Vücudun gerekli bütün fonksiyonları düzgün bir şekilde yapabilmesi ve insanın sağlıklı bir yaşam sürmesi için ihtiyacı olan maddelerin büyük çoğunluğu gıda maddelerinden sağlanır. Gıda maddelerinin elde edildiği kaynakların en önemlisi bitkilerdir. Dünya nüfusunun çok büyük bir kısmının temel gıda maddesi de bitki kökenlidir. Temel gıda maddesi, insanın günlük beslenmesinin esasını oluşturur. Dünya'da temel gıda maddesi kaynaklarının en yaygın olanları tahıllardan buğday, pirinç, mısır, sorgum ile bir endüstri bitkisi olan patatestir.
Halkımızın temel gıdası buğday unundan yapılan ekmek ve diğer un mamulleridir. Nüfusun büyük çoğunluğu hemen her öğün diğer yiyeceklerin yanında ekmek yemekte, kişi başına yenen ekmek miktarı ise kazanç ile ters orantılı olarak değişmektedir. Yani az ve orta gelirli insanların günlük beslenmesinde ekmek oldukça fazla miktarda yer tutmaktadır ve nüfusun önemli bir kısmını oluşturan bu insanların sağlıklı yaşaması, dinç ve verimli olabilmesi için ihtiyaçları olan önemli besin ögelerinin bazılarını yeterli oranda olmak üzere yedikleri ekmekten sağlamaları gerekmektedir. Bunun gerçekleşmesi için ekmeğin besleyici özelliğinin yüksek olması, ekmeğin bu özellikte olması için de ham maddesi olan buğdayın kalite özelliklerinin yüksek olması şarttır.
Ülkemizin buğday üretiminde en büyük pay sahibi olan bölge Orta Anadolu'dur. Bölgenin üretim alanlarının çoğu kuru tarım yapılmak zorunda olan alanlardır. İklimin getirdiği olumsuzlukların yanı sıra bu alanlarda yer alan toprakların çoğu pek de iyi olmayan özellikler taşımaktadır. Bunlara çoğu üreticinin gereğinden eksik ya da fazla veya hatalı yaptıkları uygulamaların da eklenmesiyle bu alanlardan olması gereken düzeyde ve kalitede ürün alınamamaktadır. Kalite özellikleri düşük, içerdiği besin ögeleri yetersiz ya da önemli sayıda veya oranda eksik olan bu buğdaylardan yapılan ekmekleri tüketen insanların beslenmelerinde eksiklikler hatta yetersizlikler olmaktadır ki, bu da sağlık ve verimlilik bakımından istenmeyen, giderilmesi elzem olan bir sorundur.
Orta Anadolu buğday üretiminde önemli yeri olan Eskişehir'de de, bölge genelinde görülen sorunların benzerleri görülmektedir. Verim bakımından bölge geneline göre oldukça iyi düzeyde olan fakat gerçek verim düzeyine henüz ulaşamayan ilimizin bazı alanlarında topraklar giderek verim gücünü kaybetmektedir. Çoğu alandan elde edilen buğday ürününde ise kalite düzeyi düşüktür. Bu düşüklük bazı yıllarda iklim koşulları nedeniyle olurken, çoğu yılda üretim uygulamalarından kaynaklanmaktadır. Kaliteli buğdayın birim fiyatının hak ettiği düzeyde olmaması, düşük kaliteli buğdaylardan alınan verim ile daha yüksek kazanç sağlanabilmesi nedeniyle, üretici kalite sağlayıcı uygulamaları önemsememektedir.
2013-14 üretim yılında buğday yetiştiren üreticilerle yapılan anketler bu üreticilerin %60 dan fazlasının tarım yaptıkları topraklarının özelliklerini ve içindeki bitki besin maddelerinin durumunu gösteren analizi hiç yaptırmadığını, % 17 den fazlasının bu yıla kadar sadece bir sefer yaptırdığını, sadece %22 kadarının her yıl yaptırdığını göstermiştir. Üretime aldığı çeşitlerin istediği bakım uygulamalarını bilmediği için gerek verim, gerekse kalite bakımından beklediğini elde edemeyen ve bu nedenle çok sık çeşit değiştiren üretici sayısı da oldukça yüksektir. Ekeceği çeşidin her yıl sertifikalı tohumluğunu alan üretici oranı sadece %40 kadardır. Tamamen vasıfsız tohum kullananların oranı ise %44 dür.
Çeşit karmaşası yaşayan, kaliteli tohumluk kullanmayan, yetiştirme uygulamaları konusunda yeterli bilgi ve ilgiden yoksun çok sayıda üretici kalitesi düşük buğdaylar üretmektedir. Günlük yiyeceğinin büyük kısmı bu buğdaylardan yapılan ekmekler olan düşük gelirli pek çok insan bunlarla sadece karın doyurabilmekte, yeterince beslenememektedir.