5 Ekim 1952'de CHP'nin İzmir'de düzenlediği mitingde konuşan İsmet İnönü;

Rejim sorunlarının olduğunu, iktidarın partizanlık yaptığını, demokratik kurallara uyulmadığını, radyonun parti radyosu haline getirildiğini, yargı bağımsızlığının ortadan kalktığını, özel kanunla partilerin kapatılmak istendiğini, Halk Evlerinin mallarına el konduğunu, CHP'nin mallarına el konmak istendiğini anlattı.

'Partizan ihtiyaçları zulüm ile tatmin etmek yanlış yoldur. Türklerin nihayete kadar zulme boyun eğeceğini zannetmek yanlış hesaptır. Nifak bir defa patlarsa çok uzun sürer, çok derin yaralar açar.' dedi.

***

Seçimde kendilerini destekleyen İzmir'in, CHP mitingini doldurması DP ileri gelenlerini rahatsız etti. Başbakan Adnan Menderes, İnönü'nün konuşmasını 'ihtilal beyannamesi'ne benzetti.

O zamanda var olan yandaş gazeteler tehdit dolu manşetler attı. Madem ihtilal beyannamesine benziyordu, soruşturma da açılmalıydı. İzmir Savcılığı soruşturma açtı, suç unsuru bulamadı.

İnönü, İzmir'den Manisa ve Balıkesir'e geçecekti.

DP Manisa Milletvekili 'Buraya gelmesin, ağzının payını veririz.' diye tehditler savurdu.

1952 sonbaharında Ege'de siyasi ortam gerilmişti.

***

Manisa'da CHP il binası taşlandı. Miting alanını dolduran CHP'lilere sataşıldı, tartaklandı. Manisa valisinin emriyle, polisler saldırganlara hiç karışmadı.

Balıkesir'de CHP'nin izin aldığı meydanda, aynı gün miting yapmak üzere DP'ye de izin verildi. Sadece saatleri farklıydı. İki taraf mitinge hazırlanırken sık sık kavgalar çıktı, birbirlerini 'vatan haini' olmakla suçladılar.

Balıkesir valisi, şehrin 20 km dışında bekletilen İnönü'den 'asayişi sağlayamam' gerekçesiyle mitingin iptalini rica etti.

Miting iptal edildi. Haberi alınca evlerine dönen CHP'lilere DP'liler sataştı ve saatlerce süren olaylar çıktı.

***

Devlet Bakanı Manisa ve Balıkesir'e gezi yaptı ve olay çıkaranları kutladı.

'Bu verdiğimiz ders kafi gelmezse, bu kalın kafalılara hükümetimiz ve partimiz daha büyük dersler vermeye hazırdır.' dedi.

Meclis'te, CHP'nin verdiği soru önergesine, çok sonradan sözlü olarak verilen cevapta 'kimsenin siyasi hürriyeti ihlal edilmemiştir.' dendi.

Tehditkar tebrikçi bakan ise, 'DP'nin yüzde 50'den fazla oy alarak milleti temsil ettiğini, İnönü'nün ise ağır küfürlerle tahrik ettiğini' söyledi.

Ona göre sadece bir 'galeyan' olan bu saldırılar 'mukaddes' ve 'milli'ydi.

Ona göre bu olaydan CHP'liler ders almalıydı. '… milli iradeye hürmet etmek lüzum ve zaruretini öğretmiştir.' dedi.

***

Bundan sonra İnönü ve Menderes, sırayla ve defalarca kürsüye gelerek tarihe geçen ve saatler süren bir atışmaya aktörlük ettiler. O zaman konuşma sayısı ve zamanın sınırı yoktu.

Hararet ve hakaret dolu konuşmalardan iki örneği buraya almak istedim.

Adnan Menderes, 'Bir baykuş olarak ötebilmek için harabe arayıp bulmak lazımdır.' diyerek İsmet İnönü'yü 'baykuş'a benzetti.

Bu konuşma 'baykuşlu konuşma' olarak tarihte yerini aldı.

İsmet İnönü, '… (Başbakan) demokratik rejime alışamamıştır. Zihninden geçen, tekrar eski tek parti dönemine dönmektir' diyerek Menderes'in Halk Parti milletvekiliyken, kendisine nasıl övgü düzdüğünü anlattı.

***

64 sene geçmiş üzerinden…

Gücü ele geçirenin demokrasiyi unutması, devleti istediği gibi kullanması, yandaş medya yaratması, yargıyı baskı altında tutması, devlet görevlilerinin iktidar memuru olması…

Siyasi saldırganlık, hoşgörüsüzlük, hakaretler…

Ne değişmiş ki siyasette…!

***

Ve kimse kimseye güvenmiyor?

Tarih tekerrür ediyor denebilir; aslında ülkemizdeki siyaset anlayışı açısından 'tarih hiç ilerlemeden olduğu yerde sayıyor.'

Siyasetin eski omurgası halen yerinde…

Haksız mıyım?