Güder ve Küçük, Alpagut ve Atalan mahallelerinin ardından Sarıcakaya’nın Bilalhabeşi Mahallesi’nde ‘ÇED gerekli değildir’ kararının verilmesinin ardından yakın zamanda KOZA Altın İşletmeleri tarafından çalışmalarına başlanacak olan altın gümüş madeninin bölgeye vereceği zararları anlattı.
30 MİLYON YILDA OLUŞUYOR
Sakarya Bölgesi’nin çok kıymetli topraklara sahip olduğunu vurgulayan Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Selma Güder, “Eskişehir topraklarında Sarıcakaya özellikle birinci derece önemli. Bir santimetre toprak tabakası 100 yıl ile 1000 yılda oluşuyor ve verimli bir tarım yapılabilmesi için de 40-50 santimetre toprak tabakası gerekiyor, ki bu da yaklaşık 25-30 milyon yılda oluşuyor. Toprak sürdürülebilir bir kavram, canlı aynı insan gibi. Canlı olan toprağımızın da sürdürülebilir bir toprak olmasını sağlamak adına bizler, toprak-doğa savunucuları bunun anlam ve öneminin gönüllülükle anlatmaya çalışıyoruz.
YEŞİLLİK ÜRETİMİNDE ZİRVEDE
Sarıcakaya mikroklima iklim özelliği gösteren nadide coğrafyalardan bir tanesi ülkemizde. Rize bölgesi, Akdeniz Antalya Anamur bölgesi var ve Sarıcakaya-Mihalgazi bölgesi var. Mikroklima iklimi kuzeyde Bolu Dağları güneyde Sündiken Dağları vadinin içerisinde bir ilçe orası, mahalleleriyle birlikte bir bütün. Aynen doğanın olduğu gibi bir bütün. Doğadan da parçaları çekerseniz orada bir parçalanma yaratırsınız. Aynı mikroklima iklim özelliği de öyle. Bu coğrafyada yazlar sıcak ve kurak geçer kışlar ılık ve yağışlı. Durum böyle olunca o coğrafyada çok çeşitli meyve sebze yetişiyor. Dereotu, maydanoz… Birinci sırada orada roka üretimi var. Yine birinciliği tere, ikinci sırada maydanoz, semizotu, dereotu hepsi geliyor. Sakarı domatesi çok önemli; narenciye narımız var, zeytinimiz var. Böyle bir coğrafyadan bahsediyoruz Sarıcakaya’da.
TOPYEKUN ETKİLENECEK
Çevre Şehircilik İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından 2023 yılında ÇED ve Çevre İzinlerinden Sorumlu Şube Müdürlüğünün yaptığı rapora göre Sarıcakaya’da Mayıslar Mahallesi’nde, ki burası İğdir’den sonra en yakın mahallelerdendir maden kurulması planlanan yere. Orada bir menengiç ağacı var, şu anda 280 yaşında ve koruma altına alınmış Çevre Şehircilik İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından 25 Nisan 2016’da bu menengiç ağacı koruma altında. O kadarda şöyle diyor; ‘Florya bakımından Sarıcakaya İlçesi Mayıslar Mahallesi en önemli yerlerdendir.’ O coğrafyada böyle bir altında madeni yapılırsa bu ‘anıt ağaç’ da gidecek, patlatmalardan etkilenecek. Bu gördüğümüz ürünler de seralar da zeytinler, nar, ağaçlar hepsi oradaki ormanların büyük bir çoğunluğu meşe palamuduyla kaplıdır, onlar da etkilenecek. Ve bizim hayvanlarımız, habitatlarımız da etkilenecek.
