Eskişehir’deki yapı stoku ve kentsel dönüşüm meselesi zaman zaman gündeme geliyor. İyi de oluyor.
Aslına bakılırsa bu mesele, Eskişehir’in en önemli gündem maddesi haline getirilmeli. Zira Eskişehir, kendi ismini taşıyan fay hattının yanı sıra, Kuzey Anadolu fayı ile Güney’de Kütahya’dan geçen faydan doğrudan etkilenecek.
*
Bunu ben söylemiyorum. İşin uzmanı olan Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Can Ayday söylüyor. Dahası, Eskişehir’in 6,5 şiddetinde bir depremle karşı karşıya kalabileceğine vurgu yapıyor, Prof. Ayday.
*
Peki, özellikle yapı stoku konusunda belediyelerle çalışma yapan İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Orkun Kılıç ne diyor?
Önce Eskişehir’in merkezinin çanakta yer aldığını, zeminin alüvyon, yani, fazlasıyla yumuşak olduğunu söylüyor.
Hemen ardından ise olası bir Eskişehir depreminde Şair Fuzuli Caddesi, Mustafa Kemal Atatürk Caddesi, Atatürk Bulvarı, Kızılcıklı Mahmut Pehlivan Caddesi, İsmet İnönü Caddesi, Yunus Emre Caddesi, Sakarya Caddesi, Sivrihisar Caddesi, Cumhuriyet Caddesi ve Öğretmenler Caddesi’nin yüksek risk taşıdığının altını çiziyor. Deprem sonrasında bahse konu caddelerin kapanabileceği, dolayısıyla şehrin tümden kilitlenebileceği ve hiçbir biçimde müdahale edilemeyeceği ihtimalini öne sürerek uyarıda bulunuyor.
*
Peki, biz bu gerçek orta yerde apaçık dururken ne yapıyoruz?
İnanın hiçbir şey yapmıyoruz.
Biz, vatandaşlar olarak deprem öncesinde, deprem sırasında ve deprem sonrasında ne yapacağımıza ilişkin bilgi sahibi olma gayreti içerisine girmiyoruz.
Haydi biz sorumsuzluk yapıyoruz. Ya AFAD ile Milli Eğitim Bakanlığı ne yapıyor? Onlar da topyekûn bir kampanya başlatıp vatandaşları bilinçlendirme noktasında etkili adımlar atmıyorlar.
Kentsel dönüşüm konusunda doğrudan sorumluluğu ve yetkisi olan merkezi hükümet, maalesef kılını kıpırdatmıyor.
*
1999 depreminde büyük acılar yaşadık. 18 bin 373 kişi yaşamını yitirdi, bu sadece bilinen rakam! 48 bin 901 kişi yaralandı, öyle yaralananlar var ki ölse daha iyiydi, pek çoğu sakat kaldı! Tam 16 milyon insan değişik düzeylerde depremden etkilendi.
*
2002’de iktidara gelen AK Parti hükümeti ne dedi? “Bizim zamanımızda böyle bir trajedi yaşanmayacak” dedi. Demez olaydı. Alası yaşandı.
2011’de Van’da 601 canımız gitti.
2020’de Elazığ’da 41 canımız gitti.
Yine 2020’de İzmir’de 119 canımız gitti.
2022’de Düzce’de bir deprem daha oldu, 2 canımız yaşamını yitirdi.
*
Ve 2023’te, Cumhuriyet’in 100’üncü yılında, Maraş merkezli depremler ile büyük bir utanç, üzüntü ve çaresizlik yaşadık.
23 yıldır ezici bir üstünlükle iktidarda olan ve 2002’de göreve geldiğinde 1999 depremine atıfta bulunarak “bir daha yaşanmayacak” diyen iktidar partisinin, maalesef temel görevi olan dönüşüm işini yapmadığı ortaya çıktı. Milyarlarca lira deprem parası toplanmıştı, Maraş’ta gördük ki paralar çoktan uçmuş.
*
Maraş’ta deprem öncesinde çaresizlik.
Deprem anında çaresizlik.
Deprem sonrasında çaresizlik.
Yiten 53 bin 537 can (Bilinen)
Sakat kalanlar, kaybolanlar.
Ve hala sarılamayan yaralar.
Hala, konteynerlerde lağım sularıyla yaşamak zorunda kalan yurttaşlar.
Eğitim alamayan çocuklar, hayattan umudunu kesmiş gençler, dilenen anne babalar, dağılan aileler.
*
Eğer iktidar, dönüşüm işine ağırlık verseydi, bugün göz göre göre gelen acılar yaşanmayacaktı, şehirlerimiz yıkılmayacaktı, belki de hazinemiz iflas etmeyecekti.
*
Düşünsenize, Allah korusun yarın büyük İstanbul depremi oldu.
Bittik!
Bizi işgal etmek isteyen emperyalistlere, devleti teslim etmek zorunda kalabiliriz devleti!
İşte deprem bu kadar ciddi bir mesele, kentsel dönüşüm bu kadar kritik bir konu.
Milli güvenlik meselesi diyorlar ya, tam da bu, bu bir milli güvenlik meselesidir; ben diyeyim ölüm kalım, siz deyin var oluş yok oluş meselesi.
45 yıldır mücadele ettiğimiz PKK terörü, deprem meselesi yanında, dönüşüm meselesi yanında inanın önemsiz kalır!
*
Ya Eskişehir?
Yazımın başında ifade ettim, yüksek riskli şehirler arasında.
Acilen dönüştürülmesi gereken kamu kurumları, okullar, konutlar ve bölgeler var.
Dönüşüm konusunda ana sorumlu olan merkezi hükümet bugüne kadar Eskişehir için adım atmadı.
Dahası, Eskişehir’de dönüşümü engelleyen bir hükümet ile karşı karşıya kaldık.
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, hiçbir görevi ve sorumluğu olmamasına rağmen Küçük Sanayi Sitesini dönüştürecekti. Planları hazırladı, bütçesi hazırdı, mülk sahipleriyle anlaştı. Ancak dönemin AK Partili meclis üyeleri dönüşüme izin vermediler. Konuya partizanca yaklaştılar. Fakat deprem olduğunda sadece CHP’liler ölmüyor ki!
AK Partililerin o günlerde dönüşümüne izin vermedikleri Küçük Sanayi Sitesi’nin dönüşüm yetkisi, bugün bakanlıkta duruyor. Peki, merkezi hükümet, Küçük Sanayi Sitesi’nin dönüşümü için adım atıyor mu? Koca bir hayır!
*
Bu noktada merkezi hükümete ve Eskişehir’deki temsilcilerine tavsiyem şudur: Siyasi saiklerinizi çöpe atmalısınız, konuya insani bakmalısınız, mesele AK Parti veyahut CHP ya da MHP meselesi değil. Mesele, memleket meselesi. Mesele, Eskişehir’in ve Eskişehir’de yaşayanların meselesi.
Mesele, can meselesi.
Bu daha nasıl anlatılır?
Yani, Türkiye’de ve Eskişehir’de aciliyetle kentsel dönüşüm seferberliği başlatılmazsa öleceğiz.
Evet, şimdi başlamazsak, yarın öleceğiz!