31 Mart Yerel seçimlerinde adaylar seçim çalışmalarını sürdürüyor. Ancak, seçimi kazanmak adına Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’ni yıpratabilmek için Eskişehir’in değerleri kötüleniyor.

Tüm Türkiye’nin gıptayla baktığı Eskişehir’i kötü göstermek için sahte ‘Alo Kalabak’ broşürü hazırlanıp, algı operasyonu yapılıyor. AK Parti Büyükşehir Belediye Başkan adayı Nebi Hatipoğlu’nun şebeke suyuyla ile ilgili eleştirileri sonrasında birileri tarafından bu çirkin ‘kara propaganda’ kentimize zarar veriyor. Eskişehir şebeke suyunu ‘zehirli’ olarak gösterenler ve paylaşanlar bu kentten, kentin aydın insanlarından, kimseyi ötekileştirmeyen insancıl tavrından nefret eden şahıslar. Eskişehir halkı bu güruha pabuç bırakmaz. Onların yalan ve iftiralarına kanmaz. Eskişehir halkı damak tadı ve alışkanlık nedeniyle Eskişehir şebeke suyunu içmiyor. Çünkü Türkiye’nin en kaliteli suyu Kalabak’ın tadını aldıktan sonra başka bir su tercih edilmez. Ama şebeke suyunu içenlerde var. Eskişehir’de uzun yıllar yaşamayan öğrenciler, sığınmacılar, alım gücü olmayan yoksullar bu suyu içiyor. Bu sudan dolayı hasta olan, zehirlenen hiç olmadı. İl Sağlık Müdürlüğü bünyesinde Halk Sağlığı Laboratuvarı var. Şebeke suyu da o laboratuvarda sürekli inceleniyor. Tahliller, analizler yapılıyor, sonuçlarla ilgili raporlar hazırlanıyor. Tespitlerde şebeke suyunda sağlığa aykırı hiçbir unsur barındırmıyor. Ama bu sahte broşürü hazırlayanlar ve onları paylaşıp algı yapanlar o kalplerini kara zift gibi kaplayan pis kinlerini kustular. Ne kadar insanlıktan, insani değerlerden yoksun olduklarını ortaya koydular. Eskişehir’in değerlerine, yaşam biçimine, kültürüne düşman olan kente ‘güzel olan’ hiçbir şeyi sevmeyen bu güruhunun sayısı ne mutlu ki çok az. Bundan dolayı hiçbir şeye etki edemiyorlar. Bunun hasedinden de çatlayarak, Eskişehir’in suyuna, parklarına, tramvayına kara çalmayı çalışıyorlar. Bu güruhun çocuk gelinlere, kadın cinayetlerine karşı seslerini yükselttiğini duydunuz mu? Ormanların, su yataklarının, madenlerin talan edilmesine karşı hiç eylem yaptıklarını gördünüz mü? Irmaklarımızın siyanürle zehirlenmesine karşı bir duruş sergilediler mi? Bir bakanın ‘Her Cuma bir ayet sallıyorum. Bu Bakara iyi makara!.’ dediğinde dine sahip çıktıklarını gördünüz mü? Alpu’da kurulacak zehir santraline karşı bir çıtlarını çıktığını hissettiniz mi? Zaten kentimizin hoşgörülü halkını kutuplaştıramadıkları veya kendilerine benzetemedikleri için Eskişehir’den de nefret ediyorlar. Eskişehir zehir solusun umurlarında bile olmaz. Bir değil, on zehir santrali kurulsa sesleri çıkmaz. Madem bu kentin belediyelerini, sokaklarını, parklarını, yollarını, heykellerini, ulaşım araçlarını sevmiyorsunuz. Hatta nefret ediyorsunuz. Niye Eskişehir’de yaşıyorsunuz? Türkiye’de rahat rahat yobazlık yapacağınız, insanları ötekileştireceğiniz çok kent var. Gidip, orada karalar çalmaya devam edin.

***

NOSTALJİ

31 YIL ÖNCE BÜYÜK MİZAH USTASI ESKİŞEHİR’DE

Yıl 1993. 31 yıl önce Türk mizah yazarı Aziz Nesin Eskişehir’e geldi. Tarihi Fotoğrafta Aziz Nesin, Dönemin Eskişehir Belediye Başkanı merhum Selami Vardar, Belediye Başkan Yardımcısı Abdülkadir Adar, CHP eski milletvekili Murat Kahyaoğlu ve bugünün Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Şube Başkanı Azmi Kerman ile birlikte görülüyor. 2 Temmuz 1993’de Sivas Katliamında canını zor kurtaran Aziz Nesin, 2 yıl sonra 6 Temmuz 1995’de söyleşi ve imza günü için gittiği Çeşme Alaçatı’da 80 yaşında vefat etti. Büyük mizah ustası hayata veda ederken insanlığa öykü, fıkra, roman, Anı, Gezi notları, Oyun ve Şiir kitaplarını bıraktı.

‘KENDİME GELEYİM İSTEDİM’

Aziz Nesin neden Nesin soyadı aldığını yıllar önce şöyle anlatmıştı; “1934 yılında Soyadı Kanunu çıktı, her Türk kendine bir soyadı alacaktı. Herkes kendi soyadını kendisi seçtiği için insanların bütün gizli aşağılık duyguları ortaya çıktı. Dünyanın en cimrileri ‘eli açık’, dünyanın en korkakları ‘yürekli’, dünyanın en tembelleri ‘çalışkan’ gibi soyadları aldılar. Bir mektup yazabilecek zamanda ancak imzasını atabilen bir öğretmenimiz kendisine ‘Çevikel’ soyadının almıştı. Irkçılığın yayıldığı günler olduğundan, özellikle Türklüğü karışık olanlar ırkçılığı anlatan soyadlarını kapışıyorlardı. Her türlü yağmada hep sona kaldığım için güzel soyadı yağmasında da sona kaldım. Bana, ortada böbürlenebileceğim bir soyadı kalmadığından, kendime ‘nesin’ soyadını aldım. Herkes ‘nesin’ diye çağırdıkça ne olduğumu düşünüp kendime geleyim istedim.”

***

***

UNUTULMAZ REPLİKLER

“İntikam almaya giderken iki tabut gerekir.” Karınca Kapanı