar!