Oluşmuş algıları, hazır sunulmuş ve sorgusuz inanılan kanaatleri kırmak ne kadar zor!

Adam takmış Atatürk'ü Koruma Kanunu'na, hala ver yansın ediyor. Oysa defalarca yazıldı, defalarca söylendi…

'Bu yasa nedeniyle CHP'yi suçlaması ironi mi acaba?' diye bakıyorum.

Yok, ironiden anlayacak birine benzemiyor!

***

Çok partili döneme geçildikten sonra yapılan 1950 seçimlerinde CHP, 27 yıllık iktidarını DP'ye devretti.

DP 408, CHP 69 milletvekili kazandı. (MP ve bağımsızlar da vardı.)

DP'nin tabanında sanki 'yeni bir devlet kurulmuş havası' egemendi. Atatürk zamanında yapılan devrimlere karşı bir hareket başladı. Seçim zaferini 'dine dönüş' diye yansıtan bazı gruplar oluştu.

DP dönemini, Atatürk devrimleriyle hesaplaşmanın fırsatı sayanlar vardı.

Yayınların etkisiyle DP'nin bazı örgüt kongrelerinde 'kadın haklarının sınırlanması, çokeşliliğin yasallaşması, kılık kıyafetin İslamlaştırılması, okullarda Kuran dilinin okutulması, tatilin cuma gününe alınması, tekke ve zaviyelerin açılması' konuşulur oldu.

Şeyh olduklarını ilan edip devrimleri suçlayan kişiler ortaya çıktı.

Sonra bardağı taşıran son damla geldi.

Ara sıra saldırılar oluyordu ama bu kez bir gecede Atatürk'ün 17 heykeli birden parçalandı.

***

Bu gelişmelere başta öğrenci dernekleri olmak üzere tepki gösterenler vardı.

Kimine göre Ticanilerin, kimine göre (Amerika'daki McCarthy'cilerin etkisinde kalan ve her şeyi komünistlerin yaptığına inanan kişilere göre) Moskofların işiydi bu. Ahmet Emin Yalman, Vatan gazetesindeki köşesinde şöyle yazmıştı:

'Moskofların amacı 'Müslüman memleketlerinde dini taassup ve irticaı ayaklandırmak, her türlü terakki (ilerleme) cereyanlarını yıkmak, ortalığı karanlığa boğmak, Müslüman milletleri hür milletler kervanından ayrı ve uzak duruma düşürmek'ti.'

***

Özellikle Atatürk'e yapılan saldırılar DP'nin yöneticilerini rahatsız ediyordu. Çoğu Atatürk'le silah ve yol arkadaşlığı yapmış kişilerdi.

Mevcut yasalara göre hakarete uğrayanın kendisi dava açabiliyordu, eğer ölmüşse varisleri. Atatürk'e hakaretler ise tüm milleti rencide ediyordu.

Adnan Menderes hükümeti harekete geçti. Bir yasa hazırlayarak hızlıca komisyondan geçirip meclis gündemine getirdi.

Tartışmalardaki konuşmalar yasanın lehine değil, Atatürk'ü saygıyla andıktan sonra genellikle aleyhine oluyordu.

Yasa komisyona gönderilerek dinlenmeye alındı.

Retçi DP milletvekilleri ikna edildi. 7'ye 7 eşitlikte, başkanın oyu doğrultusunda komisyondan geçti.

***

CHP'liler yasayı 'yetersiz' buluyor, cezalandırma yerine daha köklü önlemleri içeren bir yasa istiyorlardı.

Kendi partisindeki muhalif sesleri duyan Başbakan Menderes, yaptığı konuşmayla kararlılığını gösterdi.

Uzun tartışmalardan sonra tasarı yasalaştı.

232 kabul, 50 ret, 6 çekimser; oylamaya katılmayan 179.

CHP, yasayı 'yetersiz' bularak ret oyu vermişti.

Tam adıyla 5186 sayılı 'Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkındaki Kanun' DP'li milletvekillerinin oylarıyla kabul edildi, 31 Temmuz 1951'de yürürlüğe girdi.

***

DP'nin hesabı belliydi:

Seçim sarhoşluğundaki DP'ye oy veren bağnaz kitlenin, -destek verdikleri irticai hareketler yüzünden- DP'nin geleceğine zarar vermesinin önüne geçildi.

Karşısındaki zayıf muhalefeti tamamen silmek isteyen iktidarın, bu irticai gelişmelere tepki koyan kitlelerin oylarına da oynaması gerekiyordu.

Kamu gözünde eşit saygınlık görme ihtimaline karşı, Atatürk karşısında İsmet İnönü'nün değerinin düşmesi sağlanacaktı.

***

Oy tabanları yaklaşık aynı olan, birbirinin devamı niteliğindeki DP, AP, ANAP, DYP, AKP savunucularının; bu zorlama algıyı, halen 'CHP'yi suçlama malzemesi' yapmaları çok ilginç!

***

'Bahar aylarında kuzeye giden leyleklerin göç yolları değişmiş.'

'Yapma yahu! Kesin CHP yapmıştır!'