‘KENDİNE ÖZGÜ YAPISI YOKTUR’ DENİLMİŞ
“Edward Lorenz’in Kelebek Etkisi’nden söz etmiştik daha önce. Bu kelebek etkisi domino taşı gibi bizim etrafımızdaki ve Sarıcakaya’dan, Mihalgazi’den bu ürünlerin gönderildiği özellikle Bayrampaşa, Ankara halleri ve Eskişehir yerel pazarlarının her birini etkileyecek” diyerek konuşmasına devam eden ZMO Eskişehir Şube Başkanı Selma Güder, “Bir zehirlenme dedik ya bu zehirlenme havayla, suyla, bu ürünlerle doğayla olacak. Bu kadar net. Ağustos 2024 yılında verilen bu 424 sayfalık proje tanıtım dosyası Bilalhabeşi Mahallesi proje tanıtım dosyasında şöyle bir ifade yazıyor ‘Habitatın parçalanması başlığı altında alanın kendine özgü habitat yapısı olmadığı ve sorun yaşanmayacağı bildirilmiştir.’ Alpagut-Atalan bunlar bütünsel domino taşı, geldiğimiz noktada Sarıcakaya Bilalhabeşi’de 229 tane bitki türü arkasından devam ediyorum 15 endemik tür, 45 kuş türü, 29 memeli, 19 sürüngen ve 6 amfibi yani hem suda hem karada yaşayan hayvan türlerini düşündüğümüzde böyle bir yapıda o bölgenin ve raporda yazan o ifadenin doğruluğuna kim inanır. Yanımda bölgeden sürpriz konuklarım var. İki tane su kaplumbağası. Bu su kaplumbağaları 30-50 yıl arasında yaşıyorlar, şu anda biri 16 diğer 14-15 yaşlarında. İkisi bile kendi arasında anlaşmazlığa düşüyor. Değil ki az önce ifade ettiğim şekilde o kadar hayvan türünün bir arada olduğunda o habitat parçalandığında, yani aradan Bilalhabeşi’den 1698 hektar, 22 hektar geçtiğinde oradaki bu canlıların etkilenmeyeceği düşünülemez” diye konuştu.
BİLİMDEN UZAK İFADELER
“Bu tarz habitat parçalanmaları dünya çapında ekosistemi etkileyen en büyük sorundur” diyen Güder, “Burada sorunları ben hepimizin anlayacağı dilden ifade edeyim. Orada geniş alanlar var, geniş alanlar bölündü, parçalandı. Orada yaşayan yırtıcı hayvanlar var, o hayvanların yaşam alanlarına girilmiş oluyor. Ve orada ne oluyor? O hayvanların biyoçeşitliliği ve popülasyon düşüyor çünkü bunların çiftleşmeleri de düşüyor. Diğer bir nokta doğa düzgün bir şekilde birbiriyle etkilenen ekosistemler üzerine çalışan bir yönteme sahip. Burada polinatörler var. Bunlar neler? Yarasalar ve arılar. Tozlaşmayı sağlıyorlar, bunlar parçalanmış alanlardan etkilenecekler. Etkilendiğinde o tozlaşma işlemini tam olarak yapamayacaklar, onun dışında bazı hayvan türleri kendi içlerinde besinsiz kalacak, onlar da beslenmek adına insanların yaşam yerlerine doğru geçiş yapabilecek. Ve orada besin kaynağı bulabilmek için belki ekinleri belki başka yiyecekleri yemek adına insanların yaşantısında da olumsuz etki yapabilecek. Oradaki coğrafyada, raporda da var, sucul habitat olarak belirtilmiş, diyor ki ‘Ruhsat alanında sucul habitatı oluşturan mevsimsel dereler vardır.’ Raporda maden faaliyetlerinin en yoğun olduğu dönemde bile bu amfibi türleri hem suda hem karada yaşayan kurbağalar gibi hayvanları içerir. Doğrudan bir etki beklenmediği, ‘Beklenmeyeceği düşünülmüştür’ diye 424 sayfalık raporda yazıyor. Bakıldığında bu bilimden uzak bir ifadedir.
HAYVANLARIN NESİLLERİ TÜKENECEK
Neden derseniz… Kurbağalardan başlayalım, çünkü gerçekten önemli hayvanlar, neme bağımlı olan hayvan grubundalar ve bu tarz bir değişimde biyoçeşitlilik, iklim değişecek, habitat değişecek, gürültü olacak, hayvanların hepsi strese girecek. Kurbağalar da neme bağlı olduğu etkilenecek. Ne olacak onlar etkilenince? Nesilleri tükenip ölmeye başlayacaklar. Kurbağaların ölmesi demek onların besin kaynağı olan böceklerin popülasyonun artması demek, böcek popülasyonu artınca o civardaki Mayıslar, Bilalhabeşi, İğdir hepsi etkilenecek ve böcekler oradaki bitkilere sirayet edecek. Böceklerin artmasıyla sıtma görülebilir, Akdeniz hastalığı ve dang humması var, bunlar görülebilir. Habitat yoktur deniliyor ama o kadar geniş bir varlık da var. Hem hayvanlar etkilenecek hem de iklim etkilenecek. Mikroklima dedik, artık mikroklima kalmayacak orada maden olursa. Çünkü o bölgede parçalanma meydana gelecek. Habitat parçalanması ve parça parça alanlara bölününce kenar etkisi dediğimiz bir etki vardır. O bölgede iklim belirli bir şekildedir ama parçalandığında iklim değişkenliğe uğrar, kırılır. Nasıl hayvanlar etkileniyorsa, iklim de etkilenecek. Biz artık Sarıcakaya için mikroklima diyemeyeceğiz.
AŞIK VEYSELLİ HATIRLATMA
Sarıcakaya farklı şekilde anılacak, insanımız istiyorsa böyle bir anılmayı Aşık Veysel’in dediği gibi toprak sadık yârimiz, dostumuz ise dostunu seçsin insanlar. Ya da bu coğrafyada neler olacağını bir kere daha bilsin. Sarıcakaya’da Sakarya nehri geçiyor, Türkiye’nin üçüncü uzun nehri ve Eskişehir il sınırları içerisinde 160 kilometreye yakın uzunlukta ve orayı besleyen bir nehir. Buradan da hareketle bu patlatmalarla yeraltı sularına etki edecek. Yeraltı sularının yönü değişecek. Bu yön değişikliğinden habitat da insanlar da etkilenecek. Raporda patlatmalara değiniliyor o patlatmaların her gün, ayda 12 patlatma olacağı söyleniyor. Ve önceden haber verileceği söyleniyor. Orada İğdir Mahallesi var, 4.24 kilometre mesafede olduğu yazıyor. Ve orada 5.20 ile bir okul var 5.30’la da bir tane sağlık ocağı var. Patlatmalardan önce bilgi verecekler, öğrencilere söyleyin panik yapmasınlar. İşte sağlık ocağında yaşlıya, gence ‘Aman sakın korkmayın patlatma olacak’ diyecekler. O topraklarda kökleri var insanların, o kökleri biz kopartmamalıyız. Geldiğimiz noktada durum gerçekten vahim.”
HEM DESTEK VERİLİYOR HEM MADEN YAPILIYOR…
Coğrafyanın çok kıymetli topraklara sahip olduğunu hatırlatan Selma Güder, “Böyle olunca aslında Tarım İl Müdürlüğümüz de oralara desteklemeler yapıyor. Oradaki seraların naylonları, solarizasyonla ilgili çalışmalar, çilek fideleri onların da etkisi var. Bakıldığında burada bir yandan madenle ilgili çalışmalar hız kesmeden devam ediyor, görünür görünmez şekilde, bir taraftan Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı Eskişehir İl Müdürlüğümüz de çok güzel çalışmalar yapıyor. Bu da çok enteresan geliyor bana. Bu anlamda bizler de mücadeleye devam ediyoruz hep birlikte, Doğa ve Yaşam Platformu olarak, ayrıca Eskişehir Kıymetlidir Platformu da var. Hep birlikte çalışmalarımıza bu anlamda ilgili tüm belediyelerle devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